Paylaş
Önünüze bir yığın haber başlığı çıkacaktır.
Mesela şöyle haber başlıkları:
*
- Milletvekili oğlunun karakolda polisleri teşhis etmesi olayına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Kıdem tazminatında anlaşma sağlanamayınca olaya Başbakan Erdoğan el koydu.
- Avusturya, güvenlik gerekçesiyle Fenerbahçe’nin hazırlık maçına izin vermeyince duruma Başbakan Erdoğan el koydu.
- Ergene nehrindeki kirliliğin boyutu artınca Başbakan Erdoğan el koydu.
- Öğretmenlerin eş durumundan tayin taleplerinde oluşan sıkıntıya Başbakan Erdoğan el koydu.
- Afyon şehitlerini “doğal afet kurbanı” sayan rapora Başbakan Erdoğan el koydu.
- Aselsan çalışanlarının sır ölümlerine Başbakan Erdoğan el koydu.
- Spiker eşine dayak atan bürokrat olayına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Fenerbahçe–Galatasaray maçındaki kupa krizine Başbakan Erdoğan el koydu.
- Kaçak akaryakıta Başbakan Erdoğan el koydu.
- Lüferin kaderine Başbakan Erdoğan el koydu.
- Memur zammına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Kaymakamların VIP salonlarından yararlanamaması olayına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Aydın’da sel felaketi nedeniyle 10 gündür açılamayan hastane olayına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Akkuyu Nükleer Santrali’nde yavaşlayan bürokrasiye Başbakan Erdoğan el koydu.
- Vatandaşın sigarasına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Ayakta yolcu cezasına Başbakan Erdoğan el koydu.
- Bitmeyen Aslantepe Stadı’na Başbakan Erdoğan el koydu.
Bu böyle gider.
Daha fazla devam etmeye gerek yok.
*
İki şey söyleyeceğim:
BİR: “Başbakan el koydu” haberlerinin sayısı sayılamayacak kadar fazla... Ben diyeyim bin, siz deyin iki bin...
İKİ: “Başbakan el koydu” haberlerini bütün gazeteler seviyor ama Sabah gazetesi daha çok seviyor.
*
Ha! Atlamayalım:
“Başbakan el koydu” haberlerinin şahı ise geçen gün yayınlandı.
Haberin ayrıntıları şöyle:
Sanatçı Zerrin Özer, maddi sorunları nedeniyle son albümünü bir türlü piyasaya süremiyormuş. Zerrin Özer, bir toplantıda durumu Başbakan Erdoğan’a aktarmış. Erdoğan da radyo yöneticisi “Gezegen Mehmet”e “Bu sorunu çöz” demiş ve Zerrin Özer’in sorunu çözülme aşamasına girmiş.
Gazeteler bu haberi hangi başlıkla verdi dersiniz?
Tahmin edebileceğiniz gibi şu başlıkla:
“Başbakan Erdoğan Zerrin Özer’in albüm sıkıntısına el koydu.”
*
Başbakan Erdoğan keşke bir ara vakit bulsa da...
Şu “Başbakan el koydu” haberlerine de bir el koysa...
29 Ekim yasağının faydalı tarafları
CUMHURİYET Bayramı’nda Ankara’da Atatürkçülerin yapacağı yürüyüş yasaklandı.
Bu arada...
Atatürk Anıtı’na çelenk koymak isteyenlere bu bayram da engel olunacak...
*
“Her şerden bir hayır doğar” derler ya...
Bu yasaklardan da hayır doğacak.
Mesela şu türden hayırlar:
- Atatürkçüler için “Nasıl olsa arkamızda ordu var” diye hep beraber tatile çıkma günlerinin bitmesine vesile olacak.
- “Yasal olmayan yürüyüşlere katılıp polisle karşı karşıya gelmek” gibi bir riskin tadını, artık Atatürkçüler de tadacak.
- Artık Atatürkçüler de “isyan günlerinde aşk” temasını kullanabilecek.
- “Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganını atma sırası şimdi de Atatürkçülerde olacak.
Kurban Bayramı mübarek olsun
“Kurban Bayramı çok vahşi” diyenlere inat...
Merhamet duygularımızı en üstte tutarak keseceğiz kurbanlarımızı...
Bir İbrahim bilinciyle...
Etlerini dağıtacağız fakir fukaraya...
Bir Ebu Zer idrakiyle...
Kurban tartışması başlatanlara inat...
Kutlayacağız bayramımızı...
Hepimize mübarek olsun.
Kaç şu tiplerden
- REZİL olmayı bilmeyenlerden...
- Sadece kendi hayatlarının roman olduğunu sananlardan...
- Gücü ve güçlüyü görünce anında alttan alanlardan...
- Güçsüzü görünce üste çıkanlardan...
- Kıroluğunu perdelemek için önüne gelene “kıro” diyenlerden...
- Özür dilememeyi marifet bilenlerden...
- Dini günler yaklaşırken bin yıllık dini ritüellerle ilgili yıkıcı şeyler söyleyerek gündeme gelmeye çalışanlardan...
- Hakkında iki satır okumadığı konularda yarım saat konuşma cüretine sahip olanlardan...
- Şaka öldürenlerden...
- Herkesle arası iyi olanlardan...
- Bir klanın, bir arkadaş grubunun, bir cemaatin içinde olmadan kendini güvende hissetmeyenlerden...
Pek fark yok
NEREDE magazin kamerası görse önüne atlayan, poz veren, demeç patlatan, kameranın olmayacağı yerlere ayak bile basmayan ünlü tipi ile...
Kafayı kameralara takmış gibi yapan, “Çekmeyin” diye olay yaratan, bulunduğu her ortamda kameralardan yakınan ünlü tipi...
Arasında pek fark yoktur.
Devlet Bahçeli vs Koray Aydın
- Bahçeli pek az gülüyor... Aydın hiç gülmüyor.
- Bahçeli’nin saçı siyah ama deneyimli... Aydın ak saçlı ama deneyimsiz.
- Bahçeli uhulet ve suhuleti temsil ediyor... Aydın kendini zor tutanları temsil ediyor.
- Bahçeli “ulaşılmazlığı” vaat ediyor... Aydın “ulaşılabilirliği” vaat ediyor.
- Bahçeli manevrası zor bir geminin kaptanı gibi... Aydın manevrası yüksek bir hız teknesinin kaptanı gibi...
- Bahçeli pek az kişiyi muhatap alıyor... Aydın pek çok kişiyi muhatap alıyor.
- Bahçeli bağırdığında sesini kontrol edemiyordu... Aydın ise bağırdığında sesini az da olsa kontrol edebiliyor.
- Bahçeli slogansız konuşuyor... Aydın’ın ise her cümlesi slogan...
Falih Rıfkı kitapları
Hürrİyet, Falih Rıfkı Atay’ın kitaplarını veriyor.
Şu ikisini bilhassa tavsiye ederim:
*
ZEYTİNDAĞI: Bu kitapta çok şey var: İmparatorluğun kaybettiği topraklarda yitip gidenlere yönelik bir hicran var... Müthiş bir üslup var... Enfes bir Türkçe var... Filistin’in sonu var, İsrail’in başlangıcı var... Ermeni sorununun kökenlerine dair enteresan göndermeler var... Osmanlı’nın son dönemi var... Özellikle bir Kudüs gezisinde elden düşürmeden okunası bir kitaptır.
*
ÇANKAYA: Siz bakmayın Falih Rıfkı için “Atatürk’ün resmi yazıcısı” falan denilmesine... “Çankaya”, Atatürk’ün sofrasında bulunan bir kişinin kaleminden çıkan bir Atatürk kitabı olmasına karşın beklenenin aksine abartılı bir Atatürk övgüsü içermez. Şu kadarını söyleyeyim: Günümüz Türkiye’sinde bir yandaş Tayyip Erdoğan biyografisi yazsa, övgüde Falih Rıfkı’yı yaya bırakır.
Paylaş