E hani öldürmeye gelen dirilecekti?

“İslam’ı öyle bir yaşa ki... Seni öldürmeye gelen sende dirilsin”.

*

Ayasofya’nın eski imamı, sosyal medyada İslam davasını öyle savunuyor ki...

Sosyal medyada onu madara etmek isteyenler, onun artık gitgide çirkinleşen polemikçi üslubu nedeniyle bırakın onda dirilmeyi...

Ona bakıp İslam’dan uzaklaşıyorlar.

*

“Seni öldürmeye gelen sende dirilsin” yaklaşımı nerede?

Ayasofya’nın eski imamının yaklaşımı nerede?

*

Peygamber’in “Zorlaştırmayın, kolaylaştırın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin” öğüdü nerede?

Ayasofya’nın eski imamı nerede?

*

İslam’a yaklaşım biçimimizi tabii ki kişiler belirlemez, belirleyemez, belirlememeli.

Ayasofya’nın eski imamına bakarak...

Tabii ki İslam’a yaklaşım biçimimizi belirleyecek değiliz.

*

Ben burada...

Sadece ve sadece...

İslam davasını savunma iddiası adı altında...

İşin iyiden iyiye...

Nefret ettirme boyutuna vardırıldığına dikkat çekmeye çalışıyorum, o kadar.

*

Sanırım Ayasofya’nın eski imamı, sosyal medyadan hızla uzaklaşarak...

İslam davasına en büyük hizmeti yapmış olacak.

1 MAYIS VE SERT MÜDAHALE

TAMAM...

Sokağa çıkma yasağı var.

Böyle bir ortamda sokağa çıkıp 1 Mayıs gösterisi yapmanın, yasağın üzerine üzerine gitmek anlamına geldiğinin tabii ki farkındayım.

*

Fakat yine de...

Polisimizin bu tür gösteri girişimlerine bu denli sert müdahalede bulunmasına ne gerek var?

*

Bakıyorsun görüntülere:

10 kişilik bir grup...

Sloganlar atarak ilerliyor.

Bu 10 kişi, ille de sert müdahaleyle mi durdurulur?

Başka bir yolu yok mudur bu işin?

MUHİTTİN BÖCEK VE FAHRETTİN KOCA

SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, önceki gün Antalya’ya gittiğinde Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le de buluşmuş. Kentte yapılan toplantılara Böcek de katılmış. Gayet normal bir durum. Ama ülkenin geldiği nokta bu normali bile övmeyi gerektiriyor.

*

Neyse... Ben asıl Muhittin Böcek ile Fahrettin Koca arasındaki benzerliklere değineceğim:

*

- İkisi de işbirliğinden asla kaçınmıyor.

*

- İkisi de siyasette diyaloğu öne çıkarıyor.

*

- İkisi de düşmanlık üzerine siyaset yapmıyor.

*

- İkisi de hizmet odaklı.

*

- İkisi de üslubuna özen gösteriyor.

*

AK Parti, CHP ve diğerleri... Çok şey istemiyoruz aslında. Bu kadarcık bile yetip de artar.

2021 MODEL TELEVOLE

- “Duru Olmak” belgeseliyle ilgili ortam bir türlü durulamıyor. Yahu oturup anlaşın. Nedir alıp veremediğiniz?

*

- Hakan Sabancı odaklı bir genç kadın var. Kadıncağız iyice çığırından çıkmış durumda. Resmen delirmiş. Yok mu bu kadına ruhsal destek verecek bir uzman.

*

- “Han-Ker” dedi yanımda biri. “O da ne?” diye sordum. Hande Erçel ile Kerem Bürsin’i böyle özetliyorlarmış. Allah’ım sen bana sabır ver.

*

- Gün geçmiyor ki Sevigen Ailesi’yle Gökhan Özen arasında mahkemeden uzaklaştırma kararı çıkmasın. Kendiliğinizden uzaklaşın birbirinizden, olsun bitsin. Ne diye mahkemeleri uğraştırıyorsunuz ki?

*

- Fazıl Say, artık hiç kasmıyor. Bir boşvermişlik kaplamış her yanını... Sosyal medyayı da yeni keşfetmiş gibi kullanıyor. Kişisel görüşümü söylüyorum: Kasmamış hali daha iyi Fazıl’ın!

*

- Bodrum’un yerleşiklerinden Fatih Erkoç, “Bu ne ya! Herkes Bodrum’a geldi. Yaşanmaz artık buralarda” diyor mudur acaba? İstemsizce aklıma geliverdi.

*

- ‘Camdaki Kız’da bir yüzük atma sahnesi vardı geçen bölüm. “Yüzük atmak” tabirini her zaman yadırgamışımdır. ‘Camdaki Kız’ vesilesiyle bir kez daha yadırgadım.

*

- Yusuf Güney, astral seyahat için üç yıl boyunca Peru’da Şamanlardan ders almış. Üç yıl boyunca Peru’da ders alma sabrını göstersem... Bırak astral seyahati, kendimi İstanbul’dan Bodrum’a ışınlayabilirim.

DEMET, ALİŞAN, HATA VE ÖZÜR

BODRUM’a büyük akına bakıp da “Kimse param yok demesin” diyen Alişan değilmiş, Demet Akalın’mış.

Oysa dünkü yazımda bu sözü Alişan’ın söylediğini belirtip kendisine sallamıştım.

*

Nasıl yaptım bu hatayı? Ben de anlamış değilim.

Demet Akalın’ın sivri dilinden çekinip gariban Alişan’a hücum etmek mi işime geldi acaba?

*

Neyse... Alişan’dan net bir özür diliyorum. Demet Akalın da herkesten özür dilemiş.

*

Kısacası her şey sütliman ve kuşlar uçuyor...

RESTORASYON DEDİĞİN İŞTE BÖYLE OLUR

TEŞVİKİYE Camisi, restorasyona alındığında...

Ne yalan söyleyeyim, “eyvah” demiştim.

*

Çünkü yaşadıklarımdan ve gördüklerimden sonra...

“Restorasyon” kelimesini duyunca bende bir alerji oluşuyordu.

*

Uzun süren restorasyon süreci nihayet bitti.

Ve restorasyondan sonra ilk kez gördüm Teşvikiye Camisi’ni.

*

Orijinale sadakat, ince işçilik, detaylara gösterilen olağanüstü özen...

Bayıldım. Resmen bayıldım.

Muazzam bir iş çıkarmışlar.

Emeği geçen herkese binlerce teşekkür.

*

Tek bir şeyi beğenmedim: Kalem işlerini duvar kâğıdıyla geçiştirmişler. Keşke böyle yapmasalardı.

*

Neyse...

Bu da nazarlık olsun.