Paylaş
- Dolandırmış, sonra da parayı başka dolandırıcılara vermiş.
*
- O kadar ki kolundaki Rolex saati bile kaptırmış.
*
- Tefecilerin, çantacıların, aracıların elinde resmen oyuncak olmuş.
*
- Azıcık dişini gösterenle karşılaştığında anında üç kat para vermiş.
*
- Ponzi yönteminin en ilkel versiyonunu denemiş. Bu yöntemin yüzkarası haline gelmiş.
*
- Dolandırdığı paranın keyfini, üç dakika bile sürememiş.
*
- Son iki yılı şöyle geçmiş: Nefes daralması, yürek sıkışması.
*
- Öyle beceriksiz bir dolandırıcı ki... Bütün kanıtları etrafa saçmış.
*
- Attığı her adımda her şeyi eline yüzüne bulaştırmış.
*
- Günü değil saati kurtarmaya çalışmış. Onu bile kurtaramamış.
*
- Hayatında hiç dolandırıcılık filmi izlememiş gibi davranmış.
*
- Sonunu çok iyi bildiği bir oyunun içinde debelenip durmuş.
*
- Artık kim motive ettiyse “Bu iş biraz da zekâ işi” falan demeden dalmış olaya.
BOŞLUK BIRAKMAYAN ÇOK İYİ BİR AÇIKLAMA
Denizbank’ın kendisine yönelik iddialara karşı yaptığı uzun açıklamayı baştan sona okudum.
Bu açıklama metniyle ilgili saptamalarım şunlar:
*
- Kafalardaki tüm sorulara cevap vermişler.
- En ince ayrıntılara girmekten kaçınmamışlar.
- Kurumsal ve üst düzey bir üslup kullanmışlar.
- Anlaşılır olmaya özen göstermişler.
- Yeni soru işaretlerinin doğmasına yol açmamışlar.
- “Bak, şurada tökezliyorlar” dedirtmemişler.
- Günlerdir üzerinde durulan konuları açıklığa kavuşturmuşlar.
- Yasal dayanaklarını sıralamışlar.
*
Bazen susmak gereklidir bazen de konuşmak.
Denizbank için konuşmanın vakti çoktan gelmişti. Susarak yanlış yapıyorlardı. Konuşarak çok doğru bir iş yaptılar.
FATİH TERİM SUSTUKÇA
Fatih Terim susuyor. Israrla, inatla. Susarak halledeceğini düşünüyor. Oysa Fatih Terim sustukça şunlar oluyor:
*
Dedikodular artıyor / Parmaklar hep kendisini gösteriyor / Düşmanları fırsattan istifade ediyor / Kuşkular kışkırtılıyor / Dostları söyleyecek söz bulamıyor / “Meydan okuyacak hali olsaydı şimdiye çoktan haykırırdı” dedirtiyor / Susarak geçiştirmeye çalıştığına olan inanç daha da kuvvetleniyor / Bölük pörçük söylediği sözler çelişki üstüne çelişki doğuruyor.
KOLPA MI ACABA
Batı övgüleri modası hiç geçmez bizde.
*
Adamlar kitap okuyor abi. Adamlar sanata önem veriyor abi. Adamlar eğitim sistemlerini oturtmuş abi. Adamlar acayip insan yetiştiriyor abi.
*
İyi de bu adamlar, sonuçta gidip pespaye bir ırkçıya oy yağdırıp birinci yapmıyorlar mı? Bu sanat seviciler, nasıl oluyor da yeryüzünün en sevimsiz faşistini başlarına getiriyorlar? Bunların sanat seviciliği falan kolpa olmasın?
SEÇMEN YEREL SEÇİMDE KONSEPT DEĞİŞTİRMELİ
Bu zamana kadar konsept şuydu:
*
Partiden şaşmamak. Partinin adayının bir şey yapamayacağı bilindiği halde sırf partili diye ona oy vermek.
*
Bu yerel seçimde konsept şu olmalı:
*
Hangi aday kente, şehre, kasabaya doğru dürüst hizmet etme kapasitesine sahipse partisine bakmadan ona oy vermek.
*
Yani parti odaklı değil hizmet odaklı bir tercih.
Yaşadığımız yerlerin daha yaşanılır olması böyle bir konsept değişiminden geçiyor.
YAĞMURDA YAPILACAK ŞEYLER
- Islanıp üşümek. Islanıp üşümek. Sonra da sıcak eve dalmak.
*
- Şakır şakır yağan yağmurda çekilen ‘Seven’ filmini bir daha izlemek.
*
- Kentin göbeğinde kalan bir avuç toprağı koklamak.
*
- Yağmurdan etkilenmeyen gözlük hayali kurmak.
*
- Acaba şemsiye satıcıları kaç dakikada piyasaya çıkar diye tahminde bulunmak.
*
- Yağmurla romantizm arasında zorlama münasebetler kurmak.
*
- Acaba hangi partinin belediyesi çuvallayacak diye bahse tutuşmak.
KISA KISA
- Dağılmış masayı yeniden toparlayarak sevinmek, kaybedilmiş eşeğin bulunması öyküsüne benzemiyor mu?
*
- Güzide Kasacı... Türkiye’nin erken dönem bayan kahkahasıydı. Ondan sonra çıkanların hepsi onun taklitleriydi. Vefat etmiş, Allah rahmet eylesin.
*
- “Hakkında konuşsunlar da ne konuşurlarsa konuşsunlar” yaklaşımı, artık tarihin çöp sepetine fırlatılmış durumda. Tıpkı “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” sözü gibi.
Paylaş