Paylaş
10 büyükelçi krizinin çözülmesi hakkında şöyle bir saptama yaptı Bedri Baykam:
*
“Bu kriz, çok dahiyane bir formülle çözülmüş gözüküyor. Bu formülü bulanları tebrik ediyorum. Üniversitelerde ders diye okutulacak örnek olaydır bu.”
*
Tarafsız Bölge devam ederken reklam arasında Dışişleri yetkililerinden bir isim aradı beni.
“Dahiyane formül”ün ortaya çıkış sürecini şöyle anlattı:
*
“Sayın Cumhurbaşkanımız 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edileceğini söyledi ve büyük bir paniğe kapıldılar. Durumu düzeltmek için arka kapı diplomasisine giriştiler ve bizimle müzakerelere başladılar. Bize bir metin gönderdiler. O metni yeterli bulmadık. Bunun üzerine yeni bir metin gönderdiler. Gönderilen yeni metne tamam dedik. Böylece kriz çözülmüş oldu.”
*
Şöyle bir bakıyoruz olaya:
*
İki taraf da istediğini almış görünüyor... İki taraf da kazandığını söylüyor... İki taraf da sonuçtan memnun... İki taraf da rahatlamış durumda...
*
Diplomasi ile deha buluşunca...
Sonuç, işte tam da böyle olur.
KRİZ BİTTİ DİYE YAS TUTANLARA DAİR
“10 Büyükelçi Krizi” çıktığı günden itibaren...
Şu üç şeyi yaptılar:
*
- BİR: Zil takıp oynadılar, sevinçlerini saklamaya bile gerek duymadılar.
*
- İKİ: “Türkiye batacak, Erdoğan gidecek” diye gaza geldiler.
*
- ÜÇ: “Bastır Amerika, bastırın büyükelçiler” diye tempo tuttular.
*
Ve en sonunda...
Onlar anlaştı, olan bunlara oldu.
*
Krizin bittiği akşam, ekranlarını cenaze ekranına çevirip yas tutanların durumu tam olarak budur, bundan ibarettir.
*
Bir türlü öğrenemediler...
Amerika’ya, Avrupa’ya bel bağlayarak emellerine ulaşmalarının mümkün olmadığını.
‘ADAM KAZANDI’ DEMESİNİ BİLMEK
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, çok riskli bir çıkış yaptı.
10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edileceğini söyledi.
*
Bu çok riskli bir meydan okumaydı.
*
Sonunda olay şöyle bitti:
*
10 büyükelçinin ülkesi, alttan aldı.
Ve konu tatlıya bağlanmış oldu.
*
Ben muhalefeti temsil eden biri olsam...
İsmail Küçükkaya’ya şöyle bir mesaj atardım:
*
“Adam kazandı.”
DURSUN ÇİÇEK’İN DEDİĞİ GİBİ OLDU
10 Büyükelçi krizi devam ediyordu. Tam bu sırada CHP’li Dursun Çiçek, Tarafsız Bölge’de şöyle dedi:
*
“Hükümetin tepkisi yetersiz. Bu büyükelçilerin derhal istenmeyen adam ilan edilmesi gerekir.”
*
Birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam da Dursun Çiçek’in dediğini yaptı. Sonrasını biliyorsunuz.
*
Bu akşam Tarafsız Bölge’de Dursun Çiçek konuğumuz olacak. Ne diyeceğini çok merak ediyorum.
KAÇ BU TARTIŞMADAN KAÇ
“GERİ adımı kim attı? Büyükelçiler mi, Erdoğan mı?” diye bir tartışma döndürüyor muhalif çevreler.
Ben olsam bırakın böyle bir tartışmaya omuz vermeyi, bu konuya hiç girmem.
Çünkü son tahlilde ama en son tahlilde olan şudur: Büyükelçiler, yaptıkları iddialı çıkışın ardından iddialarına hiç yakışmayan biçimde bal gibi de tornistan yaptılar.
Yani muhalif çevrelere buradan ekmek çıkmaz.
MUHALİF ÇARŞI FENA KARIŞMIŞ DURUMDA
ÇARŞININ son durumu şöyle:
*
- Bir tevatür uçuruldu. Güya muhalefet, adı sanı duyulmayan bir ismi Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaracakmış. Bunu ciddi ciddi konuşup tartışanlar var.
*
- Meral Akşener ise İmamoğlu rüzgârı estirmeye devam ediyor. Son olarak Ekrem İmamoğlu’nun yüzündeki “rabbi yessir’den söz etmeye başladı.
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’na bakıyoruz: Adaylık heyecanını, enerjisini, azmini kaybetmiş değil. Fena halde yüklenmeye devam ediyor.
*
Dostane ve iyi niyetli bir bekleyiş içinde olmama rağmen...
Bu karışık çarşıdan bir saçmalık çıkacak diye gitgide daha fazla korkmaya başladım.
ÜÇÜNCÜ NESLİNİ SEVDİĞİM ŞEYLER
- Kahvenin üçüncü nesli: Bu tamam. Bu tuttu. Her yerde görüyorum üçüncü nesil kahvecileri. Baristaların hünerli ellerinden enfes kahveler çıkıyor.
- Pizzanın üçüncü nesli: Adı tam olarak konmadı ama var böyle bir realite. Kalın hamurlu global pizzaların yanında ince hamuruyla bir zarafet timsali.
- Hamburgerin üçüncü nesli: Küresel hamburgercilerin, lastik gibi ürünlerinden kurtardılar bizi. Ev yapımı patates kızartmaları ise cabası.
- Çikolatanın üçüncü nesli: Katkısız, doğal, kakaonun hakkını veren küçük çikolata dükkânları açılmaya başladı. Her biri birer direniş odağı gibi.
- Pastanın üçüncü nesli: Henüz bu işe el atan olmadı. Raf ömrü kısa olur, zarar ederiz diye korkuluyor galiba. Keşke bir cesur yürek çıksa ortaya.
Paylaş