Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York Times makalesi üzerine dağınık notlar

- Bayağı beğendim makaleyi... Çok iyi hazırlanmış... “Diklenmeden nasıl dik durulur” sorusuna cevap gibi olmuş. Girişi var, gelişmesi var, sonucu var. Yani dört başı mamur!

Haberin Devamı

*

- Meydan okumayan ama alttan da almayan, geçmişin muhasebesini yaparken bugünün hatalarına da işaret eden, devirip atmak yerine muhatabı rasyonel tutum almaya çağıran bir makale... İşte ihtiyaç duyulan olgun ve vakarlı tavır bu!

*

- Keşke bu makalede ortaya konan bu akılcı, bu vakur, bu mantıklı, bu gerçekçi tutum, iç siyasette de aynen ortaya konsa... Yani iç siyasetimizde hamaset yerine bu makaledeki yaklaşım biçimi geçerli olsa. 

*

- Makalenin özetinin özeti ise şu: “Aklını başına al Amerika! Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır”.

*

- Bu sözü 1964’te Amerika’ya karşı İsmet Paşa söylemişti... Yarım asrı aşkın bir süre sonra tam anlamıyla İsmet Paşa’nınkine benzer bir tutum içine girmiş olmak da enteresan yani...

*

- Türkiye’nin Amerika’ya karşı direnişinden tarihi örnekler de verilmiş makalede... Mesela Ecevit dönemi direnişleri... Ama durun bir dakika! O direnişlerin sonucunda tüp kuyrukları, yağ kuyrukları falan ortaya çıkmıştı. AK Parti de o kuyruklar üzerinden çokça olumsuz propaganda yapmıştı. Umarım artık vazgeçerler.

*

Haberin Devamı

- ABD ile aramızda büyük bir gerilim var ve bizim ülkemizin Cumhurbaşkanı, onların ülkesinin bir gazetesinde makale yazıp Türkiye’nin haklılığını savunabiliyor! Ve ABD’de hiç kimsenin aklına bu makaleyi yayınladığı için “Vatan haini New York Times!” demek gelmiyor. İşin bu kısmından da alacağımız çok ders var.

 

NE DESEYDİ GÜLER SABANCI?

EKONOMİ Bakanı Berat Albayrak’ı dinledikten sonra Güler Sabancı’ya mikrofon uzatılmış.

O da demiş ki:

“İnancımız tamdır”.

*

Bir dolu eleştiri... Bir dolu kötüleme...

*

Ne deseydi Güler Sabancı?

- Hiç inanmadık.

- Hiç ikna olmadık.

- Batıyoruz.

- Bunlar daha iyi günlerimiz.

- Mahvolacağız.

Falan deseydi de...

Yangını mı körükleseydi, ateşe odun mu atsaydı, kıvılcıma benzin mi dökseydi?

 

YEREL SEÇİMLER İÇİN SON SÖZÜ KİM SÖYLER?

AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun açıklamış:

“Yerel seçimler zamanında yapılacak”.

*

Haberin Devamı

Bayağı bir kesinlik barındırıyor bu cümle.

*

Ama unutmayalım ki...

Bu tür konularda son sözü Devlet Bey söyler.

Kemal Kılıçdaroğlu çok yapıcı konuşurken

DÜN CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut krizden çıkış için 13 maddelik bir öneri paketiyle çıktı kamuoyunun karşısına.

Gayet yapıcı bir tarzda başladı konuşmaya...

*

Fakat o konuşurken...

Benim aklıma delegenin yarıya yakını talep ettiği halde ısrarla toplamadığı kurultay geldi ve söylediklerine bir türlü odaklanamadım.

*

Fakat o konuşurken...

Benim aklıma CHP’nin mevcut Siyasi Partiler Kanunu’ndan bile daha antidemokratik olan tüzüğü geldi ve sistem eleştirilerini ciddiye alamadım.

Fakat o konuşurken...

Haberin Devamı

Benim aklıma etkisizliği, alternatif olmayı başaramaması, denge ve fren mekanizmasını yok edişi geldi ve önerilerini önemseyemedim.

Bir ana muhalefet lideri açısından...

Ne kadar da talihsiz bir durum...

Öyle değil mi?

 

SANKİ ROMA’DAYMIŞ GİBİ

MALUM Euro ateş pahası oldu, Roma’ya falan gidebilecek takatimiz pek kalmadı.

Madem Roma’ya gidemiyoruz...

O halde Roma gelsin ayağımıza.

*

Nişantaşı’nda Abdi İpekçi Caddesi’nin merkezinde bir terasta açılan “GLENS İSTANBUL” adlı İtalyan restorandan söz ediyorum.

*

Yemekler şahane... Terastaki manzaradan İstanbul’un eski binaları görülüyor ki etrafa biraz kısık gözle bakınca adeta Roma’dasın... Servis özenli... Fiyatlar şu kaotik ortamda öyle uçuşa geçmiş falan değil... Şef İtalyan... Pizza bile Roma’dakiler gibi...

Kısacası...

Haberin Devamı

Tek kuruş Euro harcamadan ve tamamen yerli/milli parada kalarak Roma’da yemek yemiş gibi olmanın bir yolu bu...

Tavsiye ederim yani.

*

NOT: Yenilen yemeklerin ücreti son kuruşuna kadar ödenmiştir. Hanut değildir, alın teridir.

 

DEDEKTİFLE KAYBETTİĞİNİ DEDEKTİFLE BULDU

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  New York Times makalesi  üzerine dağınık notlar

SOSYAL güvenlik konusunda uzman Erhan Nacar, kendi kendisini yetiştirmesiyle, rengârenk ve stilli giyimiyle, makineli tüfek gibi konuşmasıyla, her daim yüksek enerjisiyle, ekranlarda halk tipi sosyal güvenlik anlatımını iyi becermesiyle ve yüksek reytingiyle her zaman ilgimi çekmiştir.

*

Erhan Nacar’ın başından enteresan bir boşanma olayı geçmiş. Dedektif tutarak eşinin kendisini aldattığını tespit edip boşanmış.

Haberin Devamı

Üç yıl önce yaşadığı bu olay Erhan Nacar’da travmatik bir etki yapmış ve güven erozyonuna yol açmış.

O da çareyi yeniden dedektiflerde bulmuş.

*

Sevip evlenmek istediği Ebru İnanır’ın peşine üç ay dedektif takmış ve üç ayın sonunda güven sorununu aşıp evliliğe adım atmışlar.

*

Ben en çok Ebru İnanır’ın “Sen nasıl olur da benim peşime dedektif takarsın? Sen nasıl olur da bana güvenmezsin” deyip demediğini merak ettim.

Ebru İnanır, “Güvensizliğini aşmasına yardımcı olacaksa sorun değil. Benim zaten hayatım şeffaf” diye cevap veriyormuş bu soruya.

*

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine de...

Dedektif olayı, bu kadar yaygınlaştı mı yahu ülkemizde?

Yazarın Tüm Yazıları