Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’a sorular

“Sen seçilirsen Kuran iptal olacak mı” sorusu dahil.

*

Selahattin Demirtaş’a da her türlü soru sorulabiliyor:
“Sen seçilirsen bayrağı değiştirecek misin” sorusu dahil.

*

Ama diğer aday Tayyip Erdoğan’a hiç kimsecikler, hiçbir soruyu soramıyor.

*

Hani “adaylar arasında eşit ve adil olmayan bir yarış” falan deniliyor ya...
Aslında en büyük adaletsizlik ve eşitsizlik işin bu kısmında...
Devlet gücünü kullanmada, TRT’yi borazan yapmakta, paraya abanmakta, kamu kurumlarının duvarlarına devasa posterler çakmakta falan değil.

*

Bir cumhurbaşkanı adayı, koca bir kampanya döneminde bir tanecik hakiki soruya bile muhatap olmuyorsa...
Ortada süper eşitsiz ve adaletsiz bir durum var demektir.

*

Üstelik kendisine sorulacak birikmiş bir dolu soru varken:
- Mesela... “Siz cumhurbaşkanı seçilirseniz bir eliniz AK Parti’nin içinde mi olacak?” sorusu varken.
- Mesela... “Siz cumhurbaşkanı seçilirseniz Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘CHP’nin Genel Müdürü’ demeye devam edecek misiniz” sorusu varken.
-Mesela... “Siz cumhurbaşkanı seçilirseniz siyasi partiler karşısında tarafsız kalacak mısınız, yoksa AK Parti’yi koruyup kollama görevini mi yerine getireceksiniz?” sorusu varken.
-Mesela... “Siz cumhurbaşkanı seçilirseniz AK Parti’nin milletvekili adaylarını belirleyecek misiniz?” sorusu varken.
-Mesela... “siz cumhurbaşkanı seçilirseniz başbakan kendi kararlarını kendi alabilecek mi?” sorusu varken.
-Mesela... “Siz cumhurbaşkanı seçilirseniz ‘biz biliriz/onlar bilmez’ türü cümleler kurmaya devam edecek misiniz?” sorusu varken.
-Mesela... “Siz sürekli ‘Ben milletin cumhurbaşkanı olacağım, onlar devletin’ diyorsunuz... Sizden gayri devlet mi var? Varsa nerede bu devlet? Anlatır mısınız” sorusu varken.
-Mesela... “Yaptığınız açıklamada ‘Tarafsız olmayacağım’ diyorsunuz. Bu ne demek? ‘CHP ve MHP’ye karşı AK Parti’yi destekleyeceğim’ demek mi? Partiler karşısındaki tutumunuz ne olacak?” sorusu varken.
- Mesela... “Neden cumhurbaşkanı adayları olarak halkın karşısına çıkıp meseleleri tartışmıyorsunuz?” sorusu varken.
-Mesela... “İkinci tura kalırsanız HDP ile pazarlık yapacak mısınız?” sorusu varken.

*

İki adayın “Sen seçilirsen Kuran iptal olacak mı” ya da “Sen seçilirsen bayrak iptal olacak mı” tarzı kıytırık sorulara bile cevap yetiştirmek durumunda kaldıkları bir ortamda...
Tayyip Erdoğan’ın herkesin aklına gelen yeryüzünün şu en makul ve en hakiki sorularından bir taneciğine bile muhatap olmaması, bu seçimin eşit ve adil koşullarda yapılmadığının en büyük kanıtıdır.

Almanya gol attıkça

- DUYGUSUZ, ruhsuz bir ağır makinelinin dişlilerini çalıştırır gibi golleri attılar ya... İşte bu yüzden uyuz olduk.

*

- Tribünlerde gözyaşlarının sel olup akmasını zerre kadar dikkate almadan saldırdılar ya... İşte bu yüzden gıcık olduk.

*

- İkinci Dünya Savaşı döneminin Alman subaylarına özgü bir disiplinle atıldıkça atıldılar ya... İşte bu yüzden nefretle dolduk.

*

- 6-0 öndeyken bile sanki 1-0 yenikmiş gibi hırsla, inatla ve sıfır tavizle çabaladıkça çabaladılar ya... İşte bu yüzden ifrit olduk.

*

- Teknik direktörleri, 7 gol atmış bir takımın teknik direktöründen ziyade 7 gol yemiş bir takımın teknik direktörü edasını bir an bile terk etmeden somurttukça somurttu ya... İşte bu yüzden kendilerinden uzak durduk.

*

- Akdeniz sevincinden, güney sıcaklığından ve her türlü insani zaaftan gayet uzak duruyorlardı ya... İşte bu yüzden soğuk durduk.

*

- Rakiplerini mazlum pozisyonuna düşürecek denli doping almış uzaylılar gibi oynadılar ya... İşte bu yüzden mazlum Brezilya’nın yanında olduk.

Artistlik yaptım

“HÜRRİYET Sosyal” için çekilen reklam filminde oynadım.
Yani artistlik yaptım.
Ve gördüm ki:
“Artistlik yapmak” hiç de sanıldığı gibi kolay bir iş değil.

*

4 buçuk saatlik artistlik maceramdan çıkardığım sonuçları aktarıyorum:
- Ekranda 30 saniye görülecek bir reklam filmi için en az dört buçuk saat artistlik yapmak gerekiyor.
- Aynı repliği bin iki yüz elli kez söylemek durumunda kalmak... Kafayı yememek işten bile değil.
- Yönetmen “Bravo, bravo! Çok şahane oldu” dedikçe insanın kendisini Al Pacino ile Robert De Niro arası bir yerde görmesi kaçınılmaz oluyor.
- Tecrübeyle sabittir: Rol yapmak dünyanın en zor işlerinden biri...
- “Artist olacağım” diye evden kaçanlara uyarı: Kuvvetli ışıklar ve aşırı hararet altında saatlerce aynı hareketleri yapmak gerçekten ağır işçilik... Evden başka işler için de kaçın isterseniz.
- Televizyonda umursamadan izleyip geçtiğiniz o 30 saniyelik, 40 saniyelik reklamlar, gerçekten çok büyük bir emeğin ve çilenin ürünü.
- Kural şu: Gösterilecek ürün ne kadar kısaysa... Onun için harcanan emek de o kadar çok oluyor.
- En acemi artist bile karşısında profesyonel bir oyuncu varsa azıcık rahatlayabiliyor.

*

Bu zamana kadar azıcık sağı solu oynayanlara, “Hop, artistik yapma birader” derdim.
Artık demeyeceğim.
Çünkü gördüm ki:
Artistik yapmak ile sağın solun oynaması arasında hiçbir bağ yok.

IŞİD’in gücü neden Müslüman’a yetiyor

MERAK ediyorum:
- Neden Doğu’da ya da Batı’da kafası bozulan İslamcı gençler, Doğu’dan, Batı’dan silahlarını kuşanıp doğruca Gazze’ye gitmiyorlar?
- Neden bu azman mücahitler, kafa keserken kestikleri kafanın hep Müslüman kafası olmasına özen gösteriyorlar?
- Neden Esad’a karşı, Maliki’ye karşı örgütlenmeyi gayet muazzam bir şekilde başaran bu koç yiğitler, sıra Gazze’de zalimlikler yapanlara gelince... Dut yemiş bülbüle dönüyorlar?
- Neden “Bağdadi” denilen James Bond saatli “Son Halife”nin kafası, ramazan mübarek gün Gazze’de katledilenler için atmıyor?
- Neden bunlar hep türbe yıkmaya, hep cami yıkmaya hevesli oluyorlar? Neden bunların aşırılıkları ve medeniyetsizlikleri hep İslami olana karşı oluyor?
- Bunlar neden cihadı Şii Müslümanlara karşı veriyorlar? Kürtlere karşı veriyorlar? Türkmenlere karşı veriyorlar? Neden?
- Neden bunlar hep Müslümanlara karşı zafer kazanıyorlar? Müslüman olmayanlar karşısında ise neden hep zelil ve perişan duruma düşüyorlar?
- Neden bunlara hep Müslüman kessinler diye ön veriliyor, Müslüman katletsinler diye sınır açılıyor? Neden? Neden?