Paylaş
Olsun. Olur. Olabilir. Kendi tercihidir. Sonsuz saygı duyarım.
*
Bu arada...
Cihangir İslam’ın 2013 yılının Kasım ayında...
Sosyal medyadan şu mesajı paylaştığı da ortaya çıktı:
*
“CHP’nin yegâne eseri Anıtkabir. Savaş döneminde, ekonominin küçüldüğü bir dönemde 40 milyon TL’ye mal oldu. O da Marmaray gibi 9 yılda bitti.”
*
Sekiz sene önce yazmış bu mesajı Cihangir İslam.
Başka mesajları da var.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok ağır eleştiren...
Laiklik konusunda Cübbeli’nin bile ifade etmediği türden görüşler ileri süren...
*
Ben insanların değişebileceğine, dönüşebileceğine inananlardanım.
40 yıl aynı şeyleri papağan gibi tekrar edenlerden hiç hazzetmem.
Tartıştıkça, yaşadıkça, okudukça, öğrendikçe...
Düşüncelerin değişmesi gerektiğini savunurum.
*
Düşünceleri değiştirmeyen tartışmaları, yaşamları, okumaları, öğrenmeleri...
Boş tartışmalar, boş yaşamlar, boş okumalar, boş öğrenmeler olarak görürüm.
*
Ancak... Fakat... Lakin...
Değişim konusunda asla taviz vermediğim ve vermeyeceğim bir şartım var:
Değişimin ve dönüşümün gerekçeleri ortaya konacak!
*
“Ben eskiden şu nedenle böyle düşünüyordum ama artık şu nedenle şöyle düşünüyorum” şeklinde samimi bir hesaplaşma içine girilecek.
*
Bunu yapmadan gerçekleşen her değişim ve dönüşüm, kusura bakılmasın ama fırıldaklıktır.
*
İşte tam da bu nedenle...
CHP’ye transfer olan Cihangir İslam’ın, şimdi şu sorulara cevap vermesinin tam sırası:
*
Anıtkabir konusunda bugün de aynı fikirde mi?
Bugün de CHP’nin yegâne eserinin Anıtkabir olduğunu mu düşünüyor?
Düşünüyorsa neden?
Düşünmüyorsa neden?
“Marmaray” ile “Anıtkabir” arasında bağlantı kurmak, nereden aklına gelmişti?
Aynı bağlantıyı bugün de kuruyor mu?
Anıtkabir’de Cihangir İslam’ı rahatsız eden bir şey mi var?
Yoksa bugün böyle bir rahatsızlığı kalmadı mı?
Kalmadıysa neden? Kaldıysa neden?
AK PARTİ’NİN SAVAŞMASI GEREKEN BİR DUYGU: ERDOĞAN NEFRETİ!
SON zamanlarda AK Parti’ye yakın yorumcular, birçok konuyu şu iki kelimeyle izah etmeye başladılar:
*
Erdoğan nefreti!
*
Mesela... Muhalefet cephesinde olmazlar bir araya geliyor ya... AK Partili yorumcuların izahı: “Erdoğan nefreti”.
*
Mesela... CHP’nin HDP politikasına CHP tabanından yüksek sesle itiraz gelmiyor ya... AK Partili yorumcuların gerekçesi: “Erdoğan nefreti”.
*
Mesela... Siyaset iki ana cepheye bölündü ve iki cephe de git gide katılaştı ya... AK Partili yorumcuların açıklaması: “Erdoğan nefreti”.
*
Mesela... “Şunlar bunlarla, bunlar şunlarla nasıl oluyor da beraber olabiliyor” diye soruyoruz ya... AK Partili yorumcuların cevabı: “Erdoğan nefreti”.
*
Daha devam edebilirim ama burada keseyim.
*
Bütün bunlardan çıkan bir sonuç var:
Türkiye’de bir kesimde oluşan Erdoğan’a yönelik nefret duygusu, Türkiye siyasetinin ana paradigmalarından biri haline gelmiş durumda.
*
Fakat bakıyoruz AK Parti’ye...
*
Bir kesimde oluşan bu nefret duygusunun geriletilmesi, anlamsızlaştırılması, geçerliliğini kaybetmesi adına...
Mantıklı, tutarlı, stratejisi iyi belirlenmiş, ikna edici tek bir atılım içinde değil.
Maalesef bunu değişmez ve değiştirilemez bir “veri” olarak kabul etmiş gibiler.
*
AK Parti, bu konuda kafa patlatmalı!
Ve bir şeyler yapmalı.
*
Nasıl yapar?
Nasıl eder?
Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
Bu iş, “Erdoğan’ı seviyoruz” cümlesini sağa sola yazmanın çok ama çok ötesinde bir iştir.
LEVENT GÜLTEKİN
YİNE bir gazeteci...
Yine bir saldırı...
Söze sözle karşılık vermeyi bilmeyenlerin başvurduğu yöntemdir şiddet.
Ve ilkelliktir.
*
Bu saldırıyı kınıyor, Levent Gültekin’e “geçmiş olsun” diyor ve saldırganların bir an önce hukuk önünde hesap vermesini bekliyorum.
DEDİKODU DEDİKODU YAPTIRMA
KARAHAN Çantay ölmüş.
*
“Karahan Çantay da kimdi acaba? Hatırlıyor gibiyim” dedim ve ilk tıklamamda karşıma 90’lardan bir Sibel Can klibi çıktı.
*
Hatırlıyorum bu klibi ve şarkıyı...
Seneler önce gece gündüz sadece müzik kliplerinin döndüğü televizyon kanallarında oynatırlardı bunu ve mecburen maruz kalırdık bu şarkıya...
*
Sözleri şöyle bir şeydi:
*
“Dedikodu, dedikodu yaptırma/Kafamın tasını da attırma/Elleri kendine baktırma/Tadımızı tuzumuzu kaçırma/Seven kıskanır unutma.”
*
Klibi üç kere izledim.
Son durumum şu:
Maskemin altında 30 yıl önceden fırlayıp gelen şarkının “Dedikodu, dedikodu yaptırma/Kafamın tasını da attırma” bölümünü mırıldanıyorum.
İstemsizce...
Paylaş