Paylaş
- Bir partinin...
- Bir kliğin...
- Bir grubun...
- Bir kişinin...
- Bir şirketin...
- Bir hareketin...
- Bir ideolojinin...
- Bir cemaatin...
- Bir siyasi anlayışın...
Otomobili değildir.
*
Togg...
- Partiler üstüdür.
- Gruplar üstüdür.
- Cemaatler üstüdür.
- Siyasetler üstüdür.
*
Togg...
Tüm Türkiye’nin otomobilidir.
*
Togg...
Bu halkın otomobilidir.
*
Olaya böyle bakılırsa...
Sevinmeyenlerin de sevinmeleri mümkün olabilir.
DEVRİM MÜHENDİSLERİNİ ANIMSAMANIN ZAMANI
TOGG’un sosyal medya hesabında paylaşıldı bu fotoğraf.
*
En baştaki otomobil, 1960’lardaki Devrim otomobili.
Diğer iki otomobil ise Togg.
*
Bu fotoğrafın altında şu ifadeler yer alıyordu:
*
“Dün, bugün, gelecek... Devrim mühendislerine saygıyla...”
*
Bir anda gözümün önüne geldi Devrim arabaları için mücadele eden mühendislerimiz.
Duygulandım tabii.
Onların başlattığı iş, ancak dün tamamlanabildi.
Bayrak düşmedi yani.
*
Devrim için çaba sarf eden mühendislerimiz, alınlarından öpülesi mühendislerimizdi.
Hepsinin ruhu şad olsun.
*
Devrim deneyimi yaşamış bir ulusun çocuğu olarak...
Ne zaman Togg’u daha doğmadan boğmaya çalışan anlayışla karşılaşsam müthiş bozuluyorum.
Ve hemen aklıma Devrim arabaları geliyor.
*
Devrim’i hiç unutmayalım.
*
Ancak o zaman Togg’un kıymetini daha çok bilebiliriz.
*
Ancak o zaman Togg’u boğmaya çalışan anlayışın asla iyi niyetli olmadığını fark edebiliriz.
ANITKABİR ÖZEL DEFTERİ’NE YAZILAN EN GÜZEL YAZI
CUMHURİYET Bayramı nedeniyle Anıtkabir’e çıktı devlet erkanı.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri’ne şöyle yazdı:
*
“Bu tarihi günü Togg’un açılışıyla taçlandırıyoruz. İçinde bulunduğumuz asrı Türkiye Yüzyılı yapmak ve milletimizi hedeflerine ulaştırmak için çalışıyoruz. Bu tarihi günü, ülkemizin ilk yerli elektrikli otomobili olan Togg’un üretim tesisinin açılışını yaparak taçlandırmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz.”
*
Anıtkabir Özel Defteri’ne yazılmış en güzel yazı budur.
*
Keşke bundan sonra bu deftere, hep böyle şeyler yazılsa.
ŞU ÜSLUBA BAKIN
BAHADIR Erdem. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı. Hukuk profesörü.
*
Hakkımda yazdığı şu cümlelere bir bakın:
*
“Ahmet Hakan denen şahıs belli ki AKP’nin kaybedeceğini anlamış. İYİ Parti’ye yanaşma derdinde. Yolunun da bana saldırmaktan geçtiğini zannediyor. Her devrin adamı! Sen oynak omurganla yanaşacak yer elbet bulursun. Fakat İYİ Parti duruşu sana bol gelir. İYİ’lik senin mayanda yok.”
*
“Bana saldırdı” demiş.
Şöyle bir baktım yazılarıma.
“Acaba nasıl saldırmışım” diye.
*
Sadece şöyle bir şey yazmışım hakkında:
*
“İYİ Parti’de siyaset yapan Bahadır Erdem denilen şahıs...”
*
İşte bu cümleye alınmış.
Tamam, pek hoş olmamış benim “Bahadır Erdem denilen şahıs” demem.
Pek yakışık almamış.
*
İyi ama benim pek yakışık almayan, pek hoş olmayan bu cümleme karşı, böylesine çirkinleşmek de neyin nesi?
Bu ayar kaçması, bu ağız bozma falan...
Dengeyi fena halde bozmamış mı?
*
Bahadır Erdem, tanıdığım kadarıyla...
Gayet kibar, gayet medeni, gayet janjanlı bir adamdı.
Üslubu tertemizdi.
“Sokak çocuğu” olacak en son kişi gibi görünüyordu.
Nezaketten yıkılıyordu.
Herkese üslup dersi veriyordu.
Siyasilerin dillerine dikkat etmesi gerektiği konusunda nutuklar çekiyordu.
*
Ne olmuş buna böyle?
Ne ara bu denli bozuldu acaba?
Mayamızı falan işin içine karıştırıp hakaretler yağdıracak kadar kirli bir üslubu, ne zaman benimsedi?
Neyi kaçırdım ben?
*
Meral Abla!
Şunun ağzına biraz acı biber sürer misin lütfen.
Aile terbiyesini falan hepten unutmuş bu.
Paylaş