Paylaş
Türk’ünden Kürt’üne...
Çok dindarından az dindarına...
İmam hatiplisinden kolejlisine...
Şehirlisinden köylüsüne...
Ateistinden tarikatçısına...
Paralısından yoksuluna...
Sözcü okurundan Akit okuruna...
Osmanlıcısından Cumhuriyetçisine...
Başı örtülüsünden başı açığına...
Şucusundan bucusuna...
Türkiye’nin bütün renkleri milyonlar olup Kızılay’da toplanmalı.
*
Milyonlarca Türkiyeli...
İşini gücünü bitirip yorgun argın evlerine gitmeye çalışan emekçileri...
Bin bir hayalle üniversite sınavından dönen gençleri...
Ekmek peşinde koşan taksicileri...
Yeryüzünün en masum varlıkları olan bebekleri...
Üniversitelerde okuyan pırıl pırıl çocukları...
Gözlerinde ışıklar parlayan gencecik kızları...
Alçakça katleden insanlık düşmanlarına, hainlere, vahşilere, barbarlara
LANET yağdırmalı.
Teröristler sizinle gurur duyacaktır
EY HDP binalarına saldıranlar!
Ey Kürt komşusuna yan gözle bakanlar!
Ey Amedspor’a otel vermeyenler!
Ey galeyana gelip aklını yitirenler!
Sizler tam da teröristin istediği şeyi yapmaktasınız.
Teröristleri memnun etmekten derhal vazgeçin.
Patlama gecesi en çok hangi program izlendi?
ANKARA’nın göbeğinde patlamanın olduğu gece televizyonda en çok hangi programın izlendiğini biliyor musunuz?
*
Hemen söyleyeyim: SURVİVOR.
*
Otobüs duraklarındaki vatandaşların kanları asfaltlarda kurumamışken...
Edirne’den Ardahan’a her taraf siren seslerinden geçilmezken...
Merak, endişe, hüzün, gözyaşı tüm Türkiye’ye yayılmışken...
Anne karnındaki doğmamış bebekler ölürken...
Büyük milletimizin büyük ekseriyeti televizyonda Acun’un, Yılmaz Morgül’ün falan saçmalıklarını izlemiş.
*
Türkiye muhafazakârlaştı muhafazakârlaşmasına da...
Duyarlı, ahlaklı, diğerkâm, bencillikten uzak, başkalarının başına gelen felaketlerden etkilenen, yas kültürüne sahip insanların yaşadığı bir ülke haline gelemedi.
*
Bu durumda “Ben böyle muhafazakârlaşmanın...” diyorum.
Ve susuyorum.
Dehşet listesi
ANKARA patlamasının hemen ardından Twitter’da şöyle bir etiket ortaya çıktı:
“ANKkayıp.”
Kayıplarını arayanların oluşturduğu bu etiket altında yazılar, yaşanılan trajedinin boyutlarını gözler önüne seriyordu.
*
İşte yazılanlardan birkaç örnek:
*
B.B. patlamadan beri kendisine ulaşılamıyor. Duyan gören olursa insanlık namına bildirsin.
E.G.A.’ya ulaşamıyoruz. 184 listesinde yok. Gören, bilen lütfen. Bir umut.
M.T.’ye ulaşamıyorum. Hastanelerde ismini gören olursa lütfen bana ulaşsın.
Arkadaşımın kızı D. patlama anında duraktaymış, haber alınamıyor.
S.Ç. Hâlâ kayıp. Ailesi şehir dışından yola çıkmış geliyormuş. Gören duyan varsa haber versin.
Z.B.G. ve N.C.Ç’den patlamadan beri haber alınamıyor. Duyan gören varsa 0.5... No’lu telefondan bize ulaşsın.
O.K. haber alınamayanlar listesinde. Bilgisi olan var mı?
*
Her biri yakıcı bir feryat olarak, her biri kahredici bir merak olarak, her biri insanın içine işleyen bir soru işareti olarak uzayıp giden bir listeydi bu.
Ve terör denilen belanın yol açtığı acıyı, endişeyi, umutsuzluğu, karamsarlığı en yalın şekilde yansıtıyordu.
Miroğlu’na açık davet
AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, köşe yazısında bana sitem etmiş.
Öncelikle temiz ve düzgün üslubu için çok teşekkürler.
*
Orhan Miroğlu bir televizyon programında “PKK terör örgütü değildir” demişti.
Tabii ki bu sözün bir bağlamı vardı. Başı vardı, sonu vardı. Önü vardı, arkası vardı. Tabii ki önüne arkasına bakılarak bir değerlendirme yapılmalıydı.
Fakat Orhan Miroğlu için geçerli olması gereken bu yaklaşım, neden başkaları için de geçerli olmasın ki?
*
Maksadım Orhan Miroğlu’nu sıkıştırmak değildi. Önyargılı yaklaşımlara, bağlamından kopararak yapılan linçlere, anlayıp dinlemeden yapılan tepinmelere itiraz etmekti.
*
Orhan Miroğlu, “Bu konuları Ahmet Hakan’ın CNN Türk’teki programında tartışmaya, konuşmaya hazırım. Davet etsin” diye yazmış.
Kendisini büyük bir memnuniyetle en kısa zamanda davet edeceğim.
Ensar Vakfı’na yapılanlara karşı çıkalım
ENSAR Vakfı’nın Karaman’daki temsilciliğinde 5 ay gönüllü öğretmenlik yapan bir öğretmen, erkek çocuklara tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanmış.
*
İnsanı öfkeden delirtecek bir alçaklık...
En rezil, en aşağılık, en yüz kızartıcı suç...
Ne desek az.
*
Fakat bu olay üzerine Ensar Vakfı’na yüklenmek, Ensar Vakfı’na vurmak, Ensar Vakfı’nın kapatılmasını istemek, Ensar Vakfı’nı hedefe koymak doğru mu?
*
Şu sorulara lütfen elimizi vicdanımıza koyarak cevap verelim:
*
Bir solcu, bir kadını taciz ettiğinde... “Solcu tacizci” mi diyeceğiz?
*
Kayseri’de bir genç kızı intihara sürükleyen öğretmen solcu imiş... Ne yani? Şimdi buradan yola çıkarak çok çirkin ve çok haksız genellemelere mi imza atacağız?
*
Çok sevdiğimiz, iftihar ettiğimiz bir dernek ya da vakıfta çalışan binlerce gönüllüden biri aşağılık bir suça bulaştığında... O dernek ya da vakfı topyekûn hedefe mi koyacağız?
*
E hani suçun şahsiliği ilkesi vardı? E hani bir insanın işlediği suçtan dolayı ailesi bile suçlanamazdı? Söz konusu sevmediğimiz bir vakıf olunca... Bu ilkeleri unutacak mıyız?
ÇARŞAMBA SOHBETLERİ
ANKARA’daki patlama nedeniyle ÇARŞAMBA SOHBETLERİ’ne bu hafta yer veremiyoruz.
Paylaş