Paylaş
Ve bizi fena halde alıştırdılar hafif sarsak, aşırı duygusal, iç hesaplaşmasını tamamlayamamış, ontolojik sorunlu, çelimsiz ‘Örümcek Adam’a…
Ve yine fena halde alıştırdılar bizi:
Naif, kırılgan, eleştirel, her daim bir soru işareti gibi bakan ‘Mary Jane’ denilen kızcağıza…
HER ŞEY DEĞİŞTİ
Peki ne oldu?
Ne olacak?
Yeni bir ‘Örümcek Adam’ filmi çektiler ve her şeyi değiştirdiler.
Mesela tanıdığımız, bildiğimiz, alıştığımız ‘Örümcek Adam’ gitti, yerine hayli yadırgadığımız yenisi geldi.
İşin yoksa şimdi bu özgüvenli, atletik, esprili yeni ‘Örümcek Adam’a alış…
Peki ya ‘Mary Jane’?
O da değişti.
Kırılganlıktan ve naiflikten zerre kadar nasibini almamış yeni bir ‘Mary Jane’ var şimdi perdede…
İşin yoksa buna da alış.
EN BAŞA DÖNDÜK
Hadi hepsine alıştık diyelim.
Peki “Bir genç adamı örümcek ısırır ve olaylar başlar” şeklindeki öykünün en baştan anlatılmasına ne diyeceğiz?
Tek dayanak noktamız yeni filmin 3D olmasıdır…
Yoksa fenaydı halimiz.
Puro İçen adam
Allah rahmet etsin, bizim bir ‘Terzi Recai Amca’mız vardı.
Geçenlerde vefat etti.
Kökten Milli Görüşçü idi Recai Amca…
Erbakan Hoca ile Tayyip Erdoğan’ın yollarının ayrılmasını bir türlü kabullenememişti.
Hep şunu söylerdi: “Tayyip Bey, Erbakan Hoca’mızın izniyle ayrı bir parti kurdu.”
Sorardık kendisine: “Ama birbirlerini eleştiriyorlar.”
Cevap verirdi: “Sen onların birbirlerini eleştirmelerine bakma… Aralarındaki anlaşmayı çaktırmamak için böyle yapıyorlar.”
NASIL İRTİBAT KURMUŞ
Leyla Zana’nın Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşmeye olduğundan fazla anlam yüklemek isteyenlerin durumu da ‘Terzi Recai Amca’dan farksız.
Geçenlerde Radikal’de bir haber okudum.
Adını açıklamak istemeyen bir avukat şöyle demiş: “Leyla Zana, Başbakan’la görüşmeye Abdullah Öcalan’ın bilgisi dâhilinde gitti.”
Tabii “aylardır kimseciklerle görüştürülmeyen Öcalan, Zana ile nasıl irtibat kurabilmiş?” sorusunun yanıtı falan yok ortada…
HEP O MEKANİZMA
Bu böyledir.
Kavranmak istenmeyen, kabul edilemeyen, içe sindirilemeyen, anlam verilemeyen olaylar karşısında hep bir ‘mekanizma’ işler.
O mekanizma…
* Bazısına “Erdoğan, Erbakan’ın izniyle parti kurdu” dedirtir.
* Bazısına da “Zana, Öcalan’ın teşvikiyle Başbakan’la görüştü” dedirtir.
Bense bu tür durumlarda…
Freud’un “bazen puro içen bir adam sadece puro içen bir adamdır” sözünü baş tacı yaparım.
İlk beş yıl ile ikinci beş yıl mukayesesi
* İlk beş yılda ‘aşırı denetim’ altındaymış gibi bir his vardı, ikinci beş yıldaysa ‘aşırı serbestlik’.
* İlk beş yılda ‘toplumun tüm kesimleri’ gözetilirdi, ikinci beş yılda ‘toplumun yarısı’.
* İlk beş yılda ‘sanat dünyası’yla iyi geçinilirdi, ikinci beş yılda ‘sanat dünyası’nın öfkesinden zerre çekinilmiyor.
* İlk beş yılda liberalleri kızdırmamaya gayret edilirdi, ikinci beş yılda “liberaller bizi kızdırmasın” deniliyor.
* İlk beş yılda dini konulara girilmezdi, ikinci beş yıl da herkes diyanet işleri başkanı gibi oldu.
* İlk beş yılda gazeteciler azarlanmazdı, ikinci beş yılda ilçe başkanları bile gazeteci azarlıyor.
* İlk beş yılda bakanlar ve milletvekilleri en azından bir parça konuşurdu, ikinci beş yılda genellikle Başbakan konuşuyor.
* İlk beş yılda birinci adam, ikinci adam, üçüncü adam, hatta dördüncü adam bile vardı… İkinci beş yıldaysa tek adam var.
İki dakika delikanlı olun
Türk edebiyatının yüz akı Adalet Ağaoğlu, Taraf gazetesinde Vakit gazetesinin Ali Bayramoğlu hakkında yaptığı saldırgan yayınları değerlendiren bir yazı yazdı.
Vakit’in buna cevabı şöyle oldu:
“Ali Bayramoğlu hakkındaki yazıları biz yazmadık, habervaktim.com yazdı.”
Ardından da Adalet Hanım’a hakaretler…
Söylemek istedikleri şu: “Biz ayrıyız, internet sitemiz ayrı”.
SÖZÜNÜZÜN ARKASINDA DURUN
Biliyorum, faydasız ama yine de söyleyeceğim:
Attığınız iftira da olsa, işlediğiniz nefret suçu da olsa, yaptığınız saldırganlık da olsa…
Sözünüzün arkasında durun.
Bari iki dakika delikanlı olun kardeşim.
Bu Anayasa’ya kuyruk lazım
Bu sloganla hareket eden ‘Hayvan Partisi’ hareketine tam destek veriyorum.
* Çünkü: Hayvanların da ‘hakları’ var.
* Çünkü: Devlet hayvanların da doğal yaşam haklarını ve refahını korumak zorunda.
* Çünkü: Hayvan haklarının da anayasal güvenceye ihtiyacı var.
* Çünkü: Hayvanlara yönelik her türden vahşet, şu anda sadece ‘kabahat’ olarak niteleniyor ve suç sayılmıyor.
Kısacası bu Anayasa’ya gerçekten de kuyruk lazım.
Aşama aşama Ahmet Davutoğlu
* BİRİNCİ AŞAMA: Dindar kesimin içinden çıkan parlak bilim adamı…
* İKİNCİ AŞAMA: “İçimizden bir tek Ahmet Davutoğlu çıktı” denilen dönem…
* ÜÇÜNCÜ AŞAMA: ‘Danışman’ olarak elini taşın altına sokması…
* DÖRDÜNCÜ AŞAMA: ‘Ekseni kaydıran adam’ olarak taşlanması…
* BEŞİNCİ AŞAMA: Kendisine ‘Kissinger’ yakıştırmasının yapılması…
* ALTINCI AŞAMA: Dışişleri Bakanı olarak kabineye giriş yapması…
* YEDİNCİ AŞAMA: Uçağa atlayıp kriz bölgelerine ani dalışlar yapması…
* SEKİZİNCİ AŞAMA: Suriye ile sınırları açma hamlesi…
* DOKUZUNCU AŞAMA: Vizeler kalkıyor, komşularla sorun kalmıyor aşaması…
* ONUNCU AŞAMA: Hillary ile ‘çak’ yapma aşaması…
* ONBİRİNCİ AŞAMA: Düşürülen uçak aşaması…
* ONİKİNCİ AŞAMA: “Ulusalcısı da, İslamcısı da, demokratı da beni eleştiriyor” diye ağlama aşaması…
Kayıtlara geçsin
Yer: Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonu…
KCK duruşması var.
Mahkeme heyeti tutukluların kimlik saptamalarını yapıyor.
Sıra yüzlerce makalesi, çevirileri, bilimsel kitapları bulunan Prof. Dr. Ersanlı’ya geliyor.
Mahkeme heyeti soruyor: “Okuryazar mısınız?”
Üzerinden epey zaman geçti ama kayıtlara geçsin diye yazdım.
Çünkü bu ‘unutulmaz’ sorunun unutulmaması gerekiyor.
Paylaş