Bir Melih Gökçek vardı, ne oldu ona?

O Melih Gökçek ki...

Haberin Devamı

- Başbakan “bir şiddetinde” konuştuğunda o hemen atılır “bin şiddetinde” konuşurdu.
- Başbakan’ın verdiği herhangi bir mücadeleyi kendi mücadelesi sayar, her akşam ekranlardan döktürür de döktürürdü.
- Elinden geleni ardına komaz, Başbakan’a laf söyleme cüretinde bulunanları, yaptıklarına pişman ederdi.
- Fotoğraflar, belgeler, dokümanlar falan... Ekranlardan boca ederdi hepimizin üstüne...
- Bazen ağlar, bazen öfkelenir, bazen güler, bazen tatlılaşır, bazen acılaşır ama hep itham ederdi.
- “Başbakan’ımız” der başka bir şey demezdi... “Başbakanımıza feda olsun” der başka bir şey demezdi.
- “Bugün şunu açıkladım, yarın da şunu açıklayacağım, öbür gün de sürprizlerim var” falan diyerek ilgiyi hep diri tutardı.
- Attığı tweet’lerle gündemi sallar, tek kişilik bir NATO ordusu gibi mücadele ederdi.
Kısacası...
Chuck Norris ile Charles Bronson karışımı bir şeydi...
*
İşte bakın:
Yine bir mücadele var gündemde:
Dershaneleri kapatma mücadelesi...
Fakat gelin görün ki...
“Bizim” Melih Gökçek yok ortada...
Resmen ve alenen arazi...
- Ne dershanelerin insanları nasıl sömürdüğüne dair belgeler sallıyor ekrandan, ne de “Başbakanımızı yedirtmeyiz” türü bir slogan atıyor.
- Ne bir fotoğrafçık gösteriyor, ne de bir “tweet”çik atıyor.
- İnsan hiç değilse Gezi’deki performansının binde birini sergiler. Hayır, hayır... Onu bile yapmıyor.
- Dershane konusu onun için “cıs” sanki... Girmiyor, giremiyor.
- Başbakan’ı dershane konusunda resmen ve alenen yalnız bırakıyor.
*
“Nasıl olsa Gezi’deki performansımızla adaylığı garantiledik... Şimdi dershane konusuna girip de Cemaat’le arayı açmayalım” mı diyor acaba?
Var ya...
Bu hesapçılığının sonunda elindeki adaylıktan olursa...
Ben bu trajik duruma dayanamaz gülerim.
Vallaha da gülerim, billaha da gülerim.

Haberin Devamı

Tuncay Özinel

YENİ nesiller hatırlamaz.
TRT’nin tek kanal olduğu, Ferhan Şensoy’un da TRT’ye iş yaptığı dönemler...
“Sizin Dershane” diye bir dizi vardı.
Kısa süren bu komedi dizisi acayip tutmuştu.
O diziyi tutturan en önemli unsur ise Tuncay Özinel’in canlandırdığı “Dilaver” tiplemesiydi.
Bugün nasıl Cem Yılmaz’a gülüyorsak, o günlerde hepimiz Dilaver’e gülerdik.
*
Tevafuk işte...
Tam da dershanelerin tartışıldığı bir dönemde aramızdan ayrıldı Tuncay Özinel...
Allah rahmet eylesin.

Haberin Devamı

Birincisi tamam da ikincisi ne olacak?

BÜLENT Arınç ile Başbakan Erdoğan arasında iki “mesele” çıktı.
- BİRİNCİ MESELE: Kızlı-erkekli meselesi... Bülent Arınç “tamamen asparagas” dedi, Başbakan “tamamen doğru” dedi.
- İKİNCİ MESELE: Dershaneler meselesi... Bülent Arınç “paydaşlarla görüşüp yeniden değerlendireceğiz” dedi, Başbakan “kapatacağız” dedi.
*
Bülent Arınç açıklama yapmış ve demiş ki:
“Başbakan’la aramızdaki meseleyi hallettik”.
*
Ama “hallettik” dediği mesele “birinci mesele”.
“İkinci mesele” ise...
Orada öylece durup durmakta...
Ve Arınç “ikinci mesele” diye bir şey yokmuş gibi yapmakta...

Bizi Şanghay’a alırlarsa

- Rusya ve Çin ile birlikte Esad yanlısı bir çizgiye geçip “Esed”i yeniden “Esad” mı yapacağız?
- Gitgide daha çok Putin tarzı bir liderliğe mi maruz kalacağız?
- AB’den aldığımız fonları, Şanghay’dan alacak mıyız? Şanghay fonlama yapıyor mu?
- İçeriye tıktığımız Avrasyacı paşalarımızı tahliye edecek miyiz?
- AB çıpasının sağladığı bir “demokratikleşmemiz” vardı, ona ne olacak?
- AB’den vazgeçip Şanghay’a girersek, NATO’dan çıkıp nereye gireceğiz?
- NATO füzelerini söküp yerine Şanghay füzelerini mi kuracağız? Eğer böyle olacaksa neden bu kadar “masraf” yaptık ki?
- Egemen Bağış’ı “Şanghay’dan Sorumlu Bakan” mı yapacağız ve Bağış bundan böyle Merkel yerine Putin’e mi laf çakacak?

Haberin Devamı

Hani faiz lobisi falan

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan diyor ki:
“Gezi sonrası özel yaşama müdahaleyi engelleyici düzenlemeleri gündeme getirdik, yasalaşacak bunlar. Gezi’de geliri yerinde olan, eğitimi iyi olan, dünyaya açık büyük kalabalıklar vardı. Niye vardı onlar? Sorduk. Gezi olaylarında çevreci ve illegal gruplar hariç büyük kalabalıklardan biz çok şey öğrendik”.
*
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
diyor ki:
“Türkiye’de gösteri yapma hakkını, örneğin Gezi Parkı’nı sadece Avrupa’dakilerle karşılaştırabilirsiniz, Ortadoğu ülkeleriyle değil. Eğer yanlışlar varsa bunlar kanunlar çerçevesinde ele alınır ama kimse Türkiye’yi basın özgürlüğünün, toplanma özgürlüğünün olmadığı ülkelerle karşılaştıramaz. Türkiye’deki bu gösterilerin, Avrupa’daki gösterilerle benzer olmasından gurur duyuyoruz”.
*
E hani faiz lobisi?
E hani telekinezi?
E hani “Gezi’de bize saldıranlar”
vurgusu?
E hani Otpor?
E hani zello örgütü?
E hani Mehmet Ali Alabora?
E hani dış mihraklar?
Kısacası...
Neco’nun o eski şarkısında sorduğu
gibi soruyorum:
Nerde hani?

Haberin Devamı

Kişisel sayıklamalar

- Yaşam koçu Şeyda Coşkun’la Bebek sahilinde form tutma yürüyüşleri yapmaya başladığım gün bittiğim gündür.
- Bu yıl amma aşure yaptı ha!
- Sanırım artık Cemaat’e sadece ve sadece “test tekniği” üzerinden yüklenilecek.
- Son günlerde o kadar çok filmi sardırarak izledim ki korkarım sardırmadan film izlemem mümkün olamayacak.
- “Seni gidi Ergenekoncu seni” suçlaması demode olunca yerini “seni gidi dershaneci seni” suçlaması alır mı acaba?

Yazarın Tüm Yazıları