Paylaş
Biri diğerine çemkiriyor, diğeri hiç altta kalmıyor, o da diğerine çemkiriyormuş.
Bu arada “paylaşılamayan adam” konumundaki “bizim” Mirgün de olup bitenleri şaşkınlıkla izliyormuş.
* * *
Sözüm ona Türkiye’nin en Batılı, en modern, en cool beraberliklerine imza atan arkadaşlarımızın içine düştükleri duruma bakar mısınız?
Eller belde mahalle kavgası yapıyorlar resmen.
Kadınlardan biri, diğer kadına “Sevgilimi elimden aldın” diyor, diğer kadın ise “Sen baştan kaybettin güzelim” diye lafı çakıyor.
Kısacası...
Biri hemen Nazire Şenlendirici oluyor, diğeri Deniz Seki pozisyonuna geçiyor. Bu durumda bizim Mirgün’e de Hüsnü Şenlendirici rolü düşüyor.
Hiçbirinin aklından “Kendimizi bu durumlara düşürmeyelim” demek geçmiyor.
* * *
İnsan ister istemez soruyor:
Madem kritik zamanlarda içinizdeki “eli belindeki mahalleli” tipi derhal ortaya çıkacak, o halde cool, modern ve Batılı görünmek için bu kadar kasmaya ne gerek var?
Salın kendinizi gitsin.
Müptezel tanık: Şemdin Sakık
BEN Şemdin Sakık’ı anlatıyorum.
İsteyen “Bir gizli tanığın anatomisi” diye de okuyabilir.
* * *
-“PARMAKSIZ Zeki” kod adıyla PKK’nın üst yönetiminde yer alıyor.
- İzne giden sivil kıyafetli silahsız 33 erin öldürülmesinin emrini veriyor.
- Yakalanıp hapse atılıyor.
- 28 Şubat döneminde askerin yayınladığı Andıç’a araç oluyor.
- Akın Birdal’ın vurulmasına, bazı gazetecilerin işten atılmasına neden oluyor.
- AK Parti döneminde “Habervaktim” adlı tetikçi internet sitesine mektup gönderip bazı gazetecilerle ilgili iftiralar atıyor.
- Ergenekon’da “gizli tanık” oluyor.
- Gizli tanıklığında da yine gazetecilere ve gazetelere iftiralar atıyor.
* * *
Böyle bir müptezeli, “gizli” ya da “açık” herhangi bir davanın tanığı yapmak, sadece adalet sistemini değil, bütün bir sistemi kirletir.
Öyle bir kirletir ki temizleyebilene aşk olsun.
Obama taşkınlığına taş koyuyorum
OBAMA kazandı ya... Bakıyoruz Ankara bayram ediyor.
Etmesinler!
Çünkü Ankara, yeni dönemde yeni bir Obama ile karşılaşacak.
* * *
“Yeni Obama” şöyle olacak:
- Müslüman dünyayla yeni bir ilişki biçimi geliştirecek.
-“Ilımlı Müslümanlarla işbirliği” politikası, Libya’da Büyükelçi’nin öldürülmesiyle ağır yara almıştı. Obama’nın yeni dönem politikası, eskisi gibi olmayacak.
- Yeni bir Ortadoğu politikası kurgulayacak.
- Bu yeni Ortadoğu kurgusunda Türkiye’nin yeri yeniden belirlenecek.
- Seçimden hemen önce Suriye konusunda Türkiye’yi açığa düşüren adımlar atan Obama yönetimi, yeni dönemde de bu tutumunu sürdürecek.
- Romney bile Suriye’ye askeri müdahalenin gündemde olmadığını söylemişti. Obama yönetimi de Suriye’ye askeri müdahaleyi gündemine almayacak.
Çiller’e üç itiraz
ÇİLLER Demiş ki:
“O dönem komuta kademesindeki askerleri emekli edecektim ama Erbakan buna razı olmadı”.
Ben de diyorum ki:
İyi de Çiller Hanım, madem askerleri emekli edecektin, madem Erbakan buna razı olmadı, bunu söylemek için Erbakan’ın rahmetli olmasını neden bekledin? O
dönem komuta kademesini emekliye sevk etmeye kalkacak kadar cesur olan bir lider, bu tutumunu bunca zamandır niye saklar?
* * *
Çiller demiş ki:
“Faili meçhullerden haberim yoktu. Ben ne anlarım çetelerden falan.”
Ben de diyorum ki:
İyi de Çiller Hanım, o dönem yer gök faili meçhul cinayet diye inliyordu... Köyler yakılıyordu... Her taraftan cesetler çıkıyordu... Derin devletin en azametli olduğu günlerdi... Sen askeri üniformalarla bölgeye gidiyor, “Kurşunu atan da yiyen de bizdendir” diye konuşmalar yapıyordun. Şimdi çıkıp da “O zamanlar ben taze gelindim” diye ağlayarak kimi ikna edebileceğini düşünüyorsun.
* * *
Çiller demiş ki:
“28 Şubat asıl bana karşı yapıldı.”
Ben de diyorum ki:
İnsaf be Çiller Hanım... Erbakan Hoca’nın bir partisini kapattılar... Başka bir parti kuruldu... Onu da kapattılar... MGV’sinin mallarına el koydular... Adamı “yasaklı” hale getirdiler... Tarumar ettiler şunca zamanın Milli Görüş’ünü... Ve sen şimdi çıkıp da “28 Şubat asıl bana karşı yapıldı” diyorsun. İnsan bu kadar mı “kolejli kız” havasında olur? İnsaf yani.
Darısı başımıza
AMERİKAN seçiminin ardından Obama ile Romney arasında uygar, zarif, nazik ve mültefit bir ilişki yaşandı ya...
Herkeste bir “imrenme hali” ortaya çıktı.
Herkeste “Keşke bizimkiler de böyle olsa” arzusu doğdu.
Fakat ben en çok Başbakan Erdoğan’ın da havaya girip “Darısı başımıza” diye temennide bulunmasına takıldım.
* * *
Takıldığım husus şudur:
Acaba Başbakan Erdoğan kendisinin çok munis, yumuşak bir üslupla konuşan, acayip kuşatıcı, süper kucaklayıcı, fevkalade zarif, olağanüstü mültefit bir lider olduğuna mı inanıyor?
Ve bu düzeni hep başkalarının bozduğunu, bütün arızanın başka siyasetçilerden çıktığını falan mı düşünüyor?
Eğer böyle ise...
“Darısı başımıza” temennisinin havada kalmak dışında bir şansı yoktur.
Ne deseydi
BAŞBAKAN Erdoğan’ın “bahtsız bedevi” sözüne Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevabı beğenmedim ya...
Bazıları soruyor: “Peki Ne deseydi? Onu da söyle bari.”
* * *
Tamam, söyleyeyim:
- “Edep yahu” diyebilirdi.
- “Bir de muhafazakâr olacaksın” diyebilirdi.
-“Üslubu beyan ayniyle insan” diyebilirdi.
Ama üzgünüm, iş işten geçti artık.
Bir başka açıdan Amerikan seçimleri
- SİYAHLARIN yüzde yüze yakını Obama’ya oy vermiş.
- Hispaniklerin yüzde 75’i Obama’ya oy vermiş.
- Müslümanların tamamı Obama’ya oy vermiş.
* * *
Bu sonuçlardan yola çıkarak...
ABD’de yaşayan siyahların ve Müslümanların tamamının, Hispaniklerin ise yüzde 75’inin “liberal değerler”e sahip olduklarını söyleyebilir miyiz?
- Bütün siyahlar eşcinsel evliliklere onay veriyor ve kürtaj serbest kalmalı mı diyor?
- Katolik kültürün baskın olduğu Hispanikler’de kürtaja evet diyenlerin oranı yüzde 75 mi?
- Obama’ya oy veren Müslümanların, mesela Fethullah Gülen Cemaati’nin kürtaj ve eşcinsel evlilik konusundaki tavrı “Evet” mi?
Yoksa...
Siyahlar, Hispanikler ve Müslümanlar, liberal değerleri falan bir tarafa bırakıp başta bir nedenle mi Obama’ya oy veriyorlar?
Mesela Türkiye’de Alevilerin Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermesi gibi bir durum mu söz konusu?
Paylaş