Paylaş
“Protesto edeceğiz” dediler.
Bir tek Cem Özdemir hariç...
Şöyle bir açıklama yaptı Cem Özdemir:
“Ben protesto etmeyeceğim... Gideceğim o yemeğe... Erdoğan orada beni görecek... Bana tahammül etmek zorunda kalacak”.
Breh! Breh! Breh!
Şu sözü işiten de...
Cem Özdemir’in Erdoğan’a esaslı bir çıkış yapacağını ve Erdoğan’ın da ne yapacağını şaşıracağını falan zanneder!
Peki ne oldu?
Ne olacak?
Şöyle bir şey oldu:
Bütün konuklar gibi Cem Özdemir de geldi Erdoğan’ın huzuruna...
Başını hafifçe eğerek elini uzattı.
Ardından bir şeyler söyledi.
20 saniyelik bu süreç içinde Erdoğan, bunun yüzüne bile bakmadı ve hiç tınmadı.
En sonunda...
Cem Özdemircik, çok acıklı bir edayla ezik bir şekilde uzayıp gitmek zorunda kaldı.
Artist olsa hiç değilse şöyle bir Clark çekerdi.
Onu bile yapamadı artist müsveddesi!
ERDOĞAN’IN ALMANCA KONUŞMASI
“TÜRKLERİN ve Almanların birbirlerine sevgileri hiçbir zaman sarsılmayacak kadar köklüdür”.
İşte bu cümleyi, sırf jest olsun diye Almanca olarak ifade etti Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Tabii biraz Almancanın kafasını gözünü yararak...
Bazıları “Bu nasıl Almanca!” falan diye olayı makaraya alıyorlar.
Sanki Merkel aynı cümleyi Türkçe söylemeye kalksa... Zeki Müren Türkçesiyle söyleyecekmiş gibi...
ÇOK KESKİN BEŞ HÜKÜM
BİR: Muhalefet yapılacak en son mecra Twitter’dır.
İKİ: Güzellik yarışmaları, kadınları aşağılamaktadır.
ÜÇ: Almanya kazanınca biz de kazanmış sayılmayız.
DÖRT: Hiçbir iktidara güvenip iPhone’unu kırmayacaksın.
BEŞ: Çocukken çok aşırı özen görenler, büyüyünce sorunlu olurlar.
ETKİLİ MUHALEFETİN YOLU CEMİL İPEKÇİ’DEN GEÇİYOR
CEMİL İpekçi demiş ki:
Ben iki kere AK Parti’ye oy vermiştim. Sonra Gezi’de gönlüm kırıldı, kestim.
Ama bugün bakınca Tayyip Bey’in en azından iki yıl daha bu ülkenin başında olması lazım.
Çünkü geri kalan liderlere bakınca hiçbirinin ülkeyi ayağa kaldıramayacağını görüyorum.
Hatta daha beter yerin dibine gömerler.
Cemil İpekçi neyi temsil ediyor?
Şunu temsil ediyor:
AK Parti’den yüz çevirmeye namzet olup da diğerlerine zerre güvenmeyenleri temsil ediyor.
Cemil İpekçi gibi milyonlar var bu ülkede...
Ben muhalefet partisi mensubu olsam ve “Bundan sonra çok etkili bir muhalefet yapıp iktidara geleceğim” diye bir karar alsam...
Hemen Cemil İpekçi ile buluşurdum.
Sorardım ona:
Niye bizim ülkeyi ayağa kaldıramayacağımızı düşünüyorsun?
Niye bizim ülkeyi daha beter yerin dibine batıracağımızı düşünüyorsun?
Niye bize güvenmiyorsun? Nedir bizdeki sorun?
Bu soruların cevabıyla yüzleşemeyen muhalefet partilerinden bir cacık olma ihtimali sıfırın bile altındadır!
BEN OLSAM CHP’NİN YERİNDE
“BEN artık CHP’ye akıl vermeyeceğim” falan diyorum ama her defasında sözümü yiyorum. Şimdi yine öyle olacak.
Ben olsam CHP’nin yerine...
Bazı yerlerdeki belediye başkan adaylarını şimdiden ilan ederim ki adamlar çalışsınlar ve gereksiz aday adayları sorunu çıkmasın.
Mesela Şişli’de Sarıgül...
Şişli’nin taşı toprağı Sarıgül diye inliyor, neyi bekliyorsunuz açıklamak için, anlamıyorum ki...
Mesela Mersin’de İstemihan Talay...
Adaylığını açıkladı, tanınırlığı var, açıkla ismini, şimdiden çalışsın çabalasın, şimdiden bir şeyler yapsın.
Mesela Muğla’da Mehmet Kocadon...
Bodrum’u merkez alarak Muğla’yı kalkındıracak ve kazanma kapasitesi hayli yüksek bir isim... Niye açıklanmasın ki adaylığı?
FIRTINAYA İSİM ÖNERİYORUM
“NUSRET” olsun bizim fırtınanın ismi...
Böylece ne zaman Nusret’e maruz kalsak...
“Bir fırtına tuttu bizi” türküsünü söyleriz.
GALVİN: İLK ÜÇE GİRER
İSTANBUL’un en kalbur üstü üç restoranını say deseler, Nişantaşı’nda yeni açılan Galvin’i saymayanları döverler!
Galvin...
Şatafatlı ama görgüsüz olmayan...
Ağırbaşlı ama zerre kasmayan...
Rahat ama mesafeyi koruyan...
Sakin ama sıkıcılıktan uzak duran...
İddialı ama bunu göze sokmayan...
Havasıyla son zamanlarda yaldızı dökülen Nişantaşı’na yeni bir soluk getirecek.
Bir uğrayın, bana hak vereceksiniz.
Paylaş