Paylaş
Aşırıya kaçan, hayli agresif ve hiç de olağan olmayan dozda bir karalama kampanyası yapılıyor.
*
- Hakkında olumlu tek bir harfe bile yer verilmiyor.
- “Yahu şunu da iyi yaptı” cümlesinin yanına bile yaklaşılmıyor.
- Adı geçtiği anda hücuma geçiliyor.
- “Ama şu kararı da gayet yerinde” denmiyor.
*
Hepsini geçtim...
Mesela “Çokomelli konusunda ne güzel bir tutum aldı” diyen bile yok.
*
Peki ne var?
- Sürekli bir linç var.
- Sürekli bir hakaret var.
- Sürekli bir hedef alma var.
*
Bu, olağan bir şey değil.
Bu, sıradan bir “ekonomi bakanı eleştirisi” değil.
Bu başka bir şey. Çok başka bir şey.
*
İşte tam da bu nedenle...
Daha çok bir lobi faaliyetini andırıyor.
*
Öylesine bir kıvam kaçması, öylesine bir tadında bırakmama, öylesine bir aşırı abanma söz konusu ki...
Bugün değilse bile yarın...
Bu anormal ve sıra dışı kampanya hayli etkisiz kalacak gibi.
‘ÇOKOMELLİ’ BİR TUTUM
SPONTANE bir şekilde gelişti olay.
Sanırım kimse beklemiyordu.
Ben de beklemiyordum. Ben de şaşırdım.
*
Tarafsız Bölge’nin sonlarına doğru Berat Albayrak, gençler için düzenledikleri “Bir milyon yazılımcı” kampanyasını anlatacaktı.
Gençlere iş imkânı sağlayacak, bilişim alanında yetişmiş insan gücünü arttıracak bu önemli kampanyadan söz etmeye başlamadan önce...
Tam “Bakın burası çok önemli” diyecekti ki...
Birden gülmeye başladı.
Ve aniden “Burası çokomelli” deyiverdi.
*
Sonra “Çokomel” ile “Eti Puf” arasındaki farklar üzerine minik bir sohbet geçti aramızda.
“Çokomel tamam da Eti Puf’un da hakkını vermemiz lazım” diye bir karar verdik bu minik sohbetin sonunda.
Sordum kendisine:
*
“Bir ara sizinle ilgili bu çokomelli esprisi çok yaygındı... Nasıl karşılamıştınız?”
*
Şu cevabı verdi:
*
“Saygı, ahlak, ailevi değerler, manevi değerlere dokunmayan her şey kabulümüz. Gençlerin ince zekâyla ürettiği bu espriyi çok sevdim”.
*
Bakan Albayrak’ın kendisiyle ilgili yapılmış bir şakayla barışık olması, gerçekten de çokomelliydi!
AYLİN NAZLIAKA DA BİR NEVİ DİLİPAK
ABDURRAHMAN Dilipak, İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara hakaret etti.
*
CHP’nin çiçeği burnunda Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da, İstanbul Sözleşmesi’ne itiraz edenleri tecavüzcü ve katil ilan etti.
*
Ne oluyor yahu?
Neden düzgün bir üslupla tartışamıyoruz bu İstanbul Sözleşmesi’ni?
Neden İstanbul Sözleşmesi söz konusu olduğunda birden düzey düşüyor?
MUHARREM İNCE’NİN ÇIKIŞIYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİM
- “Memleket Hareketi”... Hareketine verdiği bu adı beğendim.
*
- Muharrem İnce’nin gazetecilerden soru almaması... Büyük, çok büyük yanlıştı. Olacak şey değildi. İnce gibi meydan okumaya yatkın bir siyasetçiye hiç uymadı.
*
- Seçim gecesi tartışmalarına bodoslama dalmasını beğenmedim. Sanırım bu tartışmaya nokta koymak maksadıyla böyle bir şey yaptı. Ama bırakın nokta koymayı, tartışmayı daha da alevlendirmiş oldu.
*
- Seçim gecesiyle ilgili olarak Muharrem İnce’nin söyledikleri doğrudur. Gerçekten de Cumhurbaşkanlığı seçimine dair elinde bir veri yoktu İnce’nin. Genel Merkez, tül tül dökülüyordu o gece. Sistemi çökmüştü. Sandıkların tümünde iyi bir örgütlenme gerçekleştirilmediği de doğru... CHP Genel Merkezi’nden Muharrem İnce’ye verilen cevap ise ikna edicilikten hayli uzak...
*
- Bütün bunlara rağmen İnce’nin bütün gözlerin kendisine çevrildiği bir basın toplantısını, bu konuyla zehirlememesi iyi olurdu. Tek konusu gelecek perspektifi olmalıydı.
*
- Basın toplantısını izlemeye gelen, canlı yayınlayan televizyonlar meselesine gelince... Yahu bunda ne var? Hangi maksatla geliyor olurlarsa olsunlar, senin sözün varsa sözünü söylersin ve etkili olursun. Uzatılmış mikrofonla, uzatılmış kamerayla kavga edilir mi hiç? Böyle saçma bir şey görmedim.
*
- Eskiden Refah Partisi’nin toplantılarına en azılı Refah Partisi karşıtı kanallar akın ederlerdi. (Gerçi azılı Refah karşıtı olmayan televizyon yok denecek kadar azdı ama neyse...) Onlarca mikrofon, onlarca kamera olurdu o toplantılarda. Peki Refah Partililer ne yaparlardı buna karşı? “Biz sizin maksadınızı biliyoruz” falan diye mikrofonlar ve kameralarla kavga mı ederlerdi? Yoooo! Yararlanırlardı durumdan. Hem de sonuna kadar. Her televizyona çıkarlardı. Seslerini duyurabilecekleri her platformu kullanırlardı. Refah’ın başarısında o mikrofonların ve kameraların payı büyüktür.
*
- Muharrem İnce’nin “Mavi Vatan” açıklamasını çok beğendim. “Bu konu partiler üstüdür” dedi ve ekledi: “Muhalefet, bu konuda yüksek sesle destek vermeli”. İşte budur!
*
- Partiyi bölme suçlamasına iyi cevap verdi. “Ben millet ittifakının içindeyim” demesi önemliydi.
*
- En tuttuğum sözü ise şu oldu: “İktidar demek, cumhurbaşkanlığını kazanmak demek. Erdoğan’ın eski arkadaşlarından birini aday yapacaksak ona CHP’nin iktidarı demem”.
*
- Ama durun bir dakika! Daha zaman var. Muharrem İnce yolun henüz başında. Öyle görünüyor ki bu uzun bir yolculuk.
HACI BEKTAŞ HATIRINA ASLANLARLA CEYLANLAR
HACI Bektaş Veli’yi anma etkinliklerinin duyurusu için çok güzel bir film hazırlamış Kültür ve Turizm Bakanlığı...
*
Hacı Bektaş’ın “Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda” sözünü odak noktası yapan filmi izlerken...
Hacı Bektaş felsefesine olan ihtiyacımızı duyumsadım.
Aslanlarla ceylanların dost olacağı bir Hacı Bektaş kucağına hasretle...
Paylaş