Paylaş
Hemen Melih Gökçek’i bir kenara çekerim... Ve gayet kararlı, sıfır ödünsüz bir ses tonuyla başlarım
Şunları söylerim Gökçek’e:
Bak Melih Aga! Bana verdiğin destek önemli, Allah razı olsun. Ankara’da bir ağırlığın var, bunu da kabul ediyorum.
Fakat Melih Aga! Her yiğidin yoğurt yiyişi ayrıdır. Fakat sen yoğurda öyle bir dalıyorsun ki, bana içecek bir yudum ayran bile bırakmıyorsun yahu! Öyle bodoslama gidiyorsun ki maşallah, bana uygulayacak ne strateji bırakıyorsun ne taktik.
Durup dururken tahrik edici çıkışlar yaparak Mansur’u başımıza bela ediyorsun... Ortalığı karıştırıp seçmeni ikiye bölüyorsun... Gereksiz meydan okumalarla kutuplaşmayı arttırıyorsun.
Bak Melih Aga! Sen belki seçmeni ikiye bölerek kazanıyor olabilirsin ama ben öyle kazanamam. Sert, daraltıcı ve kutuplaştırıcı bir ortam benim tarzıma hiç uymaz. Benim kazanmam için yumuşak, kapsayıcı, barışçıl bir ortam şart.
Şöyle az kenarda dur yahu Melih Aga! Sana gelenlere “Özhaseki’yi destekliyorum” de, birkaç toplantımıza falan katıl, alttan alta çalışmalar yap ama rolünü abartma yahu! Az gölgede kal! Bu kadar başat unsur olmak zorunda mısın? İki dakika sakin duramaz mısın?
Bak nasıl sinirlendim şimdi. La havle vela kuvvete...
CHP’YE TEHLİKEYİ HABER VERİYORUM
BELİRSİZLİĞİ sürdürürseniz.
Elinizi çabuk tutmazsanız.
Bir an önce kararınızı vermezseniz.
Yavaş yavaş yıpranmaya başlayan Mansur Yavaş’ın daha da yıpranmasına neden olacaksınız.
Henüz tam olarak açmamış bir çiçek olan Ekrem İmamoğlu’nu, daha açmadan soldurmuş olacaksınız.
Hatta ve hatta... Elinizin altında işinize yarayacak bir Muharrem İnce seçeneğini bile bulamayacaksınız.
30 YIL ÖNCESİNİN LİMONU İŞE YARAR MI?
SHP, taa 30 yıl önceki bir konjonktürde “Vatandaşı limon gibi sıktınız” sloganıyla bir yerel seçimi kazandı ya...
CHP’li Mahmut Tanal, 30 yıl öncesinin zaferinin hülyasına dalarak almış eline limonu, seçim propagandası yapıyor.
Aleyna Tilki’nin henüz dünyaya gelmediği...
Bırak cep telefonunu, çağrı cihazının bile henüz çıkmadığı...
İnternet denildiğinde kimsenin bir şey anlamadığı...
“Fenomen olmak” diye bir olgudan kimsenin haberdar olmadığı...
Dijitalin uzay filmlerinde bile görünmediği...
Acun’un daha firarda bile olmadığı...
Şeyma desen... Ş’sinin bile belirmediği...
Bir Türkiye’nin limonuyla...
2019’a milim kala bir şeyler becerebileceğini sanan Mahmut Tanal’a Allah akıl, fikir, izan, idrak versin.
SANKİ İÇMİŞ İÇMİŞ DE
ERKAN Petekkaya şöyle demiş:
“Alkol acilen yasaklanmalı”.
Bu açıklama size de...
Sanki bütün gece içilmiş içilmiş de ertesi gün öğleden sonra acayip bir mide bulantısı, süper bir baş ağrısıyla falan uyanılıp kıvranılırken...
Dudaklardan dökülüveren bir cümle gibi gelmedi mi?
Biriniz şu Erkan Petekkaya’ya şöyle okkalı, telvesi bol bir acı Türk kahvesi yapıp versin
EY KRAMP-KARRENBAUER!
ALMANYA’da Merkel’in partisinin başına yeni seçilen siyasetçinin adını veriyorum:
Annegret Kramp-Karrenbauer!
İyi ama böyle bir isme nasıl meydan okunacak?
Buna nasıl ey denecek?
“Ey Merkel” demek kolaydı, “Ey Kramp-Karrenbauer”e dil nasıl dönecek?
Yoksa bu da bize Almanların sinsi bir oyunu mu?
HAYALLER/GERÇEKLER
BUGÜNLERDE Paris...
O kadar güvensiz, o kadar tekinsiz, o kadar karışık bir şehir ki...
Bugünlerde Paris’te yaşayanlar...
“Hayaller Şam, gerçekler Paris” deseler, kimse yadırgamaz.
O derece yani!
‘ÇİNGENE KIZI’ OLAYINDA NABİ HOCA UNUTULMASIN
“ÇİNGENE Kızı” mozaiği, Gaziantep’teki anayurdundan kaçırılıp ABD’ye götürülmüştü. ABD’de de bir üniversitede sergileniyordu.
Ve nihayet mozaik, hakiki yurduna getirildi. 12 parçası da dün itibariyle Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
Başta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere çaba gösteren herkese helal olsun!
Fakat bu konuda ilk işaret fişeğini çakan, ABD’deki üniversiteye “Yerinden yurdundan koparılıp kaçırılmış bir mozaiği sergilemek, bir üniversiteye yakışmaz” diye seslenen eski Turizm ve Kültür Bakanımız Nabi Avcı’nın payının altını çizmemek vefasızlığa girer.
SARI YELEK, MOR DÜĞME
SOSYAL deney yapmak için bir araya gelen üç-beş kafadar, sarı yelek giyip Taksim’e çıkıp bir iki slogan sallasa...
Başlarına öyle bir bela almış olurlar ki...
Bu memlekette çoook uzun süre sosyal deney yapmaya cüret eden tek bir babayiğit bile çıkmaz, çıkamaz.
Sosyal deney olayına kıl olan bir vatandaş olarak...
Böyle bir şeyin olmasını azıcık arzu ediyorum ve bu yüzden de kendimden utanıyorum.
Paylaş