Bazı ünlülerin günlük rutinleri

MIRANDA KERR: Açılsın çakralar

SABAHLARI çakralarını açmak için meditasyon yaparmış. Sonra 20 dakika yoga yaparmış. Sonra yeşil sebzelerden hazırlanmış smoothie içermiş. (Offf! Çok sıkıldım. Çok bunaldım. Daha fazlasını yazamayacağım.)

VICTOR HUGO: İki çiğ yumurta

ŞAFAK vakti uyanış... Bir demlik taze çekilmiş kahveyle güne başlayış... Metresinden gelen tutkulu mektubu okuyuş... İki çiğ yumurtayı içiş... Ve saatlerce süren yazı maratonunu başlatış.

MARK TWAIN: Sağlam kahvaltı

SABAH sağlam bir kahvaltı yaparmış. Ardından çalışma odasına geçer ve başlarmış çalışmaya... Akşama kadar yazarmış. Öğle yemeklerini atlamak en büyük keyfiymiş. Çalışma odasında rahatsız edilmemek ise en katı kuralı.

RICHARD BRANSON: Uçurtma sörfü

GÜN doğduğunda uyanmak istediği için yatmadan önce perdeleri açık bırakıyormuş. Erken saatlerde ne yapıyor dersiniz? Ya yüzüyormuş ya da uçurtma sörfü yapıyormuş. Bu adam uzaya gitmesin de kim gitsin?

JENNIFER ANISTON: Sabahın köründe

SABAH 4.30’da güne başlıyormuş. Alooo! 4.30 dedim 4.30. Ve 20 dakikalık bir meditasyon olmazsa olmazıymış. Ardından da yüzünü sade bir sabunla yıkarmış. En sonunda ise bir bardak limonlu suyla metabolizmasını selamlarmış. Artık güne başlamaya hazırmış. Benim açımdan kâbus gibi bir sabah.

STEPHEN KING: Günde iki bin kelime

CAVİT Çağlar ile Osman Müftüoğlu her gün 10 bin adım atmaya çabalarken... Bizim Stephen, her gün muhakkak iki bin kelime yazarmış. Adım sayar gibi bir kelime sayarı varmış. Sonra biraz kestirir, ailesiyle vakit geçirir ve televizyonda maç izlermiş. Korku filmi gibi bir hayat!

IMMANUEL KANT: Tavizsiz bir rutinci

SABAH saat beşte uşağı Martin tarafından uyandırılır. Uyandıktan sonra iki fincan hafif demli çay içer ve piposu ile bir ölçü tütün tüttürür. Sonra dersler için hazırlanır. Dersler 11’e kadar sürer. Öğle yemeği için dışarı çıkar ve yürüyüş yapar. Vehbi Koç gibi adammış Kant. Rutininden asla ve kata taviz vermezmiş.

MARK ZUCKERBERG: Her gün aynı tişört

GECE geç saate kadar çalışmadıysa sabah saat sekizde muhakkak kalkıyormuş. Bir de her gün aynı tişörtü giyermiş. Aynı bizim Acun’un ya da Sinan Çetin’in hep siyah tişört giymesi gibi... Peki neden her gün aynı tişört? Nedeni şuymuş: Hayatında fazladan bir karar verme gerekliliği olmasın diye... Ne insanlar var ama değil mi?

FRANZ KAFKA: Korkunç, berbat hayat

ÇALIŞTIĞI işyerinin adı: İş Kazası Sigorta Enstitüsü... Statüsü: Tek vardiya usulü memur. Evi hep kalabalık. Sıkışık bir apartmanda ailesiyle birlikte yaşam. Ofisi korkunç derecede berbat. Şimdi söyleyin dostlar, bu adam o kitapları yazmasın da kim yazsın?

VICTORIA BECKHAM: Metabolizması mühim

SABAH 6’da kalkıyormuş. (Ünlü olup da öğleye doğru uyanan bir kişi bile yok). Metabolizmasını iki kaşık elma sirkesiyle uyandırıyormuş. (Metabolizmalarını amma da düşünüyorlar yahu!) Çocuklar uyanmadan spor yapıyormuş. Çocukları okula gönderdikten sonra yine spor yapıyormuş. (Çekilir mi böyle hayat!)

ELON MUSK: Sıradan, keyifsiz

GECE 1’de yatıp sabah 7’de kalkıyormuş. (Ne kadar sıradan.) Kahvaltı etmiyormuş. (Ne kadar sağlıksız.) Öğle yemeğini iş arasında beş dakikada atıştırıyormuş. (Ne kadar keyifsiz.) Günde bir ya da iki kez koşu bandına çıkıyormuş. (Ne kadar tatsız.)

KURT VONNEGUT: Hayatı romanı gibi değil

5.30: Uyanış. 8’e kadar: Çalışma ve kahvaltı. 10.00: Yürüyüş. 10:30: Belediye havuzunda yüzme. 11.45: Eve dönüş ve gelen postaları okuma. 12.30: Öğle yemeği. Öğleden sonra: Okulda ders verme. 17.30: Birkaç viski. Akşam yemeği için mutfağa giriş. Caz dinleme. 22.00: Uyku.

WINSTON CHURCHILL: Yatak adamı

SAAT gibi bir rutini var. Bir dakika bile dışına çıkmaz. Sekizde uyanır ve sıcak bir duş alırdı. Konuşma pratiği yapardı ardından. Sonra yatakta gazete okur, pipo tüttürür ve viski soda yudumlardı. Yatağı çok severdi. Öğleye kadar yataktan çıkmaz, öğle saatlerinde de şekerleme yapardı. Gelelim akşamlara... Aileyle kart oynar ve uzun bir akşam yemeği yerdi. Saat 23.00’te ikinci vardiyasına başlar. Sabaha karşı üçe kadar sürerdi bu vardiya.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN BİRKAÇ GÜNLÜK RUTİNİ

- 45 derece sıcakta Kıbrıs’ta fasılasız temas ve görüşme trafiği içinde geçen iki gün.

*

- Kıbrıslı gençlerle muhabbet etkinliği.

*

- Kıbrıs’ta Özgürlük Günü törenleri...

*

- “Biraz dinleneyim” demeden partililerle bayramlaşma.

*

- Ani bir kararla Rize’deki sel felaketini yerinde incelemek amacıyla Rize’ye doğru yola çıkma.

*

- Rize’de olay yeri incelemesi...

*

- Cuma namazını Günaysu Merkez Camisi’nde kılma.

*

- Selin vurduğu Rize’de halka hitap.

*

Şunları söylemeden geçemeyeceğim: Şu programın binde birini ben icra etmeye kalksam ayakta uyurum. Sadece Kıbrıs dönüşü en az bir hafta dinlenmek isterim. Hiçbir kuvvet beni Rize’ye götüremez. Diyelim gittim. Rize dönüşü kendime gelmem en az 10 gün alır.