Paylaş
Kendilerini “iktidar karşıtı” olarak konumlandıranların çoğunda bir sevinç, bir neşe, bir mutluluk ki...
Sormayın gitsin.
İktidarın birkaç haftadır tırmandırarak sürdürdüğü “Marmaray gazlaması” karşısında tırnaklarını yemek durumunda kalan AKP karşıtları, nihayet bu aksilikler nedeniyle silkinip kendilerine gelebildiler.
Tırnak yemekten vazgeçip alaya başladılar.
*
İyi de...
“AKP karşıtları” açısından ortada tırnak yemeyi gerektirecek bir durum mu var?
*
Eğer Tayyip Bey, Abdullah Bey, Bülent Bey, Hüseyin Bey aralarında para toplayıp yapsalardı Marmaray’ı...
AKP karşıtlarının kıskançlıktan “çat” diye çatlaması kaçınılmaz olabilirdi.
Ama öyle olmadı.
Sonuçta...
Kemalistinin de İslamcısının da, milliyetçisinin de milliyetçilikten uzağının da, dindarının da ateistinin de, Gezi’cisinin de Gezi’ye yüz vermeyenin de, gaz sıkan polisin de gaz yiyen vatandaşın da ödediği vergilerle yapıldı Marmaray...
Devletimiz iş vergi almaya geldiğinde “Sen AKP karşıtısın, senin vergine ihtiyacım yok, hadi uza” demediğine, diyemediğine göre...
Marmaray’ın finansörlerinden biri de sensin ey AKP karşıtı!
Rahatla biraz.
*
Eğer Tayyip Bey, Abdullah Bey, Bülent Bey, Hüseyin Bey ellerine kazma kürek alıp Marmaray’ı yapsalardı...
Marmaray’ın mühendislik planları ve teknolojisi AKP Genel Merkezi’nden çıksaydı...
Kendilerini “AKP karşıtı” olarak konumlandıranların morallerinin bozulması bir dereceye kadar anlaşılır olabilirdi.
Ama böyle de olmadı.
Marmaray’ın mühendisliği de, teknolojisi de yüzde yüz Japon...
Yani Marmaray’a güvenmek demek, Japon’a güvenmek demek.
“Binmeyeceğim işte, bana ne” falan diyerek gülünç olma ey AKP karşıtı!
Rahatla biraz.
*
Finansörü sensin Marmaray’ın...
Teknolojisi ve mühendisliği Japon...
İşin yapılmasını ise bu hükümet sağladı.
Bundan önceki hükümetlerin taşı taşın üzerine koyma konusunda sergiledikleri o inanılmaz beceriksizliklerini göz önünde bulundurursak azımsanacak, dudak bükülecek bir şey değil bu...
Bu nedenle bırak da biraz abartılı da olsa havalarını atsınlar.
Bu kadar da sekter olma ey AKP karşıtı!
Rahatla biraz.
Vali azarına karşı yapılması gerekenler
ADANA Valisi, herkesin içinde Adana Belediye Başkan Vekili’ni parmak sallayarak azarladı.
Endişem şu ki:
Bu bir yol olabilir.
Tören alanlarında, sokaklarda, devlet dairelerinde falan “parmak sallayarak adam azarlayan valiler olgusu” ile karşılaşabiliriz.
*
Bir nevi amme hizmeti vermek amacıyla...
“Vali azarına maruz kalması olası şahıslar” için bir “rehber” hazırladım.
Boş bulunmasınlar, ne yapacaklarını bilemez hale gelmesinler, ellerinde bir yol haritası olsun diye...
Takdim ediyorum:
*
-Vali parmağını kaldırıp azarlamaya başladığı anda ilk tepkiniz şu olsun: “Hop! Önce o parmak inecek”.
-Ardından şu repliği devreye sokun: “Valilerin yetkileri arasında herkesin ortasında adam azarlamak diye bir yetki var mı, sen bana önce bunu bir deyiver hele”.
-Vali’nin size yönelttiği suçlama konusuna hiç girmeyin... Onun yerine şunu söyleyin: “Hangi suçu işlemiş olursam olayım beni böyle azarlayamazsın”.
-Sona doğru raconu kesin: “Git mahkemeye ver, soruşturma aç, idari yargıyı harekete geçir... Ne yaparsan yap! Sadece azarlamaya, parmak sallamaya kalkma”.
-En sonunda ise muhatabı ifrit etmesi garanti şu iki kelimeyi birkaç kez tekrarlayın: “Hadi bakayım...
Hadi bakayım...”
Yine örtü, yine CHP, yine hayal kırıklığı
MADEM ki Kemal Kılıçdaroğlu her ağzını açtığında “özgürlük” diyor, başka da bir şey demiyor.
O halde nedir CHP’den beklenen?
Şudur:
Kılık kıyafet özgürlüğünü sonuna kadar savunmak...
“İçtüzük”ü falan bahane etmeden, seçilmiş bir milletvekilinin niyetini sorgulamaya kalkışmadan...
Meclis’e başörtüsüyle girilebilmesine tam destek vermek...
*
Hadi diyelim ki “özgürlük” falan lafta...
Hadi diyelim ki CHP, Meclis Genel Kurulu’nda başörtülü milletvekili görmek istemiyor...
Bu durumda bile CHP’den beklenen şudur:
“Ben şimdi bu konuda arıza çıkarırsam iktidar partisi buradan kendine yine mağduriyet devşirir” diye düşünmek...
Ve başörtülü milletvekiline ses etmemek...
*
Peki olan nedir?
Şudur:
CHP, başörtüsü konusunda ne adam gibi ilkeli ve ahlaki bir özgürlük çizgisini takip ediyor, ne de hiç değilse “rakibe koz vermemek” adına taktiksel ve stratejik bir pragmatizm sergiliyor.
Böylece...
Hem özgürlük çizgisinden sapmış oluyor, hem de AK Parti’nin eline ta seçime kadar çiğneyeceği nefis bir sakız sunuyor.
*
Ben boşuna demiyorum:
“Bu AK Parti, yesin içsin CHP’ye dua etsin” diye...
Nüktedan milletiz vesselam
SOSYAL medyadan derlediklerimdir:
-Japonya Başbakanı’nın el açıp duaya katılması üzerine: “O kadar parayı kapınca hacca gitmesi bile normal karşılanmalı”.
-Marmaray’ın elektrik kesintisi nedeniyle durması üzerine: “Senden bir elektrik alamıyorum Marmaray”.
-Marmaray’ın açılışına katılan liderler konusunda: “Marmaray’ın açılışını henüz kavgalı olmadığı dört ülkenin katılımıyla kutlayan Türkiye, düşman çatlattı...” (Zaytung’dan)
-Marmaray’ın Sirkeci durağını pas geçmesi nedeniyle: “Bize her yer Sirkeci”. (Ekşi Sözlük’ten)
Ahmet Kaya ve onur
CUMHURBAŞKANLIĞI Ahmet Kaya’ya “Onur Ödülü” verdi.
Bazıları “Bu bir devrimdir”
falan diyor.
*
Ortada devrim falan yok.
Çünkü...
Ödüller Ahmet Kaya gibi bir sanatçıyı onurlandıramaz.
Ancak ve ancak...
Ahmet Kaya gibi bir sanatçı, bu tür ödülleri onurlandırır.
O soru yine devrede: Şortla gelirse ne olacak?
30 yıllık başörtüsü tartışmasının en meşhur sorularından biridir:
“Peki ama bir başkası da ne bileyim şortla, bikiniyle üniversiteye gelmeye kalkarsa ne olacak?”
*
30 yıllık başörtüsü tartışmasının bu meşhur sorusu, bugün köhne köşesinden alındı, tozları falan silinerek yeniden gündemimize getiriliverdi:
“Peki ama bir başka milletvekili de ne bileyim şortla, mayoyla falan Meclis’e girmeye kalkarsa ne olacak?”
*
O kadar sıkıcı, o kadar bıktırıcı, o kadar manasız, o kadar maksatlı, o kadar özgürlüklerin önünü kesmeye yönelik, o kadar gereksiz, o kadar Meclis’e gelecek düzeye gelmiş insanlara bile itimatsız bir soru ki bu...
Ben artık bu soruya...
Mantıklı cevaplar geliştirmeye çalışmak yerine “Elinin körü olacak” diye cevap vermek istiyorum.
Paylaş