Ayıp Mustafa ayıp

Husumet ve nefret tohumları ekerek yaptığın o yayınlar sayesinde hem "Mücahit" unvanını kaptın, hem de epey para yaptın...

Şimdi iyi kötü gazete sahibisin...

"Vakit" adını verdiğin gazeten aracılığıyla...

Bir yandan hakaret, yalan, tezvirat, hedef gösterme türünden kirli, çürük ve adi işler yapıyor, bir yandan da kazandığın paracıklarla makine parkurunu genişlettikçe genişletiyorsun...

Gerçi hálá her aybaşı elemanlarına aylıklarını gömlek cebine yerleştirdiğin sevgili paracıklarınla ödeyerek "kıptiyozluk" yapmaya devam ediyorsun ama olsun...

Sonuçta gazete sahibisin!

Pardon! "Sahibi" dedim, "Arka plandaki sahibi" demeliydim...

Çünkü gazetenden kazandığın paracıklarını her akşam kasana özenle yerleştirdiğin halde resmiyette gazetenin sahibi sen değilsin...

Dolap çevirmede o kadar mahirsin ki...

Yasal müeyyidelerden yırtmak için gazetenin adını değiştiriyorsun...

Tazminat tahsili için gazetene gelen avukatları terörize ediyorsun...

Paravan kişileri gazetenin sahibi olarak gösteriyorsun...

Biri çıkıp sana "Dur" demeye kalktığında da, hıçkırık efektli bir ses tonuyla bir güzel mağduru oynuyorsun:

"İnananlar için mücadele verdiğim için başıma bunlar geldi."

Yahu Mustafa!

Hadi saçından, sakalından, yaşından, başından utanmazsın...

Her gün huzurunda secdeye vardığın Allah’tan da mı korkmazsın...

İşine gelmeyen yorumlar yazan yazarlara ya da senden farklı düşünen insanlara, "Sidikli", "Çişli" falan diye hakaretler yağdırarak mı cennete gideceksin?

Bu mudur senin İslami mücadele anlayışın?

Abdest tamam... Namaz tamam... Hac tamam...

Peki ya terbiye? Nezaket? İnsanlık? Bunlar nerede Mustafa?

İstersen kafanı secdeden kaldırma!

İstersen var git bin kez hacca...

İstersen abdestsiz adımını atma...

Bana ne? Bunlar beni ne ilgilendirir?

Beni ilgilendiren senin seciyendir, ahlákındır, terbiyendir, insanlığındır...

Ben senin adamlığına bakarım Mustafa!

Ben sana bakınca ne görüyorum biliyor musun Mustafa?

Yalan görüyorum... İftira görüyorum... Ahláksızlık görüyorum... Gözlerindeki nefreti görüyorum... Cepheleştirerek daha çok para kazanma gayretini görüyorum...

Bir de şunu görüyorum:

Elinden, dilinden asla emin olmadığım, olamayacağım bir adam.

* * *

Mustafa! Biliyorum, şimdi diyeceksin ki...

"Yahu bir ben miyim dolap çeviren? İftira atan? Ahláksızlık yapan?"

Tabii ki bir sen değilsin Mustafa... Senin gibi davrananlar mebzul miktarda var...

Ama Mustafa unutma ki sen bir iddia sahibisin...

"Ben Müslümanların gür sesiyim..." demiyor musun?

Kendini bu şekilde konumlandırmıyor musun?

O zaman soralım:

Bu nasıl ses böyle Mustafa!

Müslümanlar seslerini "Sidik" diyerek, "Çiş" diyerek mi çıkarır?

Müslümanlar’ın sesi, senin sesin gibi kirli, adi ve pis midir?

İftira, hakaret, dalavere kitabın neresinde var Mustafa?

Hile, desise, dolap için hani fıkıhtan cevaz aldın Mustafa?

"İslami terbiyesizlik" diye bir şey var da bizim mi haberimiz olmadı Mustafa?

* * *

Aslında ben senin cüretinin kaynağını çok iyi biliyorum Mustafa...

İktidar çevreleri, seni ve adamlarını "Bunlar da bizim yaramaz çocuklarımız" diye arada sırada okşuyor ya...

İslami camianın aklı başında insanları, senin ve adamlarının yaptığı tahribat karşısında "Aman şunlara bulaşmayalım" diyerek ses etmiyor ya...

Bazı gafiller de "Bunlar küfrettikçe bizim yüreğimiz soğuyor" diyerek, senin ve adamlarının yaptığı aşağılık işlere alkış tutuyor ya...

İşte bu ortam, sana "Değneksiz bir köy" havası estiriyor...

Ama şunu bil ki Mustafa...

Ben çalıya dolaşmama konusunda acayip kararlıyım...

Çirkefe bulaşacağım yani...

Hadi bakalım, el mi yaman bey mi yaman, görelim...

Tehdit konusunda üç önemli gelişme

BİR Önceki gün akşam üzeri İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Organize Suçlar Daire Başkanlığı’ndan bir polis memuru, Kemalettin Gülen’in tehdidi konusunda beni arayıp görüşüme başvurmak istediklerini bildirdi... Gideceğim... Anlatacağım...

İKİ Fethullah Gülen, güvendiği bir isim aracılığıyla bana bir mesaj gönderdi... Gülen mesajında şunu söylüyor: "Bu olay karşısında çok üzüldüm... Ancak bu olaya adımın karıştırılmasını da haksızlık olarak görüyorum... Akrabamız çok... Bu sözkonusu kişi de akrabamdır... Ama kendisini hiç görmedim... Tanımam, etmem."

ÜÇ CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, "tehdit" olayını Meclis gündemine taşıdı... Özbolat, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Kemalettin Gülen hakkında ne tür işlemlerin yapıldığını sordu...
Yazarın Tüm Yazıları