Paylaş
*
Şunu söylüyor Mahçupyan:
“Erdoğan gerçekten de otoriter bir tarz sergilemekte ise, bugünkü koşullara adaptasyon açısından ona en doğal gelen tarzın bu olduğudur.”
*
Nedir meali bu cümlenin?
Şunlardır:
Erdoğan koşullar gereği otoriter oluyor. Onu koşullar otoriter yaptı. Koşullardır her şeyin sorumlusu.
*
- Dünyada otoriterlik rüzgârlarının estiği bir dönemin koşullarında...
- Savaştan çıkmış bir ülkenin koşullarında...
- Yeryüzünde demokrasinin gelişmediği koşullarda...
Meydana çıkmış Atatürk’e, ağızlarını yayarak “diktatör” diyenlere sesleniyorum:
*
2015 yılında Tayyip Erdoğan’ın otoriterliğini bile koşullara bağlayan bu yaklaşıma rağmen hâlâ Atatürk için “Ama çok diktatördü” falan derseniz...
“Buradan hemen uza” der, ardından da “Anca gidersin” çekerim.
Bu kitapta şu 7 şey var
- BİR: Kürt sorununu sadece “resmi görüş” çerçevesinde bellemiş ve ötesine geçmeyi pek denememiş bir beyaz Türk gazetecinin, meseleyi anlamak için giriştiği büyük bir macera var.
*
- İKİ: Kürt sorununa kayıtsız kalmış olmanın gayet samimi bir özeleştirisi var. Sorunu anlamaya çalışma arzusunun nasıl oluştuğunun içtenlikli öyküsü var. Anlamaya çalışırken eleştirel bakışı ihmal etmeme gayreti var.
*
- ÜÇ: “Yeni başlayanlar için Kandil” var... “Yeni başlayanlar için Mahmur” var... “Yeni başlayanlar için kadın gerillalar” var... “Yeni başlayanlar için Diyarbakır’ın ruh hali” var... “Yeni başlayanlar için Avrupa’daki Kürt gazeteciler” var...
*
- DÖRT: “Gencecik bir kadın, her şeyi bırakıp neden dağa çıkar” sorusunun cevabı var... “Dağa çıkan kadınlar hayata nasıl bakar” sorusunun cevabı var... Murat Karayılan’a dair gözlemler var... Dağdaki hayata dair izlenimler var.
*
- DÖRT: Bolu Cezaevi’ndeki Murat Türk adlı bir PKK’lıyla yapılan görüşmeler ve mektuplaşmalar sonucu ortaya çıkan “Cezaevlerindeki PKK’lılar” olgusu var.
*
- BEŞ: 90’larda Türkiye’de gazetecilik yapamayınca Avrupa’yı mesken tutan Ferda Çetin, Amed Dicle, Medeni Akgül gibi Kürt gazeteciler var.
*
- ALTI: İmralı’yla görüşen HDP heyetinden Pervin Buldan’la yapılmış kapsamlı bir röportaj var... Kürt siyasi hareketinin önemli simalarından Aysel Tuğluk’la yapılmış uzun bir söyleşi var.
*
- YEDİ: Kısacası Tuğçe Tatari’nin bu kitabında... Okuyanlar için birlikte uzun bir yolculuğa, bir anlama ve tanıma yolculuğuna çıkma vaadi var... Ve bu vaadin gerçekleşmesi var.
‘Rahmetli’ Ali Taran CHP’yi diriltir mi?
HERKES Ali Taran’ın Cem Uzan’ın partisine yüzde 7 oy kazandıran kampanyasına kilitlenmiş durumda.
Diyorlar ki:
“Ali Taran, Cem Uzan gibi birine hiç yoktan bu kadar oy kazandırttıysa... CHP’yi uçurur.”
*
Bunu diyenler Ali Taran’ın Mehmet Ağar’ın başında olduğu DYP için bir kampanya yaptığını ve yaptığı kampanyanın hiçbir sonuç getirmediğini unutuyorlar.
*
Kısacası
Ali Taran epey zamandır bir reklamcılık mevtasıdır.
CHP işin bu kısmına da bir yoğunlaşsa fena olmaz.
Müslüman katledilince sessizliğe gömülenler
ABD’de üç Müslüman genç, canice katledildi ve dünya sessiz.
Sadece “Müslüman katiller” konusunda duyarlı olan ama “Müslüman maktuller” konusunda duyarsızlığa tavan yaptıran herkese saydırıyorum da saydırıyorum:
- İkiyüzlüsünüz.
- İslamofobiksiniz.
- Ahlaksızsınız.
- İlkesizsiniz.
- Rezilsiniz.
Keşke
- Keşke Abdullah Gül, Huber Köşkü’ne hiç tenezzül etmeseydi.
*
- Keşke eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, siyasete giriverse.
*
- Keşke Hakan Fidan çıkıp “Ben şu nedenle istifa ettim” diye bir açıklama yapsa.
*
- Keşke liderler açıkoturumu yapılsa ve bu oturumda liderler “başkanlık sistemi” tartışması yapsa.
Paylaş