Paylaş
ŞEMS Ethem’in gazetesinde yazıp çizen gerzeğin teki “Blok, Ahmet Hakan’ın başına çöktü” falan diye yazmış.
*
A be gerzek!
Ben hangi yazımda “Yüzde 60 blok çok güzel ha ha ha” diye yazdım?
Ben hangi konuşmamda “CHP, HDP, MHP bir araya gelmeli rö rö rö” dedim?
Ben hangi hareketimde “Yüzde 60 blok Meclis başkanını seçecek hey hey hey” işareti verdim?
*
A be gerzek!
Ben “yüzde 60 blok”çulardan değilim.
Ama sen ve senin patronun hiç utanmadan, hiç sıkılmadan blokçuluk yaptınız.
Bu milletin içine blok fitnesini siz soktunuz.
*
Bunu nasıl mı yaptınız?
Şöyle yaptınız:
Patronunun bütün gazetelerinde, patronunun bütün köşelerinde, patronunun bütün ekranlarında, patronunun bütün manşetlerinde...
AK Parti dışındakilerin alayı için “Haçlı İttifakı kurdular” diye haykırarak yaptınız.
“PKK, CHP, HDP, MHP... Hepsi bize karşı birleşti” diye ağlaşarak yaptınız.
“AK Parti ve karşısındakiler” diye lügat paralayarak yaptınız.
“AK Parti’ye karşı Haçlı bloğu oluşturdular” diye inleyerek yaptınız.
“Kemal, Devlet, Selahattin... Hepsi bize karşı birleşti” diye feryat ederek yaptınız.
*
A be gerzek!
Seçimden önce yazıp çizdiklerinizle...
“Yüzde 60’lık blok” fikrine siz öncülük ettiniz.
Şimdi de çıkmış...
“Blok Ahmet Hakan’ın üstüne çöktü” diye yazıyorsunuz.
Utanmanız yok, anladık.
Herkesi kendiniz gibi salak mı sanıyorsunuz?
*
A be gerzek.
Ben senin gibi gerzek olmadığım için ne seçimden önce ne de seçimden sonra “Yüzde 60 blok” rüyaları gördüm.
Muhalefetin oyunun yüzde 60 olduğunu yazdım, ama birbirine benzemez bu partilerden bir “blok” çıkacağını yazmadım.
Seçimden önce attığınız “Haçlı İttifakı” manşetlerine rağmen bunu yapmadım.
Seçimden önce “MHP/HDP/CHP/Cemaat/Kandil/Esad bize karşı birleşti” diye yazmanıza rağmen bunu yapmadım.
Seçimden önce “MHP ile PKK aynı safta” iftirasını havalandırmanıza rağmen bunu yapmadım.
*
A be gerzek!
Şimdi al bu yazıyı, git Şems’in yanına, otur kucağına...
Ve okut ona.
Sonra da birlikte ağlaşın.
Hadi marş.
Nurettin Veren
CEMAAT’e karşı topyekûn savaş başlatanların Nurettin Veren’in kapısını çalıp çalmayacaklarını merak ediyordum.
Sonunda merakım giderildi.
Ve Nurettin Veren de cepheye sürüldü.
Veren’le röportajlar, iktidar medyasında yer almaya başladı.
*
Fakat şöyle bir sorun var:
Bu Nurettin Veren, ta 1990’larda Cemaat’ten ayrılıp itirafçı olduğunda...
Bu AK Parti çizgisinde bulunan kim varsa... Hepsinden bir temiz dayak yemişti.
Kendisine “müfteri”, “itirafçı”, “40 yıl kölesi olduğu kapıya isyan eden nankör” falan denmişti.
*
Merak ediyorum:
90’larda aşağıladıkları Nurettin Veren’i sahaya sürenler, “Nurettin Abi, bizim göremediklerimizi sen bizden yıllar önce görmüşsün, affet bizi, ver elini öpelim abi” demeyi ihmal edecekler mi acaba?
Kemal Bey ile Devlet Bey
KEMAL Bey kahvecidir, Devlet Bey çaycı.
*
Kemal Bey açıktır, Devlet Bey ketum.
*
Kemal Bey kediseverdir, Devlet Bey klasik araba...
*
Kemal Bey fazla taşkındır, Devlet Bey fazla alıngan.
*
Kemal Bey serbesti yanlısıdır, Devlet Bey disiplin.
*
Kemal Bey özgün müzikçidir, Devlet Bey arabesk.
*
Kemal Bey şen şakraktır, Devlet Bey içli...
Meclis başkanlığı seçimi gösterdi ki
HEYETLER arası ciddi herhangi bir görüşme yapılmamış.
Uzlaşma ve koalisyon adına herhangi ciddi bir girişimde bulunulmamış.
Temas kurulmamış, kurulsa bile en küçük bir ilerleme sağlanmamış.
Bakanlık paylaşımı falan... Hepsi hikâyeymiş.
Bir koalisyon modeli üzerinde en küçük bir uzlaşma bile yokmuş.
İslam’a düşmanlık körükleyen odaklar
AKİT’in manşetleri.
Ak trollerin hayasızlıkları.
IŞİD’in yapıp ettikleri.
Küfür ederek cihat ettiklerini sananlar.
Nefret ettirmek için ellerinden geleni yapan müminler.
Birbiriyle savaşan İslami kesimlerin savaşta birbirlerine karşı kullandıkları dil.
Bako Haram ve benzerleri.
Camide Müslüman öldüren Müslümanlar...
Sisi sever Suudi Kraliyeti...
Huduti Paşa
ORGENERAL Adem Huduti, İkinci Ordu Komutanı imiş.
Suriye sınırına gitmiş.
Sıfır noktasındaki birlikleri denetlemiş.
*
“Hudut”, sınır demek... “Huduti”deki t’yi d yaptığımızda... “Sınıra ait” gibi bir anlam çıkıyor.
Yani “Sınıra ait paşamız, sınırı denetledi” gibi bir durum var ortada.
*
Acaba sınırda gezinirken bu espri aklına gelmiş midir “Huduti Paşa”nın?
Paylaş