Aşı karşıtlarının mitinginde açılması gereken pankart

Mitingi aşı karşıtları düzenliyor.

Abdurrahman Dilipak da konuşmacılar arasında.

*

Bu mitingde...

Devasa bir pankart açmak lazım.

Üzerine dev harflerle şunlar yazan bir pankart:

*

- VAKALARIN YÜZDE 80’İ: Aşı olmayanlar.

*

- HASTALARIN YÜZDE 90’I: Aşı olmayanlar.

*

- VEFAT EDENLERİN YÜZDE 90’I: Aşı olmayanlar.

*

O mitingde böyle bir pankart açılırsa...

Mitingin zehirleyen havasına şahane bir panzehir olur.

CİHAT TAMER’İN YAPTIĞI KÖTÜLÜK

FERHAN Şensoy, ideolojik tutumu olan bir sanatçıydı. Solcuydu. Muhalifti. Eleştireldi.

Buna rağmen ölümünün ardından...

Toplumun her kesiminde “Büyük bir sanatçıyı kaybettik” duygusu hâkim oldu.

Çirkince çıkıntılıklar yapanların sayısı hesaba katılmayacak kadar az kaldı.

*

Ne güzel!

Demek ki biz artık büyük sanatçılara veda etmesini öğreniyoruz.

*

Tam böyle bir duygu içindeydim ki...

Cihat Tamer’in Ferhan Şensoy’un cenaze töreninde Okan Bayülgen’in yanına sokulup “Ben de bir şeyler söylemek istiyorum” diyerek yaptığı konuşmaya rastladım.

Cihat Tamer, yaptığı kısacık konuşmada dini siyasete, siyaseti de tiyatroya alet ederek şöyle dedi:

“70 senedir ülkeyi din bağımlısı iktidarlar yönetiyor ama biz inadına tiyatro yapmaya devam ediyoruz.”

*

Neresinden tutsan elinde kalacak bir tez bu... O yüzden herhangi bir yerinden tutmayacağım. Sadece şunu söylemekle yetineceğim:

*

Cihat Tamer’in yaptığı kötülüktür.

Ferhan Şensoy’un vefatının ardından oluşan havayı bozmaya niyet etmiş bir kötülük.

ŞÖYLE OLUYOR BİZDE SİYASİ PROPAGANDA

- Kabaca yapılıyor, incelikli yapılmıyor.

*

- Hedefe odaklı yürümüyor, abanma usulü yürüyor.

*

- Yüklenmeye dayanıyor, stratejiye dayanmıyor.

*

- Karşıdakileri etkilemeyi değil, taraftarı coşturmayı hedefliyor.

AŞI / ÂŞIK

POSTA’da bir haber başlığı:

*

“Nesrin Cavadzade: Âşık olmak cesaret ister.”

*

Ben bunu “Aşı olmak cesaret ister” diye okudum, iyi mi?

BENİMLE UĞRAŞACAĞINA ŞU SORULARA CEVAP VER TANJU

TÜRKİYE’nin gündelik hayatı, dini yaşamı, çoğulcu yapısı, özgürlük ortamı karşısında...

Taliban’ın baskıcı, müdahaleci, tek tipçi gündelik hayatının hiç şansı yoktur.

*

Bunu vurgulamayı amaçlayan bir yazı yazdım dün. “Taliban bizden korksun, biz Taliban’dan niye korkalım ki” diye de başlık attım.

*

Bolu’nun müptezelliği tescilli Belediye Başkanı Tanju Özcan, benim bu yazımın başlığının altına şu yorumu yaptı sosyal medyada:

*

“Duayen gazeteci Ahmet Hakan :) Madem Taliban’dan korkmuyorsun, al evine üç Taliban teröristini, grupça selfie çekip Aleyna Tilki dinlersiniz. Ya da o kadar cesursan sen git Kabil’e yerleş. Taliban serden korksun civanım delikanlım.”

*

Bu yorumunu okuduktan sonra Tanju için söyleyeceklerim şunlardır:

*

Tanju!

Sen bırak Taliban’ı, korkmayı, Aleyna Tilki’yi falan da...

Söyle bakalım:

- Tüp bebek için senden yardım isteyen kadına karşı sergilediğin o ahlaksız tutum nedeniyle niye özür dilemiyorsun?

- Yaptığını marifet gibi anlatma müptezelliğin için niye en küçük bir nedamet göstermiyorsun?

- Yoksa her faşist gibi sen de özür dilersen küçüleceğini, yenilmiş olacağını mı varsayıyorsun?

- Partinin bile sahip çıkmadığı yaklaşımınla ilgili niye “Yaptık bir adilik, bir daha olmayacak, söz” falan demiyorsun, diyemiyorsun?

*

Bırak benimle uğraşmayı da sen bu sorulara cevap ver Tanju.