CEM HAKKO Sevgili babasının kurup geliştirdiği "Vakko" mağazasının Nişantaşı şubesinin önünde durmuş, "İşleri kesat giden bir kuruyemişçi edası" ile gelene geçene bakıp aylaklık yaparken.
KÜRŞAD TÜZMEN Bakanlığıyla ilgili resmi bir toplantıya yetişirken, vitrin camından kendisini kesip, "Ne kadar da fitim" havası ve kendinden memnun bir yüz ifadesiyle geçip giderken.
DENİZ SEKİ Kendisiyle "23 Nisan haber spikeri!" diye dalga geçen arkadaşlarına karşı kendisini, "Benim ilk haber spikerliğimdi. Heyecanlı olmam gayet doğal. Devamı gelirse beni kimse tutamaz" diyerek müdafaa ederken.
Bir meslektaş ricası
TÜRBAN konusunda herkesin konuşma hakkı vardır.
Simitçi konuşur, gazozcu konuşur, üniversiteli genç konuşur, Ruhat Mengi konuşur, Nazlı Ilıcak konuşur, Başbakan konuşur, gazeteci konuşur, başını örten konuşur, başını açan konuşur, başını açana iyi bakmayan konuşur, başını açana iyi bakan konuşur...
Kısacası...
Bu konuda konuşmak, herkese sonuna kadar helaldir.
Bir tek kişi hariç.
O kişi de...
İşi daha fazla türban satıp dünyalığını artırmak olan "Tekbir Giyim" adlı firmanın sahibi olan adamdır.
Bu vatandaş, televizyonlara çıkıp "Müslüman kadınlar başlarını örtmelidir" falan diyerek ayet hadis okudukça...
Ve türban propagandası yaptıkça...
"Tatlı kár"ını daha da artırıp, dükkán sayısını çoğaltmaktadır.
Ve böylece...
Dört dörtlük bir istismara imza atmaktadır. Daha doğrusu...
Dini ticarete alet etmektedir.
Sevgili medyacı meslektaşlarımdan, "ticari istismar"a meydan vermemek için, bu vatandaşa türban konusunda söz hakkı tanımamak gibi bir prensip geliştirmelerini rica etsem, bilmem sözüm dinlenir mi?