Paylaş
“Analar ağlamasın” denirdi.
*
Çünkü...
Çatışmalarda evlatlarını kaybeden analar...
“Yeter artık! Kan dökülmesin. Evlatlarımız ölmesin. Bitsin bu çatışmalar. Çözüm olsun” diyerek ağlıyorlardı.
*
Ama artık...
“Anaların isyanı” diye bir şey var.
*
Çünkü...
Evlatlarını kaybeden analar, artık...
“Başlarım sizin Kürdistan davanıza! Verin evlatlarımızı” diyerek Diyarbakır’da HDP’nin kapısına dayanıp isyan bayrağını çekiyorlar.
PEJMÜRDE OLMAYAN BİR PEJMÜRDE ANALİZİ
SÜLEYMAN Soylu’nun Ekrem İmamoğlu’na yönelik “pejmürde” çıkışında iki ana bölüm var:
*
- BİRİNCİ BÖLÜM: “Diyarbakır’a gitmişken Hacire Ana’ya da bir uğrasaydın... Bir oğlunun nasıl kaçırıldığını, bir oğlunun nasıl infaz edildiğini onun ağzından dinleseydin”.
*
- İKİNCİ BÖLÜM: “Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var... Ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan seni pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net”.
*
Süleyman Soylu, eğer birinci bölümde söyledikleriyle yetinseydi...
Ekrem İmamoğlu ve CHP, susar kalırdı. Hatta “Gık” bile diyemezdi. En azından inceden mahcup olmuş gibi yapmak zorunda kalırdı. Verecek pek bir cevap bulamazdı. Hacire Ana olayını unutma bahçesine atardı.
*
Ancak Süleyman Soylu, birinci bölümle yetinmedi!
Böylece... Hem siyasette asla yer almaması gereken tehdit dilini kullanmış oldu, hem de karşı tarafın Hacire Ana meselesinde kulağının üzerine yatmasına fırsat tanımış oldu.
BEN BURHAN KUZU’NUN YAPTIĞI HATAYI YAPSAYDIM
BEZGİN bir öğleden sonraydı.
WhatsApp’ımdan acı acı uyarı sesi geldi.
Açtım, baktım.
Burhan Kuzu’dan bir mesaj...
Şöyle diyor:
“Ahmet Hakan! Seni Fatih Altaylı ile aynı yaklaşımda görmekten son derece üzgünüm. Bir bilimadamı kolay mı yetişiyor? Bir yerden alıntı yaptığım için böyle bir durum oluştu. Mithat Paşa’nın ne zaman ve nasıl öldürüldüğünü bilmediğimi düşünecek kadar insafını kaybetmişsin. Özünü konuş”.
*
- “Profesör” unvanım yok.
- “Doçent”, “doktor” falan payesi de almış değilim.
- Hiçbir anayasaya tek harf bile katkı sunmadım.
- Bilim insanı değilim.
- “Akademik titizlik” diye bir iddiam yok.
Kısacası... Kafasına göre takılan kendi halinde bir köşe yazarıyım.
*
Buna rağmen... Eğer yazdığım yazıların herhangi birinde...
Abdülhamid’in sürgünde boğdurduğu Mithat Paşa’nın, Abdülhamid tahttan indirildiğinde bir gazeteciyle röportaj yaptığını yazsaydım.
Bırakın bu vahim hatamı yüzüme vuranlara laf çakmak için çabalamayı...
Mahcubiyetten en az 28 gün evimden dışarı çıkamazdım.
MUTMAİN
EMİNE Erdoğan, bir açıklamasında “mutmain” kelimesini kullanınca dehşetle fark ettim ki... Çoğu kişi kelimenin anlamını bilmiyormuş!
*
- İyi ama bunu bilmeyen o güzelim “hissikablelvuku” kelimesini nasıl bilecek?
- “Namütenahi” kelimesi, kim bilir kimler tarafından unutma bahçesine atılmıştır?
- “Vaveyla” kelimesini işittiğinde sözlüğe bakmayan kaç kişi kaldı acaba?
- Ne yani? “Tahayyül”, “müşkülpesent”, “efsunkâr”... Artık peşleri bırakılmış kelimelerimiz mi?
- Hepsini geçtim, bari telaffuzu bile insanı hülyalara daldıran “malihulya” kelimesini unutmasak...
DAVUTOĞLU SORULARININ KISA VE ACILI CEVABI
GEÇENLERDE siyasete meraklı arkadaşlarla oturuyorduk, başladılar Ahmet Davutoğlu ile ilgili soruları yağdırmaya:
- Davutoğlu’nun AK Parti’den ihraç edilmesi ne anlama geliyor?
- Acaba Davutoğlu böyle olmasını mı istiyordu?
- Davutoğlu ayrı bir parti kurar mı? Yoksa AK Parti’nin kapılarını zorlar mı?
- Davutoğlu’nun partiden ihracı, partiden kopmaları getirir mi?
*
Soruların hepsini dinledim.
Ve cevap olarak şöyle demekle yetindim:
“Bütün bu soruların sadece tek bir sorunu var: Ahmet Davutoğlu’nu fazla ciddiye almak!”.
TUTUKLAMAKTAN GEREKEN FAYDA ELDE EDİLMİŞ
ESKİŞEHİR’de adamın teki, eşini 15 yerinden bıçaklamış...
Kadının eli parçalanmış, akciğeri darbe almış, bacağında, çene altında kesikler var. Tüm vücudu dikiş izleriyle dolu... Kadıncağız, “Can güvenliğim yok” diye bağırıyor.
İşte böyle bir adamı, tek celsede tahliye ettiler.
Tahliye gerekçesi ise şu: “Tutuklamaktan gereken fayda elde edilmiş olup...”
*
Bu şerefsiz bu kadını öldürürse... Asıl o zaman görürler faydayı zararı!
NOT
Akşam saatlerinde savcılığın itirazı üzerine adam hakkında yeniden tutuklama kararı çıkardı.
EYLÜLÜ NEDEN SEVİYORUM
- Öyle benziyor ki sevdiklerime... Onlar gibi dengesiz biraz.
*
- Öyle edebi ki... Lügat paralamaya hiç gerek bırakmıyor.
*
- Öyle bir şiir yazıyor ki... Uğruna yazılan tüm şiirleri çöpe dönüştürüyor.
*
- Öyle güzelleştiriyor ki... Nereye gitsen “Ben buraya yerleşirim abi” diyorsun.
*
- Öyle maceracı, öyle serseri ki... Durup dururken yollara düşürüyor adamı...
Paylaş