Paylaş
“Adını açıklamak istemeyen üst düzey bir askeri yetkili dedi ki...”
*
Saygı Öztürk’ün dünkü köşesinde gördüm ki...
O kalıp, şuna dönüşmüş:
*
“Adını açıklamayan bir yargı mensubu dedi ki...”
*
Peki ne fısıldamış adını açıklamayan bu yargı mensubu Saygı Öztürk’e?
*
Devlet nişanlarından Atatürk kabartması kaldırılmıştı ya...
İşte onun asıl nedenini fısıldamış.
*
Söylediği şu:
*
“Arap liderlerin Atatürk alerjisi vardır. Kabartmalı nişanlardan rahatsız oluyorlar. Arap liderleri rahatlatmak için Atatürk kabartmaları kaldırıldı”.
*
Hiç ikna olmadım bu gerekçelere. İnandırıcı bulmadım. Aklıma hiç yatmadı.
*
Ama eğer doğruysa...
Devlet nişanlarına derhal Atatürk kabartması konmalı.
Ve ilk iş olarak da...
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri liderlerine Atatürklü bir nişan verilmeli.
*
Uzun bir süredir Türkiye aleyhine işler çeviren bu iki ülkenin liderlerinin alerjilerini azdırmak...
Hem milli mutluluğumuzu arttıracaktır hem de dış politikamız açısından manidar bir hamle olacaktır.
BAŞKA HİÇBİR MİLLETTE OLMAYAN BİR ÖZELLİĞİMİZ
NEREYE gitsem, hep aynı muhabbet:
*
“Süveyş Kanalı’nı tıkayan tanker ancak şöyle kurtulur, ancak böyle kurtulur”.
*
Tankerin kurtuluşu için yollar aramayı resmen iş edinmiş bizim millet.
Başka hangi millette vardır böyle bir özellik?
SAÇMALAMAYALIM
İSTANBUL Sözleşmesi’nin kaldırılmasını...
Kadın hakları açısından önemli bir perspektif yoksunluğu olarak görüp kıyasıya eleştirmek mümkün.
*
Ama “İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonra hiçbir kadın güvende değil, sözleşme kalkınca kadın cinayetleri arttı” falan türü lakırdılar etmek...
Kelimenin tam anlamıyla saçmalamaktır.
VEJETARYENLİK DENEYİMİM
15 günlüğüne vejetaryen oldum.
Sonucunu açıklıyorum:
*
Biyolojik ritmimde bir değişiklik olmadı... Enerji açısından da değişiklik yoktu, hep aynı miskinlik... Rengim ne açtı ne soldu... Uyku düzenimde milim sapma olmadı... Kafam ne daha çok bozuldu ne daha az...
*
Kısacası...
Sadece irademe egemen olmanın tatlı kokusu dışında her şey aynıydı.
BEN Kİ KIŞÇIYIM
NEREDEYSE nisana geldik.
Havalar hâlâ soğuk, hâlâ rüzgârlı, hâlâ yağmurlu.
*
Ben ki iflah olmaz bir kışçıyım.
Bana bile illallah ettirdi bu hava...
*
Güneş bastırsa, kuşlar uçsa, çiçekler açsa istiyorum.
AKLIMA GELİR
- Kabine değişikliği dendiğinde... Aklıma Abdulkadir Selvi gelir.
*
- Başarı hikâyesi dendiğinde... Aklıma “GETİR” gelir.
*
- Uzun yol otobüsleri dendiğinde... Aklıma Zülfü Livaneli’nin “Doğdukları Yerde Ölenler” şiiri gelir.
*
- Tam kapanma dendiğinde... Aklıma Tabipler Birliği gelir.
*
- Kelle paça dendiğinde... Aklıma Canan Karatay gelir.
*
- Avrasya Tüneli dendiğinde... Aklıma “tünelde doğum” gelir.
*
- “İrtica” dendiğinde... Aklıma 1990’ların gazete başlıkları ve general demeçleri gelir.
MADEM MUHSİN BEY’İ BU DENLİ SEVİYORDUNUZ
MUHSİN Yazıcıoğlu’nun vefat yıldönümünde kıyamet gibi mesaj aktı gözümün önünden.
İçimden dedim ki:
“Ne çok seveni varmış”.
*
Ama sonra aklıma şu geldi:
Yahu madem bu kadar seviyordunuz...
Rahmetliye sağlığında niye oy vermediniz?
NASIL MUTLU OLURUZ
- Makamından dolayı kibirlenen birinin, o makamdan alaşağı edildiği anı gözümüzün önüne getirerek...
*
- BioNTech aşısına denk gelmenin hayalini kurarak...
*
- “Algı operasyonu” demeden uzun bir siyasal tartışmayı tamamlayarak...
*
- Kendimize sürekli “Ne gerek var şimdi” diyerek...
*
- Siyasi gündemi sadece politik şaka üretmek amacıyla takip ederek...
Paylaş