Aldırma Fatma A.

GEÇEN akşam Star’da, Ayşe Önal ile Mehmet Altan’ın sunduğu ‘Z Raporu’ programında izledim seni...

Yüzünü kapatmışlar, sesini değiştirmişler...

Çünkü tanınmak istemiyormuşsun...

Senin çığlığını bu sütunlara taşıdığım için bana gelen tepkilerdeki o duyarsız ve anlayışsız havayı gördüğüm için seni anlıyorum...

İhtiyatlı olmakta tabii ki haklısın.

Sen öyle bir çığlık attın ki cepheleşmenin rahatlık verici atmosferine kendilerini kaptırmışları darmadağın ettin.

Onlar şimdi ‘rahatı kaçan ağaç’ gibi oldular.

* * *

Oysa mutlu mesut yaşıyorlardı.

Bir taraf, ‘Biz çocuklarımıza Allah’ın kitabını öğretmek istiyoruz, buna engel olamazsınız, önümüze geçemezsiniz’ diye bağırıyor, diğer taraf ise ‘din eğitimi’ gibi bir ihtiyacın karşılanması zorunluluğu ile zerre kadar ilgilenmeden ‘laiklik’ diye haykırıyordu...

Ve bu kavgada, olan çocuklara oluyordu.

Çünkü bu ‘çocuklar aşkına’ yapılan bir kavga değildi... Bu kavganın adı: Siyasal mevzi kazanma kavgasıydı.

Sen işte bu oyunu bozdun.

Çıktın, ‘Durun’ dedin, ‘Ben Kuran kursunda okudum. Ama okuduğum o kursta anlayışsız hocalar ve yetersiz koşullarda hayatım karartıldı. Cehaletin elinde kaldım’.

Bununla yetinmedin.

Şunu da söyledin:

‘Ama ben Kuran kursunda gördüğüm zulüm yüzünden inançlarıma düşman olmadım. Oradaki uygulamanın inancımla bir ilgisi olmadığını biliyorum. Bunun cehaletten kaynaklandığının farkındayım. Kuran kursundan sonra inancımı yaşayarak başka okullara gitmek istedim ve yine engellendim...’

Söylediklerin ‘iki taraf’ın da işine yaramadı.

Bu yüzden ‘derin bir sessizlik’ ile karşılaştın...

* * *

Ayşe Önal’
ın ‘anlamaya çalışan ve yargılamayan’ sorularına cevap verirken dinledim seni...

Düşüncelerini ve duygularını yazarak ifade etmekteki yeteneğin kadar, konuşarak ifade etmekteki yeteneğinin de farkına vardım.

Sana şunu söylemek isterim: Bu anlayışsızlar seni yıldırmamalı.

Sen bir ‘itirafçı’ değilsin. Tüm yaşadıklarına rağmen dindar kimliğini koruduğun için sana ‘Ne yaptığını bilmez’ muamelesi de yapılamaz.

Sen Kuran kurslarında karşılaştığın cehaletle hesaplaştın. Unutma ki çocuklar aşkına savaş böyle verilir. Ve tabii Kuran’a hizmet asıl böyle olur.

Aldırma Fatma... Ve yıkılma sakın...

‘Oval Ofis’te atsineği

HABERİ okuduğumda ‘Yok artık’ dedim ve ekledim: ‘Bu kesin şakrak bir meslektaşın sıkıcı Amerika gezisine biraz renk katmak için uydurduğu bir yalandır.’

Haber şu:

‘Oval Ofis’te tam ‘heyetler arası görüşme’ye geçildiğinde içeriye güya bir atsineği dalmış... Bush ve Erdoğan kısa bir süre sineği takip etmiş... Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanı Rice, elindeki defterle sineği öldürmek için bir operasyon yapmış... Olmamış... Bu kez Abdullah Gül devreye girmiş ve zavallı sineği haklamış... Bütün bunlar olup biterken de Ortadoğu’daki olası operasyonlar konuşuluyormuş falan filan...’

Bu epey matrak haberi kim uydurmuş olabilir?

Bu sorunun yanıtını düşündüm ve Beyaz Saray’daki görüşmeleri takip etme hakkını elde eden meslektaşları değerlendirdim.

Sonuç şudur:

Erdoğan’ı izleyen gazeteciler arasında mizah duygusu en güçlü isim hiç kuşkusuz Fehmi Koru’dur.

Bu matrak haberin kaynağı o olabilir.

Ama bir dakika!

Fehmi Bey’in mizah anlayışı, nasıl söylesem, biraz fazla alaturkadır.

Sakın bu hikáyeyi o değil de ‘Amerikan espri tarzı’na yatkın bir ‘danışman’ uydurmuş olmasın...
Yazarın Tüm Yazıları