Paylaş
Ekmeleddin İhsanoğlu...
*
Kimdir Ekmeleddin İhsanoğlu?
Tanımlayalım:
Ailesi Yozgatlıdır.
Kendisi Kahire doğumludur.
Babası Mehmet Âkif’in en yakın arkadaşıdır. O kadar yakındır ki Âkif’le Mısır’a hicret etmiştir.
Ekmeleddin Bey’in Kahire doğumlu olması o yüzdendir.
İhsanoğlu, İslam dünyasını iyi bilir, İslam sanatını ve tarihini iyi bilir.
Osmanlı’nın bilim alanında yapıp ettiklerine en vakıf isimdir. Osmanlı’yı iyi bilir.
Ilımlıdır, diplomatik dile hâkimdir ve her çevrede saygınlığı vardır.
*
Bütün bu özellikler Ekmeleddin İhsanoğlu’nun halkoyuyla cumhurbaşkanı seçilmesini sağlar mı?
Bilmiyorum, bilemiyorum.
*
Ama bildiğim bir şey var:
Muhalefet onun isminde birleşerek çok akıllıca bir hamle yaptı.
Hatta şunu da söyleyebilirim:
Yapabileceğinin en iyisini yaptı.
*
Neden mi?
Anlatayım:
İhsanoğlu ismi AK Parti tabanı tarafından yadırgatıcı bulunmaz. AK Partililer, “Ay bu ne tehlikeli bir aday, hadi hemen buna karşı konsolide olalım” demezler, diyemezler. Çünkü İhsanoğlu, AK Parti tabanının karşısında birleşip kenetlenme ihtiyacı duyacağı türden bir isim değil.
Milliyetçiler, muhafazakârlar, mukaddesatçılar, eskinin merkez sağcıları, Osmanlıcılar... Onlar da “Bu çok solcu, bu çok yabancı, bu çok Anadolu’dan uzak, bu çok gayrimilli” falan diyerek AK Parti’nin adayına yönelmezler. Çünkü İhsanoğlu merkez sağ kesime yakın, yerli, Anadolulu, milli bir isim.
CHP’liler, sosyal demokratlar ve ulusalcılar Ekmeleddin İhsanoğlu ismini, tıpkı Mansur Yavaş’ı ilk etapta içlerine sindiremedikleri gibi ilk etapta içlerine sindiremeyebilirler. Ama “Erdoğan mı, İhsanoğlu mu” ikilemi söz konusu olduğunda İhsanoğlu’nu seçmek dışında yapabilecekleri bir şey yok. Ayrıca kim bilir, tıpkı Mansur Yavaş’ı sevdikleri gibi belki de İhsanoğlu’nu da tanıdıkça pek bir severler.
Kürtler açısından İhsanoğlu’nun durumuna bakacak olursak: İhsanoğlu Kürtlerin antipatik bulacakları bir isim değil. Canıgönülden benimseyeceklerini söylemiyorum tabii... Şunu söylüyorum: En azından ismini duydukları anda karşısındaki adaya yönelecekleri türden bir aday değil İhsanoğlu.
İhsanoğlu’nun ‘en’leri
En büyük dezavantajı: Ahalinin kendisini yeterince tanıyıp bilmemesi... İsmini telaffuz edebileceklerin oranının bile hayli düşük olması... Bilinir olmak için çok çaba sarf etmek zorunda olması...
*
En büyük avantajı: Kişisel tarihinden esaslı bir mağduriyet öyküsü çıkarabilecek olması. Babasının ve kendisinin kişisel tarihini karıştırmaya kalkarsa “mağduriyet” cakası satacak çok malzeme bulabilir.
*
En büyük talihsizliği: Tayyip Erdoğan gibi bir hitabet ve yıpratma ustasının eline düşecek olması. Şimdiden gelmiyor mu kulağınıza “paralelci, darbeci, dış mihrak, CHP’nin peşine takılmış” türü gümbürtüler?
*
En büyük fırsatı: Erdoğan karşıtı kesimlerin, kendi ismi üzerinde birleşmelerini sağlayacak bir potansiyele sahip olması...
*
En büyük eksiği: Kendisine tam siper destek verecek bir medyadan yoksun olması... Gazetesi yok, televizyonu yok, internet sitesi yok, havuzu yok... Jakuzisi bile yok.
*
En büyük özelliği: Üzerinde uzlaşma sağlanabilecek uzlaşmacı kişiliği... Uzlaşmamak üzerinden değil uzlaşmak üzerinden gitmesi...
*
En büyük açmazı: Kendisini tam olarak anlatacak zamana ve imkânlara sahip olmaması...
*
En büyük üstünlüğü: Babasının Mehmet Âkif’e yoldaş olması ve kendisinin o yoldan gitmesi...
*
En büyük talihi: Ortadoğu’ya yatkın oluşu... İslam dünyasını iyi bilmesi... Tam da “Musul” meselesi gündemdeyken o konuda söyleyecek çok sözünün olması...
*
En büyük sorunu: Her ne kadar “muhafazakâr” olsa da bizim millet için biraz “seçkin” kaçması... “Muhafazakâr seçkin” bir edasının olması... Böyle bir atmosfer yayması...
*
En büyük imtihanı: Kendisini ulusalcı, Kemalist, solcu, sosyal demokrat ve Alevi seçmene benimsetip benimsetemeyeceği meselesi... Bu konuda Mansur Yavaş kadar mahir olup olmadığı meselesi...
Başbakan IŞİD’e ‘terörist’ dememeli
BEN derim.
Sen dersin.
Ama Başbakan Erdoğan dememeli.
*
Başbakan Erdoğan, şu anda teröriste “terörist” diyecek, IŞİD’e laf saydıracak, IŞİD’e meydan okuyacak durumda değil.
Çünkü...
Başbakan’ın başkonsolosu rehin...
Başbakan’ın diplomatları rehin...
Başbakan’ın diplomatlarının aileleri rehin...
Başbakan’ın vatandaşları rehin...
Başbakan’ın şu anda en büyük görevi ve sorumluluğu rehineleri, kıllarına zarar gelmeden kurtarmak olduğuna göre...
Başbakan Erdoğan’ı “Sen neden IŞİD’e laf çakmıyorsun” diye sıkıştırmaya çalışmak insani bir yaklaşım değil.
*
Başbakan’ın politikalarını eleştirebilirsin, Musul’daki başkonsolosluk görevlilerinin neden tahliye edilmediğini sorgulayabilirsin, diplomatların IŞİD’in rehinesi olmasını engellemek için neden adım atılmadığını tartışabilirsin.
Ancak...
“Ey Başbakan... Neden IŞİD’e terörist demiyorsun, cani demiyorsun, barbar demiyorsun” diye sıkıştırma yapamazsın.
Çünkü...
Söz konusu olan insan hayatıdır.
Dünya Kupası anlatıcılarına 7 tavsiye
BİR: Gönlünüz bir takıma kaysa da bunu pek belli etmeyin.
*
İKİ: Sürekli “Ama bu maçın temposu çok düşük, ama bu maç çok sıkıcı” demeyin. Öyle olsa da demeyin.
*
ÜÇ: İddialı öngörülerde bulunmayın.
*
DÖRT: Gereksiz şirinliklerden kaçının.
*
BEŞ: Malumatfuruşluk yapmayın.
*
ALTI: Boş konuşmayın, sadece gerekli anlarda konuşun.
*
YEDİ: Maça iyi hazırlanın, futbolcuların isimlerini iyi belleyin.
Paylaş