Abdullah Zeydan Londra’da belediye başkanlığı yapabilir mi?

“PKK sizi tükürüğüyle boğar” diye haykıran Abdullah Zeydan isimli şahsın, Van gibi Türkiye’nin önemli bir şehrinin belediye başkanı olabilmesinde bir garabet yok mu?

*

Bir terör örgütü üzerinden tüm ülkeyi en çirkin şekilde tehdit etme cüreti gösteren şahsın demokratik siyasetle herhangi bir ilgisi olabilir mi?

Bırakın demokratik siyaseti, böyle bir şahsın sivil siyasetin en temel ilkelerine uygun davrandığı ve davranacağı söylenebilir mi?

*

Londra’da, Paris’te, New York’ta adamın teki “İŞİD sizi tükürüğüyle boğar” diye bir konuşma yapsa...

Bu adama bırakın belediye başkanlığı yaptırmayı, belediyenin kapısından geçirirler mi?

Herhangi bir demokratik ülkede, herhangi bir terör örgütüne yaslanarak ülkeye tehditler savuran bir şahıs, “ama şu kadar oy aldı” gerekçesiyle bir yerlere gelebilir mi?

*

Ne yani?

Bu konu, üzerinde durmaya değer bir konu değil mi?

BU ÜÇLÜYE DİKKAT

TÜRKİYE’nin yeni üçlüsü:

*

- BİR: Özgür Özel.

- İKİ: Ekrem İmamoğlu.

- ÜÇ: Mansur Yavaş.

*

Şimdilik erken ama bu üçlü önümüzdeki süreçte çok konuşulacak, çok tartışılacak, çok gündemde olacak.

*

Bu üçlünün durumuyla ilgili şimdilik söyleyeceklerim şunlar:

*

Eğer CHP, Türkiye çapında başarı göstermeseydi... İmamoğlu tartışmasız lider adayıydı. Ancak CHP’nin ülke çapında gösterdiği başarı, Özgür Özel’i resmen potaya soktu. Mansur Yavaş’ın Ankara’da aldığı yüzde 60’ın etkisini de gözden uzak tutmamak gerekir.

*

Bu üçlü açısından şu anda durum şu:

*

Üç aktör var CHP’de.

Şimdilik üçü de eşit durumda.

Özgür Özel ise primus inter pares.

Yani eşitler arasında birinci.

FUTBOLA NEŞTER

FUTBOLDA barış, huzur, sükûnet, adalet bir türlü sağlanamıyor.

Sürekli kriz var. Sürekli tartışma var. Sürekli yakınma var. Sürekli çekişme var.

*

Futbol dünyasına barışı, huzuru, sükûneti, adaleti getirmesi gereken kurum, üzerine düşen görevi yapmıyor ya da yapamıyor.

Bu durumun seçim sonuçlarına bile belli ölçülerde etkisi oldu.

*

Madem bazı şeylere neşter atılacak.

Şuraya da bir neşter atılıversin.

İREM DERİCİ İNCİ TANELERİ’NE YAKIŞIR

ŞU üç nedenden dolayı yakışır:

*

- BİR: Çılgınlıklar yapar. Dans eder. Şarkı söyler.

- İKİ: Dilber’e destek çıkar. Herkes yer içer, hesabı biraz da İrem öder.

- ÜÇ: Diziye enerji getirir, yeni bir hava katar, diziyi havalandırır.

KAVİMLER GÖÇÜ

35 milyon kişi yollara düşmüş bayram tatili için.

*

Kavimler Göçü’nde kaç kişi göçmüş olabilir?

Belli değil.

Ama taş çatlasa 8 milyon insanın göç ettiğine dair tevatürler var.

*

Soruyorum:

35 milyon 8 milyonun kaç katı?

SEÇİMDE NEDEN BÖYLE OLDU

- Emekliler. Ekonomi. Pahalılık. Enflasyon. Yaz oğlum 50 puan.

- AK Parti’nin halktan uzaklaşması, kibirli tutumlar falan. Yaz oğlum 10 puan.

- Yanlış aday seçimleri, adayların performansları. Yaz oğlum 10 puan.

- Değişim arzusu, bıkkınlık, sıkılma. Yaz oğlum 10 puan.

- AK Parti’nin siyaset üretememesi, reformculuğunu kaybetmesi. Yaz oğlum 5 puan.

- Sokak köpekleri sorunu, taksi sorunu gibi çözümsüzlükler. Yaz oğlum 5 puan.

- Futbol dünyasında yaşanan krizler, kaos falan. Yaz oğlum 5 puan.

- Ülke çapında esen rüzgâr ve o rüzgârın etkisi. Yaz oğlum 5 puan.

TAÇ GİYEN BAŞ

ÖZGÜR Özel’in üstüne bir ağırlık geldi seçimden sonra.

Sorumluluk duygusu yüksek çıkışlar yapıyor.

Ülkeyi gerecek açıklamalardan kaçınıyor.

Şımarıklık olarak değerlendirilebilecek sözler söylemiyor.

Zafer sarhoşluğundan alabildiğine uzak duruyor.

Aşırılıklardan, yüksek sesli haykırışlardan kaçınıyor.

*

“Taç giyen baş akıllanır” diye bir atalar sözümüz yok muydu bizim?

ANKETLERLE KAVGA EDENLER YENİLMEYE MAHKÛMDUR

TAYYİP Erdoğan’ın siyaset stilinde şöyle bir şey vardır:

*

Beş koldan anketler yaptırır, halkın nabzını tutar, ona göre tutum alır ve seçim kazanır.

*

AK Parti, bu seçimde ilk kez...

Anketlerin yol göstericiliğinden yararlanmak yerine anketlerle kavga etmeyi seçti.

Bakınız: Hakan Bayrakçı’nın son İstanbul anketine karşı sergilenen tavırlar.

*

AK Parti’nin yeniden anketlerle barışması, anketlerden yararlanması, anketlerin yol göstericiliğiyle hareket etmesinin zamanı geldi.

Hatta geçti bile.