Paylaş
ABD’deki Türkiye karşıtları, bu kritik görüşmeye arzu ettikleri türde bir hasar veremediler. İplerin kopması söz konusu bile olmadı. Müzakere süreci baltalanmadı. Görüşmelere devam kararlılığı, karşılıklı olarak vurgulandı.
*
TÜRKİYE DERDİNİ İYİ ANLATTI
ABD ile ilişkilerde Türkiye’nin en büyük sorunu, derdini anlatamamasıydı. Trump’la yapılan basın toplantısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan, milyonlarca kişinin izlediği canlı yayınlarda ABD kamuoyuna şu mesajları verdi: Kürtler farklı, PYD farklı... Türkiye, DEAŞ’a karşı en etkili mücadeleyi veren ülkedir. Türkiye’de 4 milyon sığınmacı var ve bunun için Türkiye 40 milyar dolar harcadı.
*
SORUN ZAMANA YAYILDI
Türkiye ile ABD arasındaki en önemli sorun S-400 sorunu... Bu sorun, bir tıkanmaya yol açmadı. Bunun yerine iki tarafın tezlerinin teknik olarak yeniden değerlendirilmesi sürecine geçildi. Türkiye, S-400 konusunda ABD tarafını ikna edecek bir teknik müzakere sürecine geçilmesini sağladı.
*
ABD/RUSYA DENGESİ KORUNDU
Trump’la yapılan görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkinin boyutlarını her açıdan ortaya koydu. Bu ilişkinin sürdürülmesinin Türkiye’nin çıkarları açısından taşıdığı hayati önemin altını çizdi. Hem ABD ile hem de Rusya ile dostluğun mümkün olduğunu anlattı.
*
ABDİ’NİN İPLİĞİ PAZARA ÇIKARILDI
“General Mazlum Kobani” adıyla ABD’de tanınan terörist elebaşılarından Abdi’nin gerçek yüzü anlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Trump olmak üzere görüştüğü tüm yetkililere Abdi’nin terör eylemlerini anlatan bir video izletti. “Abdi ile Bağdadi arasında ne fark var” sorusunu sordu... Yani Abdi’nin ABD’deki işi zorlaştı.
*
MEKTUP İADE EDİLDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce “Takdim ettim” diyerek, ardından “Verdim” diyerek Trump’ın kendisine gönderdiği mektubu Trump’a iade ettiğini söyledi. Bunu da Trump’la birlikte basın toplantısı yaparken Trump’ın hemen yanı başında söyledi. Trump ise mektup konusunda Erdoğan’ın söylediklerine karşı hiçbir şey demedi.
MİSTER KÜRT’ÜN YAPTIĞI ORTA
IRAK Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bir televizyon kanalı var. Adı: Rudaw...
İşte bu kanalın Beyaz Saray’a akredite muhabiri Mecid Nizameddin, eylül ayında Trump’a bir soru sormuş, Trump da soruyu cevaplarken muhabire “Mister Kürt (Bay Kürt)” diye seslenmişti.
*
İşte bu Mecid Nizamettin adlı muhabir, Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra da soru sordu.
Soruya başlarken kendini “Mister Kürt” olarak tanıtmasından Trump’ın kendisine öyle seslenmesinden hayli memnun kaldığı anlaşılıyordu.
Tam soruya başlarken ABD’de görev yapan bazı gazeteciler, “Eyvah! Ortalık karışacak” dediler.
Fakat öyle olmadı, hatta tam tersi oldu.
*
“Mister Kürt”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Kürtlere ne zaman el uzatacaksınız” falan diye bir soru sorunca...
Erdoğan da fırsattan istifade...
“Kürtler ayrı, teröristler ayrı” mesajının altını çizerek uzun bir cevap verdi.
Kısacası “Mister Kürt”, Erdoğan’a güzel bir orta yapmış oldu.
FOTOĞRAFIN BÜTÜNÜNE BAKALIM
FOTOĞRAFIN bütünü şöyle:
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ayakta olduğu anda ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da ayakta...
*
Fotoğrafı kesmişler. Ama kasten kesmişler.
Altına da “Mevlüt Çavuşoğlu ayakta... Onun dışındakiler oturuyor... Bu ne hal” falan diye yazılar döşenmişler.
*
Ne gerek var böyle yalanlara, numaralara, dolanlara, kasıtlı çarpıtmalara falan... Bilmem ki.
ASLINDA KONGRE’YE HİTAP ETMEK İSTEMİŞ
ABD Kongresi’nde Türkiye karşıtı bir hava var.
Türkiye aleyhinde önergeler havada uçuşuyor. Kongre üyeleri Türkiye’ye karşı zehir zemberek...
*
İşte böyle bir ortamda...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’a şu teklifi götürmüş:
“Ben sizin kongrenize hitap etmek istiyorum. Haklıyız. Haklı olduğumuzu anlatmak istiyoruz”.
*
Trump da bunun üzerine...
Şu iki öneride bulunmuş:
- BİR: Görüşmeye etkili senatörlerden bazıları da katılsın.
- İKİ: Görüşmeden sonra geniş bir basın toplantısı yapalım, siz de Türkiye’nin tezlerini herkese anlatın.
*
Yani senatörlerle görüşme olayının kalkış noktası böyle olmuş.
CILIZ, ÇELİMSİZ, HALSİZ VE ZAYIF BİR PROTESTO
BEYAZ Saray’ın önünde ya da Erdoğan’ın kaldığı otelde güçlü bir protesto ortaya çıkabilir mi? PKK yandaşları, FETÖ’cüler falan bir araya gelip bir şeyler yapabilir mi? Geziye giderken kafamda bu sorular vardı.
*
Olan ise şudur: Beyaz Saray’ın biraz ötesinde 30-40 kişilik cılız, halsiz, enerjisiz, çelimsiz bir protesto... Buydu ve bundan ibaretti.
HİLAL KAPLAN’IN SORUSU
HİLAL Kaplan’ın Trump’a sorduğu “Mazlum Kobani’yi Beyaz Saray’da ağırlayacak mısınız?” sorusu, dört dörtlük bir gazeteci sorusudur.
*
Trump’ın sorulan soruya cevap vermek yerine Hilal Kaplan’a laf sokması ise buz gibi bir sorudan kaçıştır.
*
Hilal Kaplan’ı sevmeyebilirsiniz, hakkınızdır, bir şey demem.
*
Ama Trump’ın laf sokmasına yaslanarak...
Hilal Kaplan’a yüklenmek, hakkınız değildir, bir şey derim.
İZLENİMLER
- Melania Hanım uzaktan, çok uzaktan “buz gibi soğuk biri” izlenimi veriyor. Azıcık yakından gözleyince... “Yahu o kadar da buz gibi değilmiş” dedirtiyor.
- Trump çabuk sıkılan biri... Konuşmalar uzayınca havalara bakar, sıkıldığını belli eder... Erdoğan ne kadar uzun konuşsa da... Trump’ın dikkatinin bir an olsun dağılmadığı gözlerden kaçmadı.
- ABD medyası bir acayip... Bizim medyayı bile mumla aratıyorlar. Yandaşlar var, karşıtlar var. Ara ton kalmamış. Gri alan neredeyse yok.
- Erdoğan’ın konvoyu için ABD başkentinde bütün yollar kesilmişti... Bilenlere sordum: “Her lider için yolları keserler mi?”. Cevap geldi: “Sadece önem verdikleri ülkelerin liderleri için keserler, onların sayısı da beşi geçmez”.
- Her şey bitti. Tam dönülecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldik. Baktım: Espri yapıyor, gülüyor, rahat görünüyor. Tam “Sizce bu görüşme başarılı geçti mi?” diye soracaktım, kendisi ben daha sormadan söyledi: “Görüşmeden çok umutlu ayrıldım”.
Paylaş