Eğer elimdeki tek veri, "yazılarınızdaki resmiyet ve yüksek sertlik derecesi" olsaydı, "Hadi umreye gidelim" teklifini size iletmeye cüret edemezdim.
Ancak eş dosttan öğrendiğim kadarıyla siz espriden anlayan, kafa dengi, tartışmaya açık, gülmeyi ve güldürmeyi bilen, fevkalade kibar bir insanmışsınız.
Cüretimin yegáne kaynağı budur.
*
Oktay Bey...
"Ertuğrul Özkök - Ahmet Hakan ikilisi"ne karşı, neden "Oktay Ekşi - Ahmet Arsan ikilisi" doğmasın?
Eğer formül "Bir laik genel yayın yönetmeni - Bir eski dinci yazar" şeklinde işletiliyorsa, neden "Bir laik başyazar - Bir dinci mahalle kulisçisi" formülü iş yapmasın?
Gelin "Umreden izlenim yazma" işini sadece Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan’a bırakmayalım...
Çünkü her ikisi de İslami tabirle "bir istikamet üzere" değiller...
Ama bizim istikametlerimiz bellidir...
Bu yüzden okurlarımızı, sadece onların yazacakları izlenimlere mahkûm etmememiz lazım...
Eğer ikimiz gidersek...
Siz "katı laik" pencereden, ben "katı dinci" pencereden yazarım.
Böylece ortaya çok elektrikli, kendi içinde gerilimler taşıyan, on bin voltluk yazılar çıkar...
*
Siz hiç meraklanmayın Oktay Bey...
Eğer teklifimi kabul ederseniz, yolculuğun bütün detaylarını ben ayarlarım.
Eman Tur’un yetkililerini ben de tanıyorum... En iyi ihramın Kapalıçarşı’da değil, Süleymaniye Camii’nin etrafındaki dükkánlarda satıldığını biliyorum... Mekke’de Zemzem Tower’ı ayarlarım... Medine’de de iyi bir yerde kalırız... Suudi Krallığı’ndan yetkililerin sizi Cidde’de karşılamasını sağlarım. Bir İngiliz lordu gibi gidip geleceğinizden emin olabilirsiniz.
Hadi Oktay Bey...
Bozalım şu oyunu...
İkbal sesiyle zekát verdi
İkbal Gürpınar’ı tanır mısınız?
Hani "muhafazakár televizyonların Esra Ceyhan’ı" diye nitelendirebileceğimiz hanımefendi var ya...
İşte o... Muhafazakár kanalların kadın programı sunucusu İkbal Gürpınar, meğer imam-hatipliymiş...
Ve bir "Kuran-ı Kerim Meali Albümü" çıkarmış.
Prof. Nusret Çam’ın "Şiir diliyle Kuran-ı Kerim Meali" adlı eserinden seçilen sureleri Türkçe seslendirerek bir albümde toplayan İkbal Hanım, "Ben sesimle para kazanıyorum. Her şeyin zekátı var, ben niçin sesimin zekátını vermeyeyim" diyormuş.
Böyle açıkladığına göre...
Sanırım bu albümden para almıyordur.
Bizim mahallede kimler tasfiye olur
YUSUF KAPLAN Eğer yazılarındaki entelektüel dozajı bir miktar azaltmaz ve yabancı filozof isimlerine daha az yer ayırmazsa tasfiyesi kaçınılmaz olacaktır.
MEHMET ŞEKER Yazdığı mizahi yazıları, dudaklarda herhangi bir tebessüme yol açmamaya devam ederse, iddiasını kanıtlayamamaktan tasfiye edilebilir...
ŞAMİL TAYYAR Ergenekon olayı bittiği anda kendisine yeni bir açılım alanı bulamazsa, sonucu tasfiyeyle biten bir süreç onu bekliyor olabilir.
MUSTAFA KARAALİOĞLU Eğer tiraj arttırıcı önlemler paketini acilen devreye sokmaz ve gazetesine çekidüzen vermezse bırakın yükselmeyi tasfiye bile olabilir...
HASAN KARAKAYA Eğer küfür etme konusunda çaptan düşmeye devam ederse, yerini yeni yetişen küfürbaz Ali İhsan Karahasanoğlu’na devredip tasfiye olabilir.
EMRE AKÖZ AKP’nin iktidardan gitme sürecini iyi hesaplayıp zamanında gereken önlemleri almazsa, olası bir CHP-MHP iktidarında öyle bir tasfiye edilir ki internet sitesi bile kuramaz hale gelebilir.
NAZLI ILICAK Eğer ruhundaki "muhalif kadın"ı susturamaz ve sansürlenecek yazılar yazmaya devam ederse korkarım o da tasfiye edilir...
İslamcılar hangi liberalleri sever
MEHMET ALTAN Bazen "insanın doğaya egemen olması"nı kutsayan görüşleri nedeniyle bizimkiler tarafından kuşkuyla karşılansa da, özellikle cesur Kemalizm eleştirileri nedeniyle "Adam bizim söylemediklerimizi söylüyor yahu" şeklinde tepkilerle kutsanır...
MUSTAFA ERDOĞAN Kadınların çarşaf giyme özgürlüğünü bile fevkalade etkileyici argümanlarla savunması nedeniyle, bizimkiler "Adam bizim savunamadığımız çarşafı bile ne güzel savunuyor yahu" tarzında bir tepki verirler... Ağırbaşlı bir hukuk profesörü olarak bizimkiler nezdinde itibarlı bir yeri vardır.
CENGİZ ÇANDAR Gerçi 11 Eylül’deki kayıtsız şartsız Amerikancılığı ile bizimkilerin zihninde ciddi soru işaretleri bırakmış olsa da, o coşkulu üslubu ve bilgi dolu yazılarıyla bizimkileri, hem de birkaç kuşaktır etkilemeyi başarıyor.
ETYEN MAHCUPYAN Kendilerine benzemeyenlerden, kendi tezlerine destek gelmesi karşısında her zaman büyük coşkuya kapılan bizimkiler, bir Ermeni aydının "türban özgürlüğü"nü savunması karşısında tabii ki kendilerinden geçerler... Bizimkilerin Mahcupyan sevgisinde böyle bir arka-plan vardır.
Damadın kardeşine dair dedikodular
Yolu Çalık Medya Grubu’nun başındaki Serhat Albayrak’la bir biçimde kesişenlerle konuştum son günlerde.
Duyduklarım inanılmazdı.
Meğer bizim Serhat Albayrak, yani Sadık Abi’nin evladı, yani Başbakan’ın damadının kardeşi Serhat Albayrak, Sabah’ın ve ATV’nin başına gelmeden önce Star gazetesinden resmen kovulmuş...
Kovulma gerekçesi ise iş bilmezlik ve beceriksizlikmiş...
Peki küçük bir gazeteden iş bilmezlik ve beceriksizlik gerekçesiyle atılan biri, nasıl oluyor da daha büyük bir gazetenin ve televizyonun başına geçebiliyor.
Bu nasıl piyasa böyle? Sanırım liberaller bu soruya yanıt verebilir.
Neyse... Geçelim...
Başka bir husus daha var... Gözlemcilerden dinledim... Serhat Albayrak, Sabah’taki makam odasında bütün ışıkları söndürüyor, kapısını kilitliyor ve saatlerce trans halinde oturuyormuş. Gözlemciler, "Onu bu halde görünce bir derdi var ama ne, deyip duruyorduk" şeklinde konuşuyorlar...