Yanlış nerede?

 İZMİR’de yayın yapan 7 yerel gazete (Dokuz Eylül, Ege Telgraf, Haber Ekspres, İlkses, Ticaret, Yeni Bakış, Yenigün) geçtiğimiz günlerde “Yerel basına ses ver” adıyla bir kampanya başlattı.

Haberin Devamı


İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen’in ifadesiyle aslında bu bir kampanya değil, çığlıktı.
“Yalnız kalmayalım, destek bulalım” çığlığıydı.
Gerekçesi de yargı reformu paketindeki icra ve iflas ilanlarının gazetelerde yayımlanma zorunluluğunun kaldırılması maddesi idi.
Yine Dikmen’in söylemiyle bu maddenin kaldırılması demek, yerel basının şah damarının kesilmesi demekti.
Zira, icra iflas ilanlarının toplam ilanlar içinde yüzde 40-60 diliminde bir potansiyel barındırması sebebiyle bunun yarı yarıya azalması demek, yüzde 50 personelin azalması, nitelik bozulması, varlığını sürdürememek demekti.
Buna dikkat çekmek için 7 gazete geçtiğimiz günlerde aynı manşet ve aynı sayfa ile çıktılar.
Böylelikle Türkiye’deki yerel basın tarihinde bir ilke de imza attılar.
Aslında bu ilk çığlık değildi.
Ağustos 2018’de de bir gecede değeri neredeyse 3’e katlanan dövizle birlikte maliyetlerin yüzde 300 artması üzerine istihdamı düşürmemek ve bir süre daha devamlılığı sağlamak adına pazar günleri çıkmama kararı almışlardı.
İşte, bu ortamda 2 yıldır üzerinde çalıştıkları ‘belediye meclis tutanaklarının yerel gazetelerde yayınlanması’ düşüncesini hızlandırdılar.
Ve konu İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oybirliği ile kabul edildi.
Peki, bu hamle sorunları çözmeye yetecek mi, elbette hayır.
Ama umutları yeşerttiği bir gerçek.
Bence işin acı olan tarafı, yerel basının (her türlü haberlerine sayfalarında neredeyse çarşaf çarşaf yer vermelerine rağmen) yayınlandıkları yerdeki bir kısım kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ve firmalar tarafından tek kuruş desteklenmedikleri için hükümet ve yerel yönetimler tarafından verilen ilanlarla yaşamlarını sürdürmek zorunda olmaları.

Haberin Devamı

 
Unutanlara
hatırlatma

İZMİR’de son 5-10 yıldır bir moda gelişti.
Haberi yapan muhabir ve onu gazete sayfalarına koyan yazıişleri adeta by-pass edildi.
Herkes işini gazetenin (ya da haber ajansının) temsilcisiyle görme peşinde.
Oysa gazete bir ekip işi.
Kendilerini kentin ‘kaanat önderi’ olarak gören kimi firma, kurum ve kuruluşların yöneticileri ne yazık ki bunu unutmuş görünüyor.
Düzenledikleri toplantılara ne muhabir, ne de yazıişlerinden birini davet etme gereği duyuyorlar.
Olası ziyaretlerini sadece üst yönetimle yapıyorlar.
Öyle ki; köşe yazılarında hoşlarına gitmeyen bir şey olduğunda dahi yazanı değil, temsilciyi arıyorlar.
İçi dolu ya da boş her söylediklerinin (hatta tavla partilerinin) yer almasını istiyorlar.
Bir noktada bunu başarabildikleri için ilan verme gereği de duymuyorlar.
Ama gerekçe olarak ekonomide yaşanan durgunluğu, gazetelerin eskisi gibi okunmamasını gösteriyorlar.
İyi de madem okunmuyor, o zaman bir firma, kurum, kuruluş ya da kişi niye haberinin illa gazetede çıkmasını ister?
Neden, “Niye yokum, niye o önce ben sonrayım, niye onun açıklaması büyük benimki küçük, niye o fotoğraflı ben fotoğrafsızım vs..” diye kendince hesap sorar?
O zaman sormazlar mı, “Bırak önce sonrayı, büyüğü küçüğü, fotoğraflı fotoğrafsızı yerel ya da ulusal gazetelerin bölge ekleri olmasa sesinizi nerede, nasıl duyurabileceksiniz?” diye!

Haberin Devamı

 
Bir zirvenin ardından

GEÇEN hafta İzmir Ticaret Odası, “İzmir Girişimcilik Zirvesi 2019” düzenledi.
Samumed Kurucu ve CEO’su Osman Kibar, Eczacıbaşı Holding ve Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül İldeniz konuşmacı olarak katıldı. Fazıl Say da finalde bir piyano resitali sundu.
Zirveyle ilgili kendi gözlemlerimi yazamıyorum, çünkü davetli değildim.
Neymiş; salonun kapasitesi yetersizmiş, her basın kuruluşundan sadece bir kişi çağrılabilmiş.
Ve doğal olarak tercih yine temsilcilerden yana kullanılmış!
Katıl(a)madığım için, davetli meslektaşlarımın yazıdıklarını okuyunca özetle anladığım şu:
Müthiş bir zirve... Öyle ki, son yıllarda İzmir’de düzenlenen en iyi organizasyonlardan biri. Hani derler ya ‘10 numara 5 yıldız’, tam da öyle. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. İçerik, konuşmacılar, zaman yönetimi, görsellik vs. mükemmel!
Sosyal medyadaki yansımalar ise şöyle:
Milyar dolarlık şirketlerin kurucuları, sanatçılar sahnede, ama İzmirli tek bir genç girişimci yok! Bırak sahneyi, dinleyiciler arasında da yok! Adı üstünde, girişimcilik zirvesi... O yüzden ‘zirve’dekiler çağrılmış. Şirketi olmayan bir sürü insan gitmiş, duyduk. Eğer konuşmacılar İzmir ekosistemini gerçekten canlandırmak istiyorlarsa, yatırımlarını genç girişimcilere açıklasaydılar keşke... Geçen yıl Helsinki’de düzenlenen Avrupa’nın en büyük girişim zirvesinde cumhurbaşkanları DJ eşliğinde tişörtlerle çıktı sahneye... Biz ise klasik müzik eşliğinde siyah beyaz nostaljik fotolar hediye ediyoruz.
Evet, İzmir tabii ki ‘Silikon Vadisi’ olsun.
Ama dikkat edelim de mazaallah elimizde patlamasın!

Haberin Devamı

 
Bakalım ne kadar merhem olabilecek?

SAHİL tarafı genişletilerek Altınyol’un 3’ten 4 şeride nasıl çıkarılacağı konusundaki yazılarıma nihayet İzmir Büyükşehir’den yanıt geldi.
Büyükşehir Basın Bürosu’ndan gelen mailden yola çıkarak, gerek benim, gerek okurların İZBAN hattı, yaya ve üstgeçitler, köprüler, izmirdeniz projesi kapsamında yapılan sahil düzenlemesi konusundaki endişelerimiz boşa çıktı.
Meğer dar bir alanda 3.5 metrelik şerit genişliği 3.25 metreye düşürülecek, orta refüj buna göre düzenlenecek, kaldırımdan da 50 santimetre çalınacak, sahilin son haline de hiç dokunulmayacakmış.
Amaç, sabahları Karşıyaka çıkışında yaşanan yoğunluğu yüzde 25 oranında azaltabilmekmiş.
Bakalım; yapım aşamasında yaşanacak olası sıkıntıya ve harcanacak paraya ne kadar değecek, yaraya ne kadar merhem olabilecek?
Yaşayıp hep beraber göreceğiz!

Haberin Devamı

 
Minik bir not: Eleştiri ve önerileriniz için doğrudan bana ulaşırsanız sevinirim.

Yazarın Tüm Yazıları