Paylaş
Kalpaklıoğlu, BALBİR olarak herkesin iş yapmasını saygıyla karşıladıklarını söylüyor, “Ama burada haksız rekabet ve tüketiciyi yanlış bilgilendirme söz konusu” diyor.
- Biraz daha açar mısınız...
- Örneğin ben 16 yıldır bu sektörün içindeyim. Turgutlu OSB’de, gıda güvenliğini sağlamak için milyonlarca lira harcayıp, geçin Türkiye’yi, Avrupa’nın sayılı tesis ve laboratuvarlarından birini kurdum. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, il müdürlükleri aracılığıy-la, marketlerdeki ürünlerimizden numune alarak bizleri periyodik denetliyor. Peki, bu firmalar ne yapı-yor? Televizyona, radyoya çıkıyor. ‘Şu telefonu ara, sipariş ver, kargoyla evine göndereyim’ diyor. Dünyada görülmemiş bir satış yöntemi. Bu şekilde bakanlığın kontrolünün ve gıda güvenliğinin dışına çıkılıyor. İtirazım, itirazımız buna.”
Nedim Kalpaklıoğlu, konunun bu kadarla sınırlı olmadığını da belirtiyor. Tanıtılan ürün için ‘karakovan süzme balı’ ifadesinin kullanıldığını kaydediyor, “Oysa o bal süzme değil, petek olarak satılır. Nadir bulunur, çok pahalıdır” diye konuşuyor.
1 kilo diye lanse edilen bu ürünlerin aslında 850 gram olduğuna da dikkat çeken Kalpaklıoğlu, BALBİR olarak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile RTÜK’e şikayette bulunduklarını dile getiriyor. Vatandaşlara, bu ürünlere karşı dikkatli olmaları uyarısında bulunan Nedim Kalpaklıoğlu, ekliyor: “Dernek olarak tek isteğimiz şartların eşit olması, herkesin bu işi gıda güvenliği içinde yapması.”
‘Balın da fabrikası olur mu’ dediler yaptım ‘bal’ gibi oldu
KALPAKLIOĞLU, Turgutlu OSB’deki fabrikasını anlatırken adeta gözlerinin içi parlıyor, koltukları kabarıyor. Kar nedeniyle iki kez son anda iptal olduğu için gidemediğimiz tesisi ondan dinliyoruz:
- Şimdi diyecekler ki, ‘Balın fabrikası mı olur?’ Evet olur, hem de bal gibi olur. İlk ihracatımı yaptığım Almanya’nın en büyük bal firması Lagnese’nin tesislerinden etkilendim. 4 bin metrekaresi kapalı toplam 10 bin metrekare. 50 kişi çalışıyor. Yıllık kapasitemiz 10 bin ton. Aynı anda 3 hattı çalıştırabilecek imkanımız var. Günde 25 ton işleme kapasitesine sahibiz. Son makinelerimizi İtalya’dan getirttik. Sayılı laboratuvarlardan birini kurduk. 62 çeşit analiz yapıyoruz. Bugüne kadar 10 milyon TL yatırdık. Ülkemizde böyle bir tesis bir elin 5 parmağını geçmez. Ayrıca, Uluslararası Bal İhracatçıları Derneği’ne ve Uluslararası Bal Paketleyicileri Birliği’ne üyeyiz.
- Kaç çeşit balınız var?
- Çam, çiçek, narenciye, kekik, ıhlamur, ayçiçeği ve pamuk ballarının üretimini ve pazarlamasını yapıyoruz. 25 çeşit ürünümüz var. Dinamik bir firmayız. Her yıl en az yeni bir ürünü devreye sunuyoruz. Geçmiş yıllarda ürettiğimiz ginsengli, tarçınlı, limonlu ballarımızın dünyada eşi benzeri yok. Bizim ürünlerimizin özelliği kendine has karışımı olması. Biz tek ürün yapıyoruz. Ürünümüz her yerde aynı. İzmir’de de, Almanya’da da aynı ürünü satıyoruz. Yanına broşür koyuyoruz. Balın önemini, nelere iyi geldiğini, sofraya gelene kadar hangi aşamalardan geçtiğini anlatıyoruz. Bu yıl iki ürün birden çıkaracağız.
Nedim Bey, Türk tüketicisine yönelik çok farklı ürünler olacağını dile getiriyor, daha fazla da ipucu vermiyor.
Çin ve Hintliler de bu yıl Ege balını tadacak
NEDİM Kalpaklıoğlu, İzmir iş dünyasının son dönemde yetiştirdiği en başarılı ihracatçılardan biri. İzmir’den kalkıp dünya pazarlarında kendi markasıyla boy göstermeyi deneyecek kadar da cesur bir insan. Yaşar Dış Ticaret’te görev yaptığı dönemde ihracatı öğrenip tadını alan Kalpaklıoğlu’nun 1983’ten bu yana dünyada gezmediği yer kalmamış.
- Kaç ülkeye ihracatınız var?
- Amerika’dan Kanada’ya, Almanya’dan Japonya’ya 5 kıtada 32 ülkeye kendi markamız olan ‘Ege Bal’la değişik gramajlarda ve çok şık ambalajlarda paketli ihracat yapıyoruz.
- Sırada nereler var?
- Sıra, Çin ve Hindistan’a geldi. Bu hafta itibariyle anlaşmaları bitirmek üzereyiz. Niye bu iki ülke? Çünkü dünya nüfusunun yüzde 45’i, yani yaklaşık 3 milyar insan bu iki ülkede yaşıyor. Müthiş bir potansiyel. Böylesine sihirli bir ürünü pazarlamak çok zor değil. Yeter ki, kalıntı sorununu aşalım, çeşit sayımızı artıralım.
Gerçek bal şekerlenir sakın çöpe atmayın
KALPAKLIOĞLU’-na, balın neden şekerlendiğini, şekerlenmiş balın halk arasındaki yaygın görüşle sahte olup olmadığını da sordum. İşte yanıtı:
- Şekerlenmenin doğru karşılığı kristalleşme. Bal doğal haliyle kristalizedir. Arı vasıtasıyla bala dönüşür. Soğuk havada tekrar kristalleşir. Ama vatandaş şekerlendi diye çöpe atıyor. Esasında hiç yapılmaması gereken bir şey. Hakiki bal şekerlenir.
Nedim Kalpaklıoğlu, ilk etapta kendilerinin de benzeri durumla karşılaştıklarını, yurtdışında araştırdıklarını, pastörizasyon ünitesi kurarak bu sorunu çözdüklerini ifade ediyor.
Bal her derde deva neredeyse reçeteyle satılacak ürün
- DÜNYADA kişi başı bal tüketimi ne kadar?
- En fazla tüketim Avrupa’da. Yıllık ortalama 2.5 kilo.
- Bizde?
- 700-800 gram civarında. Ama şunu unutmayalım. Avrupa balı ithal ediyor. Biz ise Çin, Arjantin, Meksika’dan sonra dördüncü büyük üreticiyiz. Yıllık 50 bin ton üretimimiz var. Ancak bunun zar zor yarısını paketleyebiliyoruz. Kalanı pazarlarda, yol kenarlarında açık olarak, tamamen gıda güvenliğinin, tüm denetim ve kontrolün dışında satılıyor. Sonra, Çin’den sonra en çok kovan bizde. 2.5-3 milyon kovanımız var. Verimliliği artırıp bunu ikiye katlayabiliriz. Ama kıymetini bilmiyoruz.
- Balın ne gibi faydaları var?
- Bal neredeyse reçeteyle satılacak bir ürün. Çünkü hücreleri yeniler, mikrop öldürücüdür, kanı temizler, kemikleri geliştirir, cildi güzelleştirir, çocukların gelişimini hızlandırır, sindirim organlarını tedavi eder, sinirleri sakinleştirir, kalp ve damar hastalıklarına, mide ülserine iyi gelir, karaciğeri tamir eder, grip ve soğuk algınlığına karşı korur. Bal tüm sofralarda olmalı, sabahları en az 1 çay kaşığı tüketilmeli. Gelin, ilaca vereceğiniz parayı bala verin.
Paylaş