Paylaş
Kendi ifadesiyle 38 model... Yani 75 yaşında. Ama hiç göstermiyor. Gençlik yıllarında ping pong, basketbol ve mahalle aralarında futbol oynamış. Şimdilerde ara vermiş ama haftada bir gün 10 kilometreye yakın yürüyor. ‘Dinçliğini spora borçlu’ dersem, sanırım yaklaşık 40 yıllık misyonuna haksızlık etmiş olurum. Zira, bu sağlıklı görüntünün temelinde, ‘Her derde deva’ dediği ve tanıtmak için Türkiye’yi adeta karış karış gezdiği ‘tarhana’nın da büyük etkisi var. O, Uşak’ın markalarından Mustafa Yeldanlı...
Nam-ı diğer ‘Tarhana Baba’... 70’li yıllarda başlayan ‘tarhana sevdası’nda ilk başlarda alay konusu olmuş. Yüzüne karşı başka, arkasından başka konuşanlar, ‘Delirdi’, ‘Tarhanayla kafayı yedi’ diyenler olmuş. Ama o hiç yılmamış. İnatla, sabırla yıllarca bunun savaşını vermiş. Vermeye de devam ediyor. ‘Nasıl ki İtalyanlar makarna, Norveçliler balık, Hollandalılar peynirle tüm dünya tarafından tanınıyorsa biz de tarhanamızla neden ön plana çıkmayalım?’ derken, heyecanı tüm bedenine yansıyor. Tarhanadaki hayali öylesine büyük ki, kimsenin yetişemeyeceğine inanıyor. Hedefleri arasında Uşak tarhanasını bisküviden ekmeğe, çıtırdan erişteye 41 bin çeşit üretip dünya markası yapmak yatıyor. ‘Bir de dünyanın dört bir yanında tarhana evleri açmak istiyorum. Ama her ülkede o ülkenin mimarisiyle inşa edilecek. O ülkenin her şehrindekiler ise tek tip olacak. Bu hayalimi de mimar torunum Yelda’nın hayata geçirmesini arzuluyorum” diyor.
HAYAT FELSEFESİ
Hep ileriye bakmak. Hep yeni bir şeyler öğrenmek. Belki çok aldatıldım ama ben kimseyi aldatmadım. ‘Sen kimsin?’ diyenlere cevabım şu: “Tarhana sevdalısıyım. Dünya henüz bu lezzetin farkında değil ama ben bu işi misyon edindim, uzun zamandır mücadelemi sürdürüyorum. Ömrüm yettiğince de sürdüreceğim. Bıraktığım eserle yıllar sonra hatırlanırsam ne mutlu bana.”
OTOMOBİL
Portakal rengine vuruldum
* İlk arabam 1982 model portakal renkli bir Renault’tu. Bursa’ya gidip almıştım, hiç unutmam. Şu an beyaz bir Ford’um var. Hem özel işlerimde, hem de iş amaçlı kullanıyorum.
* 1938 doğumluyum. Otomobilimi 38 model olmanın verdiği aşkla kullanıyorum! Tecrübeliyim. Kurallara çok dikkat ederim.
* Şu an piyasadaki arabaların hepsi akıllı. Dedim ya, 38 modelim. Bu kadar akıllısı bana fazla! Güvenli, konforlu ve ekonomik olsun yeter. Çok meşhurum ama zengin değilim.
BESLENME
Kahvaltıda da tarhana
* Kahvaltı yapmadan evden çıkmam. Toprak kasede tarhana çorbam eksik olmaz. Yanında meyve ya da taze sıkılmış meyve suyu isterim. 3-5 günde bir de yumurta yemeye de çalışırım.
* Kahvaltıyı geç yaptığım günler öğleni atlarım. 17.00-18.00 gibi hormonsuz lezzetlerden tüketirim. Salata mutlaka olur. O gün akşam sadece meyve atıştırırım.
* Öğlen yemek yediğim günler ise akşam sebzeli yemek tercih ederim. Zaman zaman Uşak’a özgü çömlek kebabı ya da saç kavurma da sofraya eşlik eder.
* Yemek seçmem. Gerçi küçükken bamya yemezdim. Bir gün denedim ve ‘Yıllarca yazık etmişim bu güzelim tada’ dedim. Ama pirinç yerine bulgur tercih ederim. Kolalı içecekler ve alkol yerine su ya da soda içerim.
* Sık olmasa da evde mutfağa ben de girerim. İyi menemen ve tarhana yaptığımı söyleyebilirim.
MEKAN
Mutfağı şeffaf olmalı
* Uşak’ta asırlık İlyas Usta, Testi Pazarı’ndaki Ömür ve Ezogelin severek yemek yediğim mekanlar arasında.
* Bir mekanda bence en önemli yer mutfak. Şeffaf olmalı. Herkes neyin nasıl hazırlandığını görebilmeli. Tabii kalite, lezzet, hijyen, servis, ambiyans da önemli. Bir de masayı doldurmasınlar. Ne istiyorsam sadece o gelsin. ‘İkram’ adı altında sunulan ön lezzetlerle karnımı doyurmasınlar.
SPOR
10 kilometre yürüyoruz
* Gençlik yıllarımda ping pong, basketbol ve mahalle aralarında futbol oynadım. Şimdilerde -her ne kadar iş temposundan 3 aydır ara vermiş olsam da- yürüyorum. Haftada bir gün, Uşak’ın etkin kişilerinden oluşan ve sayıları 8 ile 20 arasında değişen bir grubumuz var. Sabah saat 06.00 toplanıyoruz. Yaklaşık 10 kilometre hem yürüyor, hem de sohbet ediyoruz.
* ‘Takımı say’ deseniz sayamam ama Beşiktaşlıyım.
TATİL
Avşa Adası’nı seviyorum
* Yıllardır, nerede fuar var, ben oradayım. İzmir, İstanbul, Konya, Bursa, Adana, Gaziantep, Marmaris... Hatta Berlin... Hepsi benim için aynı zamanda birer tatil. Yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmak büyük mutluluk.
* Çocuklar işi ele alana kadar sırf tatil amaçlı bir yere gidemiyordum. Gitsem de aklım kalıyordu. Sözde dinlenmeye gidiyordum ama olmuyordu. Şimdi rahatım. Tatili tatil gibi yapabiliyorum. Geçtiğimiz günlerde Göcek’e gittim. Avşa Adası’nı da çok seviyorum. Fırsat buldukça oraya kaçıyorum.
HOBİ
Dostluk biriktiriyorum
* En büyük hobim arkadaş topluluğum. Onlarla bir araya gelmek, bilgiler edinmek ve bildiklerimi paylaşmak bana büyük keyif veriyor.
* Bin 200 metrekare bir bağımız var. Orada toprakla, yeşille meşgul olmak beni rahatlatıyor.
* Okumayı seviyorum. Her gün en az 3 gazete alırım. Kitaba da meraklıyım. En son İshak Alaton’un hayatını anlatan Lüzumsuz Adam’ı okudum. İsterim ki bir gün benim de kitabımı yazsınlar.
* Klasik Türk Müziği dinlemekten hoşlanırım. Söylemem. Hiç sesim yok.
KARİYER
Hayalime kimse yetişemez
* Yüksek ilkokul mezunuyum! Hayat fakültesini bitirdim!
* İlk meslağim çorapçılık. Abimle birlikte ‘Çorap Pazarı’ diye bir dükkanımız vardı. El yapımı çorapları ‘İstek’ markasıyla satardık. O zamanlar meşhur Vog-Bali Çorapları vardı. ‘Biz yapalım, dünyaya yayalım’ diye hayal ederdim.
* Sonra hırdavatçılığa ve tüpgaz bayiliğine başladım. Ardından da hemen üstündeki otelin işletmeciliğini aldım.
* 1970’li yıllar... Sabah otelden çıkış yapan müşterilerimize kahvaltı olarak evde eşimin elinden çıkan tarhana çorbası ikram ederdik. Zamanla bu çorba o kadar beğenildi ki, insanlar sırf bunun için, Uşak’a geldiğinde başka yerde kalmayıp otelimizde konaklar oldu.
* Gün geldi, bu ikram yerini, ‘Şu tarhanadan biraz ver de memleketimize götürelim’e dönüştü. Analarımızın el emeği, zahmetli iş, herkese vermek çok zor. Bu bana, tarhanayı ev ortamında yapıp satma fikri verdi. İlk başlarda alay konusu oldum. Yüzüme başka arkamdan başka konuşanlar, ‘Delirdi’, ‘Tarhanayla kafayı yedi’ diyenler oldu. Ama yılmadım. İnatla, sabrederek yıllarca bunun savaşını verdim. Vermeye de devam ediyorum.
* Tarhanadaki hayalim çok büyük. Kimse yetişemez. Hedefim, Uşak tarhanasını bisküviden ekmeğe, çıtırdan erişteye 41 bin çeşit üretip dünya markası yapmak. İtalyanlar makarnasını, Norveçliler balığını, Hollandalılar peynirini nasıl tanıtmış ve tanıtıyorsa biz de tarhanamızla neden ön plana çıkmayalım?
* Hayalimde dünyanın dört bir yanında tarhana evleri açmak da var. Ama her ülkedeki oranın mimarisiyle inşa edilecek. O ülkenin her şehirlerdeki ise tek tip olacak. Bu hayalimi de İstanbul’da yaşayan mimar torunum Yelda’nın hayata geçirmesini istiyorum.
MODA
Tercihim resmi giyinmek
* Hep resmi olmak isterim. Takım elbise giyip kravat takmayı çok seviyorum. Siyah, lacivert ve kahverengi favori renklerim.
SEVİMLİ DOSTLAR
Çok seviyorum ama yok
* Küçükken hem kedim, hem de köpeğim vardı. Tabii bir de koyunlar... Şu an hiçbiri yok. Bazı şeyler zamanında, gençlikte...
KİMDİR?
Adı: Mustafa Yeldanlı, nam-ı diğer Tarhana Baba
İşi: Tarhana Baba Mustafa Yeldanlı Gıda’nın kurucusu
Doğum yeri ve yılı: Uşak, 1938
Medeni durumu: Ayşe Mualla Yeldanlı ile evli, Serdar ve İsmail adlı iki çocuk babası.
Paylaş