İki deniz arası lezzet

İKİDENİZARASI’nın hikayesi, yaşamak için yer arama ve yerleşme çabaları sonunda evini ve ofisini bu noktada kuran Serhat Akbay’la başlamış.Serhat Bey, bulunduğu yeri sevip anlamaya çalıştıkça, yerin hafızasında olanı keşfedip geliştirmeye de çalışmış.

Haberin Devamı

Mübadeleden önce şaraplık üzümleri ve şaraplarıyla bilinen Yağcılar, Selanik’ten göçenlerle birlikte ikisine de veda etmiş.
Serhat Akbay’ın sezgi, bilgi ve görgüsü buranın hafızasını canlandırmaya odaklanınca şaraplık üzümler için bir bağ yapmak kaçınılmaz olmuş.
İlk denemeler beğeni alınca 1999’da başlayan bu yolculuk daha iyisini yapmaya odaklanarak günümüze kadar gelmiş.
Serhat Bey’in serüvenine ilk önce, mimarlık eğitimi sırasında tanıştığı ve ilerleyen zamanlarda kadim dostu olan Nevzat Sayın eklenmiş.
Sonra mikrocerrahi, genel ortopedi ve travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Sait Ada, ardından da tekstilci İbrahim Dilan katılmış.
Böylece, yiyip içmekten keyif alan, bulundukları yeri önemseyen, yerel değerlerin peşinde olan bugünkü hedonist kuartet oluşmuş.
Ve bu dörtlü, keyiflerini başkalarıyla da paylaşmak için tescilli üretici olmaya karar verip ‘İkidenizarası’nı hayata geçirmişler.
2019’da Semril Zorlu’nun orkestra şefi olarak katılımıyla da profesyonelleşmişler.

Haberin Devamı

BİZİ BURAYA ESKİLERİN DEYİMİYLE TOPRAK ÇEKTİ
“İşte, İkidenizarası’nın 20 yıllık hikayesinin en kısa versiyonu bu şekilde.
Bağlar da şaraphane de az önce kısa versiyonunu dinlediğiniz hikayenin sonucu olarak yaşamak için seçilenlerin kendiliğinden uzantısı olarak belirdi denilebilir.
Yaşamak için seçilen yer meğer şaraplık üzümlerin de olmak istedikleri yermiş...
‘Toprak çeker’ deyiminin sevimli yorumu gibi bu teruar meselesi...
Teruarı seçmedik, yeri seçtik.
Kalbimiz temizmiş ki eşsiz bir teruarın içine düşmüşüz.
İçmeler Körfezi’yle Sığacık Körfezi’nin tam ortasında ve en yüksek noktada olmasının sağladığı esintilerin etkisindeki kireçli topraklar ideal teruarı oluşturuyor” diyorlar.
İki temel amaçları var:
Birincisi, çok iyi ürün yapmak ve bunu paylaşmak.
İkincisi ise Yağcılar’ı -ismine rağmen- şaraphanesiyle bilinir kılmak.
Bu niyetle de hem şarapların, hem de yancılarının tadılabileceği keyifli bir mekanı hayata geçirmişler.

MENÜ OLABİLDİĞİNCE YALIN, SEÇENEKLER AZ AMA ÖZ
Soğuk başlangıçlar beş çeşit...
Taze peynir kremalı mangolu semizotu salatası, füme somon ve avokadolu kızarmış köy ekmeği dilimleri, ızgara hellimli fırınlanmış kuşkonmaz salatası, peynir tabağı, şarküteri tabağı. (88-180 TL)
Sıcak başlangıçlar olarak da yine beş alternatif var...
İlikli tereyağlı fırınlanmış ödemiş patatesi (parmesan peyniriyle), kızarmış istiridye mantarı (sarımsaklı aioliyle), üç mantarlı arancili topları (közlenmiş biber püresiyle), somon wellington, zerdeçallı ve turna yemişli bebek enginar (istiridye mantarı püresiyle). Fiyatlar 92-105 lira aralığında.
Taze makarna sevenler için dört seçenek sunuluyor...
Yanık yağlı Makedon eriştesi, ragu soslu pappardelle, ıspanak soslu taze peynirli ravioli, pancar ve ricotta soslu mantar dolgulu pancarlı cappalletti. (92-124 TL)
Ana yemekler az ve öz:
Ağır ateşte pişmiş dana kaburga (Paris tarzı patates püresiyle) ve limonlu levrek fileto (enginarlı pilav, beyaz şaraplı kapari kremasıyla). Fiyatlara gelince 185-200 lira.
Gecenin finalinde tatlı sevenleri fındıklı custard ve çilek-nane sorbe bekliyor. (40-60 TL)

Haberin Devamı

LEZZETLERDE KULLANILAN ÜRÜNLER TAMAMEN YÖRESEL
Başlangıçlarda tercihimi füme somon ve avokadolu kızarmış köy ekmeği dilimlerinden yana kullandım.
Tereyağında kızartılmış köy ekmeği dilimleri üzerinde füme somon ve avokadoya acı biber reçeli, limon kabuğu, bebek roka ve zeytinyağı çok yakışmış.
Kavrulmuş susam, taze soğan ve sarımsaklı aioli ile servis edilen kızarmış istiridye mantarı sıcak başlangıçlar için ideal.
Üç mantarlı arancili topları da mutlaka denenmeli.
Taze makarna seviyorsanız, pancar ve ricotta soslu mantar dolgulu pancarlı cappalletti tek kelimeyle enfes.
Kavrulmuş çam fıstığı bambaşka bir lezzet katmış diyebilirim.
Ana yemeklerde et de balık da kıvamında, yani tam olması gerektiği gibi.
Dana kaburga tam 8 saat ağır ateşte fırınlandığının hakkını verirken, limon kabuğu ile lezzetlendirilmiş levrek filetoya köyün enginarından yapılan pilav eşsiz bir eşlikçi olmuş.

Haberin Devamı

ANNEANNE REÇETESİ+MODERN GASTRONOMİ KARIŞIMI
Mutfak genç şef Murat Bak’a emanet.
1994, İzmir doğumlu.
Rahmetli anneannesi Nurgül Elmastaşoğlu’nun yemek tutkusu ona da geçmiş olacak ki 15 yaşından sonra ani bir kararla direksiyonu mutfağa kırmış.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümü’nü tamamlamış.
Bir süre İzmir’de çalıştıktan sonra, asıl yönelmek istediği alan olan Amerikan mutfağını yerinde deneyimlemek adına 2018’de ABD’ye gitmiş.
Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra çeşitli mekanlara menü danışmanlığı yapmış.
2020’de İzmir Urla’da bir artisan makarna atölyesi açmış.
2022 de yine başka bir yol ayrımına gidip bu kez Urla Bağyolu’nun en yeni üyelerinden İkidenizarası’nın bünyesinde contemporary casual ve family style tarzlarını içinde barındıran restoranın menü danışmanlığını ve şefliğini üstlenmiş.
Genellikle içinde bulunduğu yörenin ürünlerini kullanmaya özen gösteriyor.
Kendi ifadesiyle çıkarmaya çalıştığı üst düzey yemeklerle misafirlerini şaşırtmayı hedefliyor.
Bence bunu da başarmış görünüyor.
Kendi adıma deneyimledim ve beğendim, size de öneririm.
Şimdiden afiyet olsun.

Yazarın Tüm Yazıları