Paylaş
Bir haftayı aşkın süredir Ege ve Akdeniz alev alev...
Yangınların biri bitiyor, biri başlıyor...
Yanan sadece ormanlar değil...
9 canımızı kaybettik...
Hayvanlar, bitki örtüsü, toprak, börtü böcek, mahalleler, evler, tesisler, arabalar, anılar vs. de kızıl kabusun pençesinde...
O cennetten farksız yerler şimdi kapkara...
Adeta külden bir örtünün altında...
Facia çok büyük ama asıl bilançoyu önümüzdeki günlerde bu örtü kalktığında daha net görebileceğiz...
Korkarım, düşündüğümüzden de daha acı bir tabloyla karşı karşıya kalacağız...
Bu yazının kaleme alındığı saatlerde yangınlar hala sürüyor, dumanlar tütmeye devam ediyordu...
Ne zaman tamamen kontrol altına alınır, bu acı son bulur kestirmek zor...
Şu bir gerçek ki, yaşanan sıkıntının kaynağı, bu kadar geniş alanda birbiri ardına yükselen alevlere müdahale edecek insan kaynağı ve ekipmanda.
İlk günden beri gece-gündüz demeden cansiperane çalışan orman işçilerine ve gönüllülere sonsuz teşekkürler...
İyi ki varlar, yoksa buralar haritadan bile silinip gidebilirdi...
Ne yazık ki, olan oldu...
Tabii ki, “Neden, nasıl, niye?” tarzı sorular yanıt bulmalı...
Ancak öncelikli konumuz bence bundan sonra benzer olaylar yaşanmaması için ne yapmamız gerektiği olmalı.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Benim gördüğüm, Orman Teşkilatı yerleşim yerlerini korumaktan, ormanların yanmasına müsaade etmek zorunda kaldı. Ormanların yanması sahayı daha da genişletti. Sahanın genişlemesi de yeni yeni yerleşim yerlerine maalesef zarar getirdi” dedi.
Bakan Pakdemirli, bir anlamda, yerleşim yerlerini korumada birinci derecede sorumlu olan belediyeler bu işlevlerini tam olarak yerine getiremedikleri için bugün böylesine bir tabloyla karşı karşıya kaldığımızı söyledi.
O zaman benim bir çağrım var:
Ege Belediyeler Birliği...
Kıyı Ege Belediyeler Birliği...
Gelin, bu yaşadıklarımız hepimize bir ders olsun.
Bir daha benzer acıları yaşamamak için ele verelim, güçbirliği yapalım.
Sorumluluk alanınızdadır değildir, yetkiniz vardır yoktur bilemem...
Ama bir daha yerleşim yerleri korunamadığı için oksijen deposu zümrüt ormanlarımızı (dolayısıyla olayın boyutu büyüyüp evlerimizi, barklarımızı, canlarımızı, can dostlarımızı vs.) kaybetmemek adına itfaiye filonuza ya helikopter ya da uçak da ekleyin.
İster satın alın, ister kiralayın.
Şundan emin olun ki, bugüne kadar olduğu gibi hayırsever Egeliler yine ellerini taşın altına koyar.
Sizlerin bu ortak projenize her türlü desteği verir.
Kahramanları unutmayın
PROF. Dr. Üstün Dökmen, sosyal medya hesabında şöyle diyor:
“Sevgili dostlar, bu yangın yeni çıktı.
Bu yangını anlamadan, para toplayıp yeni orman yapmanın anlamı var mı?
Türkiye, hatıra ormanı en çok olan ülke.
Gerçekten hatıra, çünkü ağaçların hepsi hatıra olmuş.
Büyümüş hiç hatıra ormanı yok.
Yangının ortasında, daha bitmeden, acımızı yaşamadan, aman ağaç dikelim.
Bu, vatandaşın gazını alma.”
Hocama katılıyorum.
Ona gelene kadar yapmamız gereken o kadar çok şey var ki!
Fidan işin en kolay kısmı.
Günü geldiğinde emin olun, bu toplum gücü oranında milyonlarca fidan bağışlar.
Haber olmak, adımızı duyurmak için lütfen yarışa girmeyelim.
Hele hele toplanacak bağışlarla STK’lar, dernekler, odalar adına ormanlıklar oluşturmayalım.
Bu memleketin bir tek yeşil yaprağı için canını veren, sırtında hortum taşıyan, kovayla, kazma kürekle alevleri söndürmeye çalışan, işini gücünü bırakıp can dostların imdadına koşan onca kahramanın adını yaşatalım.
Paylaş