Paylaş
ÇEŞME’de sahilleri katran karasına boyayan tanker kazası sonrası kafalardaki sorulardan biri de şu:
“Yazın gönül rahatlığı ile denize girebilecek miyiz?”
Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, “Kirlilik nedeniyle tatil rezervasyonlarının iptal edildiği iddiaları doğru değil. Geçen yıl sıkıntı yaşamadık. Bu sene daha da iyi olacağını düşünüyorum” diyor.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkan Yardımcısı Yakup Demir ise, “Kötü bir algı oluşturuldu. Birçok rezervasyon iptal noktasına geldi” diye konuşuyor.
Tatilciler gibi benim de kafam karıştı.
Biri belediye başkanı, “3 ay daha sabır. Rezervasyon iptali yok” iddiasında.
Diğeri turizmci, “Birçok rezervasyon iptal noktasında” görüşünde.
Ne dersiniz, hangisine inanalım?
***
DEMEM O Kİ
Eleştirin ancak
can dostlarımız
üzerinden değil
MEDYADA bir haber:
“Ege Üniversitesi Hastanesi’nde sokak köpekleri cirit atıyor.”
“Tamamen temiz olması gereken hastaneye bir köpeğin girmesi akıl alır gibi değil.”
Birçok kurum gibi Ege Ünivesitesi’nin de eleştirilecek çok yanı var.
Ki, bu köşeyi okuyanlar hatırlayacaklardır.
Ben de bu konuda birçok yazı kaleme aldım.
İzmir’de uzun süredir görmediğimiz soğuk (ve karlı) günlerin yaşandığı bir dönemde...
Sığınmak ve ısınmak amacıyla açık bulduğu kapıdan içeriye giren bir can dost üzerinden bir kuruma yüklenmek ne kadar doğru?
***
ÇOK ŞANSLIYIM
Cennette yaşıyoruz
HABER bizim gazetede çıktı.
Zeynep Bilgehan imzalı.
Diyor ki:
“Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’nin BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Temsilciliği’ne atanan Dr. Ayşe Ege Yıldırım’a göre Türkiye’de en yaşanabilir yerler Seferihisar, Ayvalık, Ovacık, Sinop ve Gaziantep.”
Seferihisar burnumuzun dibi.
Ayvalık neredeyse kapı komşusu oldu.
Ovacık’a henüz gidemedim.
Sinop memleketim.
Gaziantep çocukluğumun bir bölümünün geçtiği yer.
Yani 5’te 4!
Çok şanslıyım.
Allah herkese nasip etsin.
***
SÖYLER MİSİNİZ
Adamcağız daha ne yapsın?
11 KASIM 2016’da yayınlanan köşemin ana başlığı: “Bu sese kulak verin!”
Bahsettiğim kişi Uzm. Dr. Ülkümen Rodoplu.
Öne çıkardığım konu ise...
Aynı zamanda Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı olan Rodoplu’nun son dönemde gençliği esir alan ‘bonzai’ye karşı başlattığı mücadele.
Ve bu kapsamda düzenlediği eğitim toplantılarında verdiği çarpıcı bilgiler.
Ülkümen Bey bu kez İzmir Küçük Çiğli’de vatandaşlarla buluştu.
Türkiye’de bonzai kullanım yaşının 11’e kadar düştüğünü açıkladı.
Bu acı tablo karşısında başta anne-babalar olmak üzere toplumun tüm kesimlerini dikkatli olmaya çağırdı.
Adamcağız bas bas bağırıyor ama ülke birkaç konuya sıkışıp kaldığı için ne yazık ki sesi pek duyulmuyor.
Ama olsun; o anlatmaya, biz de yazmaya devam edeceğiz.
Bu gençlik hepimizin, sahip çıkmak da görevimiz.
Yolun açık olsun Ülkümen Hocam, yanındayız.
***
HAFTANIN FOTOĞRAFI
KİM bilir, belki de yılın fotoğrafı bile olabilir.
Hafta sonu Bornova Stadı’nda oynanan TFF 1. Lig’deki Göztepe-Denizlispor derbisinde yürekler, İzmir Adliye Sarayı’na yönelik bombalı terör saldırısında canını ortaya koyup faciayı önleyen şehit polis Fethi Sekin için attı.
Kızı Zeynep Dila’nın özel davetli olduğu maçta tribünleri dolduran 6 bin futbolsever yüzlerine şehidimizin maskesini taktı.
Hep bir ağızdan İzmir Marşı söylendi.
“Burası İzmir. Ne Hasan Tahsin’ler, ne de Fethi Sekin’ler biter” pankartı açıldı.
Dosta düşmana, “Hepimiz Fethi’yiz” mesajı verildi.
Bir de Denizlispor’un Brezilyalısı Moritz’in golünü Fethi Sekin’e adadığı an var ya...
İşte; benim, hepimizin futbol sahalarında görmek istediğimiz tablo!
***
MERAK ETTİM
Kampüs mü, otoyol mu?
DOKUZ Eylül Üniversitesi’ne ait kampüslerde 14 Kasım 2016 saat 13.00’ten bu yana süren bir uygulama var.
Rektörlüğün resmi web sitesinde yayınlanan açılamaya göre...
Kampüslerde koruma ve güvenlik hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak...
Muhtemel güvenlik sorunlarının önüne geçmek...
Ve OHAL nedeniyle tüm kamu kurum ve kuruluşlarında dikkate alınması zorunlu olan güvenlik tedbirleri kapsamında...
Girişlerde güvenli ve hızlı geçişin sağlanması amacıyla Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) uygulamasına geçildi.
O günden beri kampüse sadece dönem başı için 150 TL ödeyip araçlarına HGS etiketi yapıştıran öğrenciler araçlarıyla alınıyor.
Almayanlar ise araçlarını kampüs girişine park ederek ya binalara olan kilometrelerce uzunluğundaki yolu yürüyor ya da otobüse biniyor.
İmza toplayıp Başbakanlık İletişim Merkezi’nin kapısını çalan da var, iptali için yargıya başvuran da...
İlk açıklamaya göre sisteme ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri dahildi.
Personel almak zorunda değildi.
Gelen okur mesajlarından anlıyoruz ki, son kararla Tınaztepe Kampüsü’ndeki Depark çalışanları da uygulamaya dahil edilmiş.
Öğretim üyeleri ise kapsam dışı, yani onlardan para istenmiyor.
Tamam, güvenlik için alınmış bir karar.
Doğrudur, yanlıştır; tartışılır.
İyi de; öğrenciden, personelden alıp da akademisyenlerden herhangi bir ücret talep etmemek adil mi?
Ya da birilerinden alırken, birilerini muaf tutmanın gerekçesi nedir?
Dilerim, bir açıklayan olur da biz de soranlarla paylaşırız.
***
NOKTA
Cesur yöneticiler aranıyor
İZMİR’in cazibesi her geçen gün artıyor.
Otoyol ile hızlı trenin de devreye girmesiyle İstanbul ve Ankara, İzmir’e akacak gibi görünüyor.
Zaten bunun sinyalleri de çoktandır gelmeye başladı.
Bu durum da özellikle inşaat sektörünü hareketlendirdi.
Ama kent merkezinde ciddi arazi sıkıntısı var.
Yeni alanlara ihtiyaç duyuluyor.
Gel gör ki, bir de yıllardır çözüm bekleyen imar sorunu gerçeği söz konusu.
Karşıyaka Yapı Müteahhitleri Derneği Başkanı Niyazi Gültekin’in geçtiğimiz günlerde bu konuda bir çıkışı oldu.
Gültekin, İzmir’in yeni gelişen bölgelerinden, adını Çakabey Koleji ve Doğal Yaşam Parkı’yla duyuran Sasalı’ya dikkat çekti.
Ve dedi ki:
“Sasalı’da 5 milyon metrekareden fazla imarlı arsa var.
Yaklaşık yüzde 30’unda yapılaşma tamamlandı.
Yüzde 70’lik bölümü için ise mahkeme 2008’de bir vatandaşın bireysel başvurusu üzerine yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Büyükşehir yeni planlar yaptı ancak 9 yıldır askıya çıkmadı.
Büyükşehir’e sorduğumuzda, ‘Biz planları yaptık bakanlığa gönderdik’ diyerek topu bakanlığa atıyor.
Bakanlıktan yetkililere sorduğumuzda ise, ‘Büyükşehir dosyaları eksik gönderiyor’ diyerek Büyükşehir’i sorumlu tutuyor.
Hem arsa sahipleri, hem de yatırımcılar mağdur.
Ekonomik durgunluğa, dövizdeki artışa, inşaat malzemelerindeki zamlara rağmen yatırımlarımızı askıya almadık.
Bu ülkede cesur yatırımcılar kadar, onların önünü açacak cesur bürokratlara ve yöneticilere de ihtiyaç var.”
Niyazi Bey her şeyi net bir şekilde özetlemiş.
Başka da sözüm yok!
Paylaş