Paylaş
Bu, bir firmayı öne çıkarma ya da reklamını yapma yazısı değildir.
Yaşadığımız zorlu günlerde güzel şeyler de olabildiğini paylaşma amaçlıdır.
***
Doğal olarak şu günlerde hepimiz koronavirüsle yatıp, koronavirüsle kalkıyoruz.
Tüm algılarımız bu konu üzerine yoğunlaşmış durumda.
Umutla, bu kabus dolu sürecin bitmesini bekliyoruz.
Ama bu sırada bazı güzel haberler de ne yazık ki kaynayıp gidiyor.
Bunlardan biri de Zeytindostu Derneği’nin bu yıl 13’üncüsünü düzenlediği Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması Ödülleri...
Salgın nedeniyle ödül töreninin yapılmadığı etkinliğin sonuçları bir basın açıklamasıyla duyuruldu.
14 ilden yarışmaya katılan 99 numuneden 66’sı yapılan kimyasal ve duyusal analizlerin ardından madalyaya hak kazandı.
Kaliteleri tescillenen bu 66 numunenin 6’sı bronz, 14’ü gümüş, 42’si altın, 4’ü de premium ödülle taçlandırıldı.
***
Premiuma değer görülen markalardan ‘Sidyma’ dikkatimi çekti.
Çekti, çünkü (özellikle şu salgın döneminde korunma ya da besin takviyesi olarak tüketilmesi önerilen) yüksek polifenol içeren içimlik bir zeytinyağıydı.
Polifenol değeri yüksek başka onlarca birbirinden değerli marka olmasına rağmen beni etkileyen bir başka şey de 1430 mg/kg değerine sahip oluşuydu.
Ve bu analiz raporu dünyaca kabul ve akredite edilmiş olan Atina Üniversitesi’nden alınmıştı.
Benzer şekilde, Dünya Zeytinyağı Konseyi’nce akredite Aydın Ticaret Borsası Laboratuvarı onaylı 1006 mg/kg ve 1037 mg/kg ölçülerinde analiz raporları da mevcuttu.
***
Hafızamın beni yanıltabileceği düşüncesiyle ulaştığım firmanın (Egeden Doğal Tarım Ürünleri Ltd. Şti.) kurucuları Helen Buket Adlı ve Sergül Yücekök’ten bu rakamların bugüne kadar bu topraklardan elde edilmiş en üst değerler olduğunu ve 2017 yılından beri de dünyada üretilememiş olduğunu teyit ettim.
Bu görüşme sırasında öğrendim ki, ‘Sidyma’ adını, tarihi M.Ö. 1’inci yüzyıldan daha geriye giden Fethiye’deki antik kentten almış.
Artık yaşamayan bu antik kent onlara markalarının yanı sıra logolarını da vermiş.
(Zira, logo için Sidyma kalıntıları üzerinde sıkça görülen ‘sonsuza giden spiral’i seçmişler.)
Yöre insanı tarafından ‘Köylü Zeytini’, ‘Kocaağaç’, ‘Eski Ağaç’ gibi isimlerle anılan ‘Delice’, ‘Dilmit’ ve ‘Memecik’ cinsi zeytinleri tercih ediyorlarmış.
Onlara premium ödül getiren yağı da ‘Dilmit’ten elde etmişler.
En geç 4-6 saat içinde 17-21 derecede sıkım yaptıkları makinelerini ise İtalya’da özel olarak yaptırmışlar.
***
“1 litrelik yemek ve salatalık zeytinyağını 4-8 kilo zeytinden elde ederken, 1 litre yüksek polifenol içeren zeytinyağı için 35-40 kilo zeytin kullanıyoruz.
Ürettiğimiz zeytinyağı fenolik bileşenler açısından zengin, gıda takviyesi olarak kullanıma uygun.
Her sabah 1 yemek kaşığı ya da yarım kahve fincanı kadar tüketeceğiniz yüksek polifenol içeren zeytinyağı sizi ileride gelişebilecek birçok rahatsızlıktan korur.
Hedefimiz, Fethiye’ye has zeytinlerden, sağlık açısından çok değerli olduğu çeşitli klinik ve bilimsel araştırmalarla desteklenmiş, yüksek polifenol içeren zeytinyağı üretip hem Türkiye’ye, hem de dünyaya tanıtmak” diyorlar.
Yolları açık olsun...
66 kez kutluyorum
AYNI yarışmada 4 ayrı kategoride ödül alan 66 markayı da tek tek kutluyorum.
Premium: Nova Vera, Moula, Sidyma, Zethoveen.
Altın: Abidin Tatlı, Agach, Altın Seyit, Bafa Kooperatifi, Bilgem Zeytincilik, Çakalini, Delidane, Dr. Hilmi Yıldırım, Dzafaran, Granpa, Güloya, Hedef Çiftliği, Hilmi Yıldırım, Hyllarima, Mehmet Muğla, Milaliva, Monk’s, Mor Salkım, Mümtaz Ünlü, Natura Mono, Nerminhanım Zeytinliği, Övgü, Poyraz, Safitad, Sarp, Seniha Hanım, Seroliva, Siydma, Vievi, Yağderesi, Yerlim, Zeynep Emel Erdemir, Zeytin Hanım, Zeytin Tutkusu, Zeytinel, Zeytinin Efendisi, Zeytinseli.
Gümüş: Ayazbey, cmrt, Çatay, Dade, Erci Tarım, Erkan Aykan, Fundalık Alaçam, Kafkasör Ben Anadolu, Kizili, M.A.Ok, Thales Olive Oil, Tirilyeden, Zeytinel, Zeytinem.
Bronz: Belenkuyu, Dalından Damlaya, Halil Esen, Korudağ Harvena, Oillio, Zeytunizade.
Bu üreticilerin büyük kısmını yakından tanıyorum.
Bir kısmını da ilk kez duydum, mutlu oldum.
Ödüle değer görülen markaların çoğunu da tatmışlığım var.
Abartmıyorum; hepsi birbirinden kaliteli, birbirinden leziz.
Her birinin kendine özgü aroması, meyvemsiliği, yakarlığı, yakıcılığı mevcut.
İspanyol ve İtalyan yağlarından eksiği yok, fazlası var.
Ve biliyorum ki, bu yarışmada ödül kazanan 66 markanın en az 10 katı kadar daha butik üretim yapan firma bulunuyor.
Onlara da naçizane bir çağrım var.
Türk zeytinyağını hak ettiği yere taşımak istiyorsak ulusal ve uluslararası yarışmalara daha çok markayla katılmamız gerekiyor.
Sonrası inanın kendiliğinden gelecek!
Minik bir not: Eleştiri ve önerileriniz için doğrudan bana ulaşırsanız sevinirim.
Paylaş