Paylaş
Eğer, yeni yıl bir pazartesi günü başlıyorsa...
Bu, barış ve mutluluğun işareti sayılır.
O yıl, çocuklar çoğalır, ticaret canlanır.
Bol yağış olur, tarımda verim yükselir.
Denizlerde çok iri balıklar görülür.
Doğrusu ya...
Yıllar önce tuttuğum bir not kağıdından aktardığım bu satırların yer aldığı kitabın adını da, bu görüşün hangi astronoma ait olduğunu da şu an hatırlamıyorum.
12’nci Yüzyıl’dan 21’inci Yüzyıl’a kadar geçen süreçte kaç yeni yılın ilk gününün pazartesiye denk geldiğini de hesaplamadım.
Bunlardan hangisinin barış ve mutluluk getirdiğini...
Hangisinde çocukların çoğalıp ticaretin canlandığını...
Bol yağış olup tarımda verimin yükseldiğini...
Ve çok iri balıklar görüldüğünü de bilmiyorum.
Ancak...
1 Ocak 2018 yine bir pazartesi gününe denk geliyor.
3 gün sonra, yaşananları unutmadan ve onlardan ders çıkararak yeni başlangıçlara adım atmak için önümüzde yeni bir kapı aralanacak.
Onu lehimize ya da aleyhimize çevirmek bizim elimizde.
O halde, dilerim, 12’nci Yüzyıl’a ait bu görüş 2018 için de geçerli olur.
Ve bizler, barış, mutluluk ve berekete yönelik bu işareti iyi kullanırız.
Şimdiden mutlu yıllar...
***
PORTRE
Vefa borcunu ödemek için
markanın adını değiştirdiler
BURHANİYE Pelitköy imzalı ‘Hacı Mustafa Efendi Zeytinyağları’ markası henüz güneş gibi doğuyor olsa da hikayesi 1934’e dayanıyor.
Rengin Başlak, dedesi Hacı Mustafa Kökten’in 83 yıl önce başlattığı bu yolculuğa, babası Recai Kökten’in rehberliğinde devam ediyor.
PELİTKÖY’ÜN KADERİNİ DEĞİŞTİREN ADAM
Hacı Mustafa Kökten aslen Alanya kökenli.
3 yaşında ailesi ile birlikte Pelitköy’e yerleşen Kökten çalışkanlığıyla tanınıyor.
Öyle ki, köy civarında palamutluk olan arazilere zeytin ağacı dikerek gerek kendi zamanında adından söz ettirmiş, gerek ardıl nesillerine eşi bulunmaz bir miras bırakmış.
Sadece bu mu? Tabii ki hayır!
Su problemi olan Pelitköy’e 16 kilometre uzaklıktaki Madra Dağı’ndan su getirmiş ve hat üzerinde benzer problem yaşayan pek çok köyün de suya kavuşmasına vesile olmuş.
Gazetelere haber olmuş, adı Pelitköy ve Burhaniye’de caddelere verilmiş.
6 AY ÖNCESİNE KADAR ADI ‘MONTELA’ İDİ
Torunu Rengin Hanım ise İzmir Türk Koleji mezunu.
O da uzunca süre babasının yürüttüğü bu mesleğin gözlemcisi olmuş ve çocukluğu zeytinyağı fabrikasının içinde geçmiş.
Ancak zeytinciliğe ve zeytinyağı üretimine tam olarak 2005’te eşi Erdem Başlak’la birlikte başlamış.
12 yıl boyunca tüketiciye ‘Montela’ adıyla ulaşmış.
Ancak dedesine olan vefa borcu nedeniyle markayı bu yılın ikinci yarısında marjinal bir karar alarak ‘Hacı Mustafa Efendi Zeytinyağları’ olarak değiştirmiş.
Aileye ait zeytinliklerin toplamı bin dönüm.
Ağaç sayısı ise 12-13 bin arasında.
3 büyük ve irili ufaklı 10’dan fazla bahçeleri var.
Yıllık kapasite ‘var yılı’nda 100 ton civarı.
Bunun 20 tonu perakendede ‘Hacı Mustafa Efendi Zeytinyağları’ markası altında tüketiciye ulaşıyor.
Kalan kısmı da toptan olarak ortağı olunan Tariş’e veriliyor.
İŞE ŞİMDİLERDE OĞUL İLE GELİN DE DAHİL OLDU
Başlak çiftinin bir oğulları var, adı Orçun.
Orçun Başlak, İstanbul’da güneş enerjisi sektöründe çalışıyor.
Eşi Elif de eğitim alanında bilişim sektörüne danışmanlık veriyor.
Ancak ikisi de her hasat döneminde mutlaka Pelitköy’e gidiyor, “O havayı solumadan duramıyoruz” diyor.
Fotoğrafçılıkla da ilgilenen genç çift, markanın tüm fotoğraflarını bizzat kendileri çekiyor ve sosyal medya hesabını yönetiyor.
Diyorlar ki:
“Hacı Mustafa Efendi Zeytinyağları’nı Ege’nin asırlık ağaçlarından elde ettiğimiz zeytinleri eski usul ve günümüz teknolojilerini harmanlayarak elde ediyoruz.
Hasat döneminde toplayıcılarla birlikte hemen hemen tüm zeytinliklere girmeye gayret ediyor, zeytinlerin ağaçlar zarar görmeden toplanması için doğal yöntemlere başvuruyoruz.
Zeytinleri toplandıkları gün fabrikamızda sıkıp çelik tanklarda stoklayarak orada şişeliyoruz.
Ürünlerimizi İzmir-Burhaniye yolundaki satış ofisimizde ve fuarlarda tüketiciyle buluşturuyoruz.
Bundan sonraki yıllarda da yine ailece butik bir marka olarak yolumuza devam etmek istiyoruz.
İspanyolca’da ‘yükseklik’, ‘yükselti’ anlamına gelen eski markamız Montela’yı bundan sonra dış pazar için elimizde tutmaya devam edeceğiz.
İç pazarda ise sadece Hacı Mustafa Efendi’yi kullanacağız.”
AMAÇ KUZEY EGE LEZZETİNİ DÜNYAYA TANITMAK
Hedefleri, ürettikleri zeytinyağlarının nefasetini ve kalitesini korumak.
Zira, bu gerçekleşmez ve tüketiciye beklediği deneyim düzenli olarak hissettirilmezse ürünü farklı kılan özelliklerin yitirileceğine inanıyorlar.
Bu noktada da bir yandan yağlarının tüketicilerde yaşattığı deneyimin hiç bozulmadan kalması için çalışıyorlar.
Bir yandan da Kuzey Ege’nin eşsiz ikliminin bir ürünü olan bu lezzeti Türkiye’de ve dünyada yeni pazarlara açabilmek için canla başla çabalıyorlar.
Dilerim, yeni yıl hem onlara, hem de tüm üreticilerimize bolluk bereket getirir.
Daha çok ve kaliteli ürünler alınır.
Yurt içi ve dışında yeni kapılar açılır.
Ve doğanın insanlara hediyesi bu mucizevi iksiri daha çok insan tüketir.
Paylaş