Paylaş
Eminim ki bir çoğunuz 3-4-5-6 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen bu etkinliği ya yazılı-görsel basından ya da sosyal medyadan takip etmişsinizdir.
Dolayısıyla, tekrara kaçmamak adına 4 güne yayılan aktiviteleri tek tek yazmak yerine küçük notlar halinde gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
* Öncelikle, Ticaret Odası’nda yaşanan bayrak değişimi sonrası göreve gelen yeni ekip 20 gün gibi kısa sürede büyük işler başarmış.
Başkan Ali Uçar başta olmak üzere emeğe geçen herkese teşekkürler.
* Bu yıl etkinlikler ve stantlar için Kırlangıç Yaşam Merkezi tercih edilmiş.
Çarşı esnafı katılır mı bilemem ama bence geçmişle kıyasladığımızda daha gerçekçi bir seçim olmuş.
Yıllardır, “Ayvalık, Ayvalıklılar ve konuklar daha geniş alanda ürünlerini tanıtıp/alabileceği bir etkinlik alanını hak ettiğini düşünüyorum” diye yazan biri olarak söyleyebilirim ki dar sokak araları ve merkeze uzak Büyük Park’tan sonra sanırım doğru adres nihayet bulunmuş.
(Bu arada, yerel markaların birçoğu ve büyüklerden Komili stant açarken, bu bölgeyle özdeşleşmiş Tariş, Kristal ve Yudum’un bu yıl da olmayışına sektör adına üzüldüm.)
* Festival çerçevesinde zeytin-zeytinyağı üzerine düzenlenen tek paneli yöneten moderatörün, çoğunluğunu ilk kez duyduğumuz eşsiz bilgiler aktaran Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya ve Mehmet Cavlı’nın sözlerini sürekli kesip katılımcıların soru sormasına izin vermeyişi belki de bu yılki etkinliğin tek eksisi olarak kayıtlara geçti.
* Gözlerim yine organizasyonun fitilini ateşleyen, etkin görev alan ve bugünlere ulaşmasına aracılık eden simaları aradı ama İbrahim Kantarcı dışında kimse yoktu (ya da ben göremedim).
* Göremediklerim arasında zeytin-zeytinyağına dair yaptıkları haberler ve yazdıkları yazılarla sektöre ışık tutan meslektaşlarım da vardı.
-Ben de dahil- davetli basın mensuplarının seçimi neye göre yapılıyor bilemiyorum ama listelerin gözden geçirilmesinde fayda olduğu kesin.
* Festivalin üçüncü günü Yeşil İnci Topçu Çiftliği’ndeki sektörel buluşma gerek yer seçimi, gerek sunum, gerek stantlar, gerek mutfak workshop’u, gerekse de sunulan ikramlarla hani derler ya 10 numara 5 yıldızdı.
* Cumartesi akşamı Çamlık 87 Otel’de verilen gala yemeğinde Arzu Acurol, bizlere adeta parmaklarımızı yedirtti.
Hele taze incir ve köz patlıcandan yaptığı meze sanırım uzun süre lezzet hafızamızdan silinmeyecek.
* Bu noktada bir gözlemimi paylaşmadan geçemeyeceğim.
Ayvalık ve Cunda’da (3 gece boyu konuk edildiğimiz mekanlar da dahil) masalarda zeytinyağı olmayışını aklım bir türlü almıyor.
Bunca marka bolluğu yaşanan bir yerde masalarda neden birkaç şişe farklı çeşitlerde zeytinden sıkılmış yağ bulunmaz anlamıyorum.
Bu kadar konuk varken bundan iyi tanıtım imkanı olur mu?
- “Şu meze x, şu lezzet x marka zeytinyağıyla yapılmıştır” diye anlatılamaz, minik notlar hazırlayıp masalara bırakılamaz mı?
Bunu yapmak bu kadar zor olmamalı.
Üretmeyi sonunda öğrendik, ama pazarlamada hala çok zayıfız.
* Son söz olarak komite üyelerinden bir ricam var:
Lütfen önümüzdeki hasat için şimdiden çalışmaya başlayın.
Türkiye’yi zeytin hasat festivaliyle tanıştıran Ayvalık’a yeni bir hikaye yazın.
Büyük üreticiler olarak adlandırılan firmaların da bu organizasyona birebir dahil olmalarını sağlayın.
Zira, sizden 10-15 gün önce yaptıkları kapalı devre hasat etkinlikleri ve basına yansımalarından geriye artık bir marka olmuş Ayvalık Festivali’ne kırıntıdan başka bir şey kalmıyor.
Bir de madem bu uluslararası bir etkinlik, lütfen daha çok yabancı konuk ve konuşmacı olsun.
Seneye yenilenmiş bir hasatta görüşmek dileğiyle...
Zeytinyağı tüketelim, sağlıklı kalalım!
Paylaş