Paylaş
BİR havai fişek patladığı zaman neler oluyor?
Kulakları rahatsız eden büyük bir gürültüye yol açıyor.
İçeriğindeki potasyum, nitrat, potasyum klorat, potasyum perklorat, mangal kömürü, sülfür, sodyum okzalat, alüminyüm, demir tozları gibi kimyasallar nedeniyle ciddi çevre kirliliği yaratıyor.
Kanserojen etkisi bulunan kimyasal içerikli bu tozlar aynı zamanda insan sağlığına zarar veriyor.
İşitme kaybının yanı sıra solunum yoluyla alınması durumunda astım veya bronşite neden olabiliyor.
Sesi, dumanı ve ışığıyla kuşları korkutuyor. Sağır ve kör ediyor.
Nereye kaçacaklarını şaşırıp panik birbiriyle çarpışmaları sonucu birçoğu ölüyor.
Kuluçkadaki kuşlar sesten korkarak yuvalarını bırakıp kaçıyor.
Patlayan havai fişeklerin yakınında olan kuşlar yanarak can veriyor.
Göç yolu rotalarında sorun yaratıyor.
Kuluçka döneminde denize doğru yürümek için kendilerini ay ışığına göre ayarlayan caretta carettalar, aşırı güçlü ışık yüzünden yanılabiliyor.
Denize karıştığında balıklara zarar veriyor.
Kültürel ve tarihi eserler de zarar görebiliyor.
Zümrüt yeşili ormanlar yanıyor.
Bunları ben değil, bilim insanları söylüyor.
Ama nedense hala nişan, düğün, sünnet, karşılama, uğurlama, kutlama vb etkinliklerin vazgeçilmezi olmayı sürdürüyor.
Aslında çoğu yerde yasak!
Mutlaka izin almak gerekiyor.
Kimse kafasına göre, istediği yerde, istediği zaman, istediği kadar patlatamıyor.
850 TL ile 20 bin TL arasında değişen ceza söz konusu.
Ancak ne yasağı takan var, ne de cezayı hakkıyla uygulayan!
Biliyorum, yazdıklarıma katılanlar olacağı gibi karşı çıkanlar da olacak.
Gelin; bir görsel şov uğruna insan, hayvan, bitki ve çevreye zarar vermekten artık vazgeçelim.
***
CAN DOSTLAR
Seveceksen böyle sev
BAKIP da etkilenmemek mümkün mü?
Dalyan’da oturan 79 yaşındaki Margret Enkens, parkinson nedeniyle Almanya’da özel bir bakımevine yerleşmeye karar verince...
Yaralıyken bulup sahiplendiği ve 21 yıldır gözü gibi baktığı kaplumbağası ‘Anton’u Hayvan Dostları Derneği’ne teslim ediyor.
Hani derler ya, gözyaşı sel olup akıyor.
“Çocuğum gibi baktım. Ama ondan ayrılmak zorundayım. Başka çarem yok” derken...
Bir yandan hıçkıra hıçkıra ağlıyor, bir yandan da elleri Anton’u vermemek için sanki direniyor.
Hayvan sevgi nedir bilmeyen insanların Margret’i anlaması zor değil, çoook zor!
Dilerim...
Çocuklarına karne hediyesi olarak...
Sevgilisine sevgililer günü-doğum günü sürprizi yapmak için...
Yazlığa götürmek amacıyla...
Evcil hayvan alıp sonra onları vicdanları sızlamadan sokağa bırakırken bu fotoğrafı hatırlar da utanırlar.
Onların birer eğlence aracı, oyuncak olmadığını; kendilerine göre mutlulukları, üzüntüleri olduğunu idrak edip bu insanlık ayıbı karşısında yürekleri sızlar.
***
AKLIMA TAKILDI
Başkan da haklı ama insan
yine de sormadan edemiyor
EN baştan belirteyim de sözlerim yanlış anlaşılmasın.
Tramvaya karşı falan değilim.
Hatta İzmir’e çok yakışacağını düşünüyorum.
Ve eminim ki, hizmete girdiğinde metroyu tamamlayıcı niteliğiyle kent içi trafiği de çok rahatlatacak.
Ama takıldığım bir nokta var.
Başkan Aziz Kocaoğlu’nun geçen çarşamba günü basına yansıyan açıklamalarından öğrendiğimiz kadarıyla her iki hatta da yine revizyona gidilmiş.
Ben saymadım ama sayanların ifadesiyle bu tam 15’inci değişiklik.
Başkan, “Bu tür projelerde uygulama sırasında tespit edilen hatalar düzeltilir, neden karşı çıkıldığını anlayamıyorum” diyor.
Haklı, katılmamak mümkün değil.
Ama insan yine de sormadan edemiyor?
Bu kadar kısa sürede bu kadar değişiklik olduğuna göre...
Proje hazırlanırken acaba dersimize iyi çalışmadık mı?
Sorular bilmediğimiz yerden mi geldi?
Yoksa elektrikler mi kesikti?
Ve gerçekten bu son kararınız mı?
***
TUTTUM BU SLOGANI
İzmir’e doyamazsınız
KİM ne derse desin...
İzmir Turizm Tanıtma Vakfı (İZTAV), Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun başkan seçilmesiyle büyük ivme kazandı.
Üye yapısının ve sayısının artması...
Hele hele Büyükşehir’in tanıtım için 3 milyon TL aktarması adeta doping etkisi yaptı.
İZTAV, bayram sonrası (12 Temmuz’da) düğmeye basacak ve iç turizme yönelik 2 ay sürecek atağa başlayacak.
Reklam filmleri ve afişlerde yer alacak tema, “İzmir’de sanata, denize, doğaya doyarsınız ama İzmir’e doyamazsınız” olarak belirlenmiş.
Çok tuttum bu sloganı.
Hem de çok tuttum.
Eminim ki, kentin tanıtımına katkısı kadar, çalkantılı bir dönemden geçen turizm sektörüne de can suyu olacak.
Paylaş