Paylaş
Benim böyle bir baba olacağım da belliymiş.
Nasıl baba olunmadığını iyi bildiğim için...
Anneme iyi bir evlat oldum. Kendisi de bunu hergün söyler sağolsun.
Babam anneme koca olmadığı gibi, bana da baba olmadı. Benim için yaşayan bir ölü kendisi.
O yüzden, karıma iyi bir koca, çocuğuma da iyi bir baba olmak benim için her zaman ilk önceliğim oldu.
Sevgi içinde yaşayan mutlu bir aile hayali kurdum.
Birbirine aşık bir çift, aşkın meyvesi bir çocuk.
Bunların hepsine de sahip oldum.
Karımla son derece gelgitli bir yaşantımız var doğru; ama düşündüğüm zaman kimin yok ki diyorum.
Erkekler hiç konuşmuyor. Kadınlar çok konuşuyor.
Ben hem annem tarafından yetiştirilen bir Adam olduğum için, hem de babamın evde olmasına rağmen eksikliğini yaşadığım için, konuşan bir adam oldum.
En büyük ayrıcalığım bu oldu;
Konuşmak.
Her şart altında her sorunu açıkça konuşabiliyorum.
Bizim ilişkimiz, benim konuşmaya açık olmam, karımın da adalet duygusunun çok gelişmiş olması sayesinde hep uçurumdan dönüyor.
Kurtuluşun salt iletişim ve adaletle olması tabi ki mümkün değil.
Bizim satır arkalarına sinirle ve gafletle ittiğimiz bir de aşkımız var.
İş, o aşkı gidip gelip küllerinden alevlendirmek.
Ben bunun iyi bir cinsellikle asla ölmeyeceğini düşünen bir kafa yapısına sahibim.
Karımsa bunun romantizm ve sabırla ölmeyeceğini düşünen bir kafa yapısına sahip.
İkimizin bu farklı düşünce yapısının bir arada barınma uğraşı bizim esas başarımızdır.
Sanırım buna mükafat olarak kader bize ufak bir cilve yaptı.
Karımın hamileliği ile birlikte başımıza gelen hormonal azgınlık, bize, her ikimize de, iyi bir oyun eşliğinde hayat dersi veriyor.
Çocuk rıskı ile gelir dedikleri bu olsa gerek!
Şaşkınlık, şapşallık, kararsızlık ve mutsuzluk, huzursuzluk, aptallık...
Son 3 hafta içinde bütün bunları aynı anda hissettik.
Bakın “hissettik” diyorum.
“Hissettim” değil.
Çok uzun zamandır ilk defa bir konuda tamamen aynı şeyleri düşünüp paylaştık karımla.
Kızımız çok mutlu. Onun kardeş fikri sevinci bizi susturdu.
Kararsızlıklara bir nokta koyduk.
Savaşarak sevişmeyi değil,
Sevişerek geçinmeyi amaçlıyoruz.
Bu bebek, bize bunu öğreterek geliyor.
Paylaş