Paylaş
Bunu duyduğumda, kendimize özel vakit yaratmak adına bir restoranda olduğumuza şükrettim.
Hani insanın kan beynine çıkar ya, benim de çıktı.
Uygun bir ortamda olsaydık, sağa sola uçan tekmeler atıyor olabilirdim.
Kendimi tuttum.
Yakında kılıbık adamın günlüğü adında bir esere dönüşecek bu yazdıklarım, onun da farkındayım.
Acıklı değil mi?
Bu kadın milleti adamı hasta eder!
Karım kalktı bana;
“Kadın kısmı fazla ısrara gelmez! Fazla ısrar aşık usandırır...” dedi ve ben beynimden vurulmuşa döndüm.
Pes!
Yuh!
Yuh ve pes!
Yahu siz hakikaten anlaşılması kesinlikle imkansız yaratıklarsınız.
Hadi tamam genelleme yapınca kızan okurların hatrına yapmayayım... benim karım anlaşılmaz kadınların en anlaşılmazı.
Bu bana edilecek laf mı şimdi?
Bunca olan bitenden sonra hem de?
Israr etmezsin “Vay efendim neden ısrarcı olmadın?” der...
Israr edersin, “Baydın!” der...
Üzerine düşersin şımarır,
Evi terk edersin peşinden gelir!
Ben buna, koskoca adamı maymun etmek derim.
Bu sadizm değil de ne?
Madem öyle...
Allah aşkına sevgili karıcığım, sen söyle, ben de aynen burada yazacağım.
Hodri Meydan!
Benim köşem bir haftalığına senindir.
Seni ne mutlu eder?
Benden tam olarak ne istiyorsun, ne bekliyorsun?
Formülü sen ver. Yapmayan eşşek!
Hem yaz, hem de kendinle yüzleş.
Çünkü acı gerçek şu:
Sen benden ne istersen iste, ben de ne istersen harfiyen yapayım...
Yine kesmeyecek!
Yine olmayacak!
Yine yetmeyecek!
Yine kendini mutsuz etmenin bir yolunu mutlaka bulacaksın.
Ve ben, yine kötü adam ilan edileceğim.
Doğru... Bende genişlik var.
Ama sende de detaylarda kaybolup mutlu olmama hastalığı var.
Sen mutlu olmayı bilmiyorsan ben ne yapayım?
Artık ne yapayım?
İşte bu yüzden, yine basıp gidesim var.
Dönmemek üzere...
Bu bir tehdit değildir.
Bana hissettirdiklerindir.
Adam
Paylaş