Paylaş
FETÖ’nün siyasi ayağı denilince, AK Partililer bir çırpıda Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Fatih Gürsul’un FETÖ üyeliğinden hapis cezasına çarptırılmasını, Amerika’ya kaçan CHP milletvekili Aykan Erdemir’i ve FETÖ iddiasıyla tutuklanan Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz’u sayıyorlar.
CHP, FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılmasını isterken herhalde keseri kendi ayağına vurmayı amaçlamadı. Onların kastı, FETÖ’nün siyasi ayağını gündemde tutan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi sıkıştırmak. Bir adım ilerisinde ise MHP ile AK Parti’nin arasını açıp ‘cumhur ittifakı’nı çatlatmak. Bahçeli, CHP’nin teklifinin peşine takılmayacaklarını söylemekle bu hamleyi boşa çıkardı. Ama tartışmayı ileri bir noktaya taşıdı. Yurtta sulh konseyinin sivil ayağını gündeme taşıdı. Bahçeli’nin neyi kast ettiğini bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Ne Kılıçdaroğlu gibi AK Parti’yi ne de Erdoğan gibi CHP’yi kast ediyor. Bahçeli’nin dilinin altında bir bakla var ama ne?
LİBYA’DA BARIŞ YAKIN MI?
"TÜRKİYE barışın anahtarı” sözü tam olarak Türkiye’nin üstlendiği misyonu anlatıyor. Ama dünyanın barışı aradığından emin değilim. Libya’da barışın sağlanması umuduyla toplanan Berlin Zirvesi’nden de sonuç çıkmadı. “Dağ fare doğurdu” diyemem ama önemli itirazlarım var.
1- Hafter’e ateşkes için imza attırılamadı.
2- Gayrimeşru olan Hafter, hem Moskova’ya hem Berlin’e davet edilmek suretiyle meşru bir oyunca haline getirildi.
3- İsyancı Hafter kabul etmediği takdirde ateşkes nasıl imzalanacak? Hafter Moskova’da ve Berlin’de olmasaydı ateşkes için kiminle muhatap olunacaktı, dediğinizi duyar gibiyim. Peki davet edildi ama imza atması sağlanabildi mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan da Merkel’e “İmza attırmanız gerekir” dediğini söylemek zorunda kaldı.
4- Berlin Konferansı öncesinde petrol bölgelerini bloke eden Hafter’in Libya’nın tümünü ele geçirene kadar anlaşmaya yanaşmayacağı ortaya çıktı. Hafter’e yaptırım kararı alınmadıkça havanda su dövülmeye devam edilecek.
5- Alınan kararların takip edilmesi için bir mekanizma oluşturulması kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o mekanizmada Türkiye’nin de yer alacağını söyledi. Ancak bu mekanizmanın yaptırım gücü ne olacak? Bu belli olmadı.
6- BM çatısı altında bir yol haritası çizildi. Ancak şimdiye kadar BM’nin hiçbir soruna çözüm bulmadığı her nedense unutuldu. BM Güvenlik Konseyi’nde ise Hafter’e destek veren ABD, Rusya ve Fransa’nın varlığı unutulmamalı.
7- Berlin Konferansı’nda ülkeler kendi pozisyonlarını deklare ettirmiş oldu. Mısır, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Hafter’e desteği devam ettiği sürece Türkiye için de tek bir yol gözüküyor: “Durmak yok, yola devam.”
YÖRÜK MONŞER
ARAYA sıcak gündem girdiği için yazamamıştım.
Libya’da Hafter krizinin zirvede olduğu, İdlib’den ateşkesin bozulduğu haberlerinin geldiği bir sırada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile CNN Türk’te ‘Tarafsız Bölge’ programında bir araya geldik. Ahmet Hakan’ın moderatörlüğünde Özlem Gürses ve Zafer Şahin’le birlikte üç saat boyunda bakanı soru yağmuruna tuttuk. İşin haber boyutu zaten gazetelerde yer aldı. Ama söz konusu dışişleri olunca bizim kadim bir “monşer” tartışmamız var ya, onu da atlamadık. “Monşer oldunuz mu?” diye sorduk. “Yörük monşer nasıl oluyorsa öyle oldum işte” yanıtını verdi. Golfte iddialı olduğunu anlattı. ABD Başkanı Obama G-20 zirvesi için Antalya’ya geldiğinde golf oynamayı teklif etmiş ancak zaman olmamış. “Obama’yı yenerdim” diyor. Obama’yı yenememek sanki içinde uhde kalmış gibi. Trump’ın iyi golf oynadığını söylüyor.
Çocukluğuna gidip yörüklerin yaylaya çıkışını anlatırken nasılsa, bir diplomatik müzakereyi yürütürken de o denli sakin. Çavuşoğlu, şu anda en tecrübeli dışişleri bakanları arasında yer alıyor. O nedenle diğer meslektaşlarıyla ilişkilerini sorduk. Onları özel günlerinde aramaya, kişisel dostluklar kurmaya özen gösteriyormuş. Fiziki olarak Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov’a benzetiliyormuş. Mevlüt Çavuşoğlu’na Azerbaycan’ı sordukları gibi, Memmedyarov’a da “Mevlüt, Türkiye’de ne oluyor?” diye sorunlar çıkıyormuş. Çavuşoğlu geçen yıl dünyanın etrafında tam 11 kez dolaşmış. Eee Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olmak böyle bir şey işte.
Mevlüt Çavuşoğlu’nu kriz bölgelerinde ya da diplomatik müzakereler sırasında görüyorsunuz. Dışişleri Bakanlığı’nı başarılı bir şekilde yürütüyor ama onun insani tarafı her şeyden önce gelir. Hangi makamda olursa olsun, insani yönünü ihmal etmez.
Paylaş