Paylaş
Resmi olarak açıklanana kadar Cemal Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü söyleyemeyiz ama bu kadar delilden sonra müsaadeniz olursa artık ‘Kaşıkçı cinayeti’ demek istiyorum. Daha doğru bir tanımla, ‘Kaşıkçı suikastı’.
Cemal Kaşıkçı’nın başkonsolosluk binasına giriş yaptığı 2 Ekim günü Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişinin sorgucu, infazcı ve temizlikçi olmak üzere üçe ayrıldığını belirtmiştim. Suudi Arabistan Adli Tıp Kurumu Başkanı Salah Muhammed Al Tubaigy’nin suç delillerini yok etmekle görevli olduğu anlaşıldı. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında Tubaigy’in yargılanması gündeme gelecek.
Ancak edindiğim bilgiye göre Suudi görevlileri yok etmeye çalışsa da bazı deliller ele geçirilmiş durumda. İstanbul Emniyeti’ne bağlı ekipler yok edilmeye çalışılan bazı delilleri kurtardı diyebiliriz. Başkonsolosluk bölümünde 9 saat süren aramada bazı önemli delillere ulaşıldığı söyleniyor. Şimdi bu deliller uzman bir ekip tarafından inceleniyor. Olayın aydınlatılması açısından bu çalışmalar çok önemli. Ama asıl önemli olan konuttaki arama. Çünkü Kaşıkçı’nın cesedinin parçalanma işleminin burada yapıldığı düşünülüyor. Salı günü konutta yapılacak arama Suudi yetkililerinin direnci nedeniyle gerçekleşememişti. Ama dün o sorun aşıldı ve konuta girildi. Konutta sadece deliller değil, aynı zamanda kaçırılamadıysa Kaşıkçı’nın parçalanmış cesedi de aranıyor.
ACİL KODUYLA ÇEKİLDİ
Salı günü konutunda arama yapılacağı haberini alır almaz ilk uçakla Suudi Arabistan’a kaçan Başkonsolos Muhammet el Uteybi’nin görevden alındığı açıklandı. Uteybi bu soruşturmanın kilit isimlerinden biri. Çünkü elde edilen ses kayıtlarından birinin başkonsolosa ait olduğu söyleniyor. Kaşıkçı olayından sonra Reuters haber ajansını başkonsolosluk binasına sokan Uteybi’nin kameraların karşısında boş dolapların kapaklarını açtığı görüntü hatırınızdadır. İstanbul Emniyeti bu görüntüleri uzman bir ekibe inceletti. Vücut dili okumasında başkonsolosun suçluluk telaşı içinde olduğu tespit edilmişti. Suudi Arabistan’a kaçan başkonsolosla birlikte aynı zamanda çok önemli bir delil de kaçmış oldu. Uluslararası kamuoyunun harekete geçip başkonsolosun hayatını garantiye alması gerekiyor. Suç delillerini yok etme adına Suudi Arabistan’ın gözünü kan bürümüş veliaht prensi, başkonsolosun vücudunu da ortadan kaldırabilir. Kaşıkçı olayının canlı bir tanığını ortadan kaldırma adına, başkonsolos ebediyen susturulmak üzere Riyad’a çekilmiş gibi gözüküyor. Ne yapıp edip en önemli tanığın ortadan kaldırılmasına engel olunmalı.
İNFAZDA 4 İSİM
Kaşıkçı cinayetinde elde edilen her delil, olayın önceden planlandığını ve infazın ardından suç delillerini yok etmek için kriminal bir temizlik yapıldığını gösteriyor. Aynı zamanda ulaşılan her delil, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammet bin Selman’a daha çok yaklaştırıyor.
Çünkü infaz ekibinde veliaht prensin yanından ayırmadığı 4 yakın koruması da var.
1- Mahir Abdülaziz Mutreb. Yurtdışı seyahatlerinde veliaht prense eşlik edecek kadar sadık adamı. 2 Ekim’de İstanbul’a gelen 15 kişilik ekibin içinde yer alıyordu. Aynı gün özel uçakla apar topar Türkiye’yi terk etti.
2- Abdulaziz Muhammed el Hawsawi. Veliaht prensle özel uçağında seyahat eden yakın koruma ekibinde yer alıyor. Suudi ailesiyle çalışan Fransız bir profesyonel koruma görevlisi olarak biliniyor.
3- Thaar Galib el Harbi. Cidde’deki sarayın en önemli korumaları arasında gösteriliyor. Gözü kara bir infazcı olarak biliniyor.
4- Muhammet Saad el Zahrani ise başka bir kişiye ait pasaportla seyahat edecek kadar karanlık olan kraliyet muhafızlarından.
Başkonsolos acil koduyla Suudi Arabistan’a çekilince Kaşıkçı’dan sonra sıra Uteybi’de mi sorusu gündeme geldi. Bu ekibin bir de başkonsolosu infaz edip önemli bir delili ortadan kaldırılmasına izin verilmemeli.
Paylaş