Paylaş
Okulların açılması öncesinde Milli Eğitim’de tam bir seferberlik hali mevcut. Okullar açıldığında öğrencilerin masasında ders kitapları hazır olacak. Milli Eğitim Yayınevi’nin önünde saatlerce kitap kuyruğuna girmiş bir veli olarak bunun kıymetini çok iyi bilirim. Bazı ilçelerde kitap bulunmaz, bir ders kitabı için vilayete gidilirdi. Bu yıl yardımcı ders kitapları da verilecek. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Bu yıl 130 milyon yardımcı kaynağı öğrencilerimize ücretsiz olarak ulaştıracağız” dedi. Yardımcı ders kitapları kimi zaman normal ders kitaplarından daha pahalı oluyor. Ekonomik zorlukların yaşandığı bir dönemde Milli Eğitim, yardımcı kaynakları da ücretsiz vererek velilere bir destek sağlamış olacak. Çok da iyi düşünmüşler. Biz yıllarca okullar açılıyor, ders kitapları cep yakacak diye haber yapmış gazetecileriz. Velilerin hevesi kursağında kalıyordu.
ÖĞRETMENLİK SINAVI
“Milli Eğitim Bakanı ile görüştün, öğretmenlik sınavını konuşmadın mı?” sorabilirsiniz. Sormaz olur muyum? Mahmut Özer, “Eğitim camiasının 60 yıllık hayali olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu çıkardık” diye söze başladı, tek tek anlattı. Sizin için özetledim.
1) Uzman öğretmen ve başöğretmen hiç yokmuş, sanki ilk kez olacakmış gibi bir algı var. Ama yanlış. Bakanlığın verilerine göre zaten mevcutta 75 bin 701 bir uzman öğretmen, 90 başöğretmen var.
2) Yüksek lisans ve doktorası olan öğretmenlerden eğitimi tamamlayanlar otomatik olarak bu görevlere atanacaklar. Onlar sınava girmeyecek. Bu durumda 90 bin öğretmen var.
3) Uzman öğretmenlik için 180 saat, başöğretmenlik için en az 240 saat eğitim programını tamamlamaları gerekiyor. Uzman öğretmenlik için 543 bin 515, başöğretmenlik için 70 bin 931 başvuru yapılmış.
4) Uzman öğretmen olduklarında eğitim öğretim tazminatları yüzde 20’den yüzde 60’a, başöğretmen olduklarında ise yüzde 40’tan yüzde 120’ye çıkacak. Önemli bir gelir kaynağı.
5) Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik için belirlenmiş bir kontenjan, kota ya da sıralama yok. Sınavda 70 puan alan herkes bu unvanları alabilecek.
6) Peki kazanamayan ne yapacak? Tenzili rütbeye uğrayacak değil. Öğretmenliğe devam edecek ve istediği takdirde yeniden girecek. Bu konuda da bir sınırlama yok.
7) Milli Eğitim Bakanı Özer bunları tane tane anlatırken, “Sınava ne gerek vardı. 10 yıllık öğretmen uzman öğretmen, 15 yıllık olanlar başöğretmen olsa olmaz mı? Kariyer mutlaka gerekli mi?” diye sordum.
DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ
Dünyanın gelişmiş ülkelerinden başladı. İsveç’ten başladı, İtalya’dan, Fransa’dan, Almanya’dan Amerika’dan girdi, en son Güney Kore ve Çin’i anlatıyordu ki “Tamam” dedim. Pes ettim. Çünkü kariyer yapmak oralarda mesleğin saygınlığını daha da artırmış. Öğretmen kendini geliştirirken aynı zamanda eğitim sistemine de yenilikler kazandırmışlar. Eğitimcinin eğitimi konusuna geliyoruz. Eğitimci kendini sürekli geliştirecek ki öğrencilere de katkısı artarak devam etsin. Öğretmen bir pınar gibidir. O gürül gürül akacak ki öğrenciler o pınardan doya doya beslenebilsin.
SINAVLAR YAPILACAK
Milli Eğitim Bakanı, hiçbir meslekte sınavsız kariyere geçiş olmadığını söyledi. Ama beni asıl sevindiren, öğretmenlerin yüksek lisans ve doktora konusunda istekli olduklarını söylemesiydi. Bizim öğretmenlerimize de bu yakışır.
Bize bundan sonra, öğretmenlerimize hayırlı olsun demekten başka bir şey düşmüyor.
MESLEK SAHİBİ GENÇLER
Meslek eğitimi benim hayalim. Mesleksiz ancak eğitimli gençlerimizin işsiz olduğu işletmelerimizin ise meslek sahibi eleman ihtiyacının olduğu bir gerçek. Katsayı uygulaması nedeniyle imam hatipler başta olmak üzere meslek liselerinin vebalı muamele gördüğü devirleri yaşadık. Hukukçu, doktor, mühendis, subay olmak isteğimizde karşımıza hep katsayı engeli çıkarıldı. Meslek liselerinde okuyanlar olarak sanki hayata atılmadan baştan damgalanmıştık. Bir yanda meslek sahibi eleman ihtiyacı diğer tarafta yüzümüze kapanan okullar. Katsayı uygulamasından önce meslek eğitiminde öğrenci sayısı 249 bin 774’müş. Katsayı ile bu sayı 74 bine düşmüş. Bu sayı şimdi 670 bine ulaşmış. Milli Eğitim Bakanı Özer, “Hedef 1 milyon” diyor. Ben o hedefe kısa sürede ulaşılacağından eminim.
ÖĞRENCİLERE EK GELİR
Meslek liseleri sadece gençlere meslek öğretmiyor. Ayrıca sanayinin ortasında ya da işyerlerinin içindeki meslek okulları ile yaş sınırı olmadan insanlar eğitimine devam edebiliyor. Hep deriz ya, öğrenmenin yaşı yok diye. 18 yaşında da gidebiliyor 40 yaşında da eğitim alabiliyor. Bunun bir de sosyal boyutu var. Bu öğrenciler her ay asgari ücretin üçte biri kadar para alıyor. Meslek sigortasına sahip oluyor. Kalfa olduğunda ise bu rakam asgari ücretin yarısına yükseliyor. Ailelerine maddi olarak destek sağlıyorlar.
Pandemi sürecinde Ankara’nın Altındağ ilçesindeki bir meslek lisesine gitmiştim. Onlar da döner sermayeden aldıkları para ile aile bütçesine katkı yapmanın mutluluğunu yaşıyorlardı.
Bir gencin o yaşta bu duyguları yaşaması ne kadar önemli.
OKULÖNCESİ EĞİTİM
Okulöncesi eğitim Milli Eğitim Bakanı Özer’in en önemli hedeflerinden biri. Belki de en birinci hedefi. Okulöncesi eğitimin yaygınlaşmasıyla sosyolojinin değişeceğine inanıyor. Okulöncesi eğitim seferberliği çok olumlu sonuçlar vermiş. Kısa sürede 1400 anaokulu, 10 bin 100 anasınıfı açılmış, böylece 500 bin çocuğumuz okulöncesi eğitimle tanışmış. Mahmut Özer, “Hedef 3 bin anaokulu, 40 bin anasınıfı” diyor. İstanbul pilot bölge seçilmişti. Milli Eğitim Bakanı yapıyor, Ekrem İmamoğlu bakıyor. İmamoğlu’nun en önemli seçim vaadi her semte bir anaokulu değil miydi? Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere çocuklarımızın anaokullarına ihtiyacı çok büyük. Özellikle de çalışan aileler için gerekli. Herkesin özel okulların anaokuluna çocuğunu gönderecek parası yok. Ama eğitimde bir devrim yapacaksak bu ancak ve ancak anaokullarından başlayarak yapılabilir.
Paylaş