Paylaş
İki lider, Akşener’in evinin bahçesinde Ekrem İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu ve Buğra Kavuncu’nun da yer aldığı bir fotoğraf verdiler. Ziyaretin sadece o masa etrafındaki bayramlaşmadan ibaret olduğunu düşünmeyin. Çünkü iki lider heyettekileri bahçede bırakıp eve geçiyor ve 45 dakika süren baş başa bir görüşme yapıyorlar. ‘Millet ittifakı’nın geleceği açısından önemli bir görüşme olduğunu söylemekle yetineceğim.
‘MİLLET İTTİFAKI’NIN GELECEĞİ
Meral Akşener’in “HDP, PKK’nın uzantısıdır” sözleriyle başlayıp HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarıyla büyüyen tartışma, şimdilik yatıştırıldı. Ama bir hasar bıraktı. Ayrıca ‘millet ittifakı’nın geleceği açısından soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. İYİ Parti ile HDP arasında yaşanan tartışmanın ‘millet ittifakı’nı çatlatma ihtimali Kılıçdaroğlu’nun uykularını kaçırıyordu.
Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesinin başlıklarından birini ‘millet ittifakı’nın geleceğinin oluşturduğu söyleniyor.
HDP’SİZ OLMAZ
Başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte siyasetin paradigması değişti. Kılıçdaroğlu, CHP’yi yüzde 25’in üzerine çıkaramıyor ama ittifaklarla sonuç almaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olamadı ama yerel seçimlerde ittifakların yararını gördü. İstanbul ve Ankara’yı ittifaklar sayesinde kazandı. HDP’nin yer almadığı bir ittifakın Erdoğan karşısında başarılı olamayacağı görüşünde. O nedenle İYİ Parti ile HDP’yi ‘millet ittifakı’ havuzunun içinde tutmaya çaba gösteriyor.
ÜÇÜNCÜ İTTİFAKI ÖNLEME HAMLESİ
İYİ Parti ittifak sürecinde kozlarını iyi oynamaya çalışıyor. O nedenle İYİ Parti’nin masasında iki seçenek bulunuyor.
1) ‘Millet ittifakı’ ile devam.
2) Saadet, DEVA ve Gelecek Partisi ile üçüncü ittifakı kurmak.
İYİ Parti’de ibre ‘millet ittifakı’dan yana olmakla birlikte üçüncü ittifak da ciddi olarak müzakere ediliyor. Üçüncü ittifakla birlikte hem HDP bagajından kurtulmayı, hem de milliyetçi-muhafazakâr ittifakın oluşturacağı sinerjiden yararlanmayı planlıyorlar. Ama her iki modelin de kendine göre artıları ve eksileri var.
KİLİT CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Akşener iki hamle yapmıştı.
Abdullah Gül’ün ortak aday olmasını engellemiş ve kendisi cumhurbaşkanı adayı olmuştu.
‘Millet ittifakı’ ya da üçüncü ittifakın kaderini de yine cumhurbaşkanı adaylığı belirleyecek. Yok, bu kez Meral Akşener tek başına aday olacak anlamında söylemiyorum. Bu kez çatı adaylık söz konusu.
Eğer İYİ Parti’nin öncülüğünde üçüncü ittifak kurulmayacaksa, bunun için kurulamayacak. Bir de Abdullah Gül, tüm stratejisini CHP ve HDP’nin içinde yer alacağı bir modele göre yaptığı için buna engel olur. Çünkü Cumhurbaşkanlığı’nı ancak onların desteğiyle kazanabileceğini düşünüyor.
Ama işi o kadar kolay görünmüyor. Hatta işi daha da zorlaştı.
Önünde Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Meral Akşener gibi engelleri var. Bir de CHP tabanı Gül’e ikna olmuyor. Üstüne Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş alternatifleri oluşunca şansı daha da azaldı.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş aday olursa, “Kazanamadıkları takdirde belediyeleri de kaybederiz” kaygısı hâkim olursa ibre Meral Akşener’e döner mi?
AKŞENER’İN ÇATI ADAY FORMULÜ
Cumhurbaşkanı adayı olan, ancak yüzde 7.3 oranında oy alan Akşener’in bu kez tek başına aday olması ihtimali zayıfladı. Ancak İYİ Parti liderinin bu kez ‘millet ittifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı formülünü yoklaması bekleniyor. Geçen sefer baştan adaylığını ilan eden Akşener’in, bu kez kendisi ya da işaret edeceği bir ismin çatı adayı olması için kozlarını kullanacağı söyleniyor.
ALEV COŞKUN, VEDAT ECZACIBAŞI OLAYI HAKKINDA İLK KEZ KONUŞTU
HABERTÜRK yazarı Nagehan Alçı, Yıldıray Oğur’un yazısını referans göstererek, 27 Mayıs sürecinde yaşanan çok büyük bir acıyı gündeme taşıdı. Vedat Eczacıbaşı’nın, Toma Meyhanesi’nde kadehini kaldırarak “Benim için hâlâ başbakan olan Adnan Menderes’in şerefine” demesi üzerine Alev Coşkun’un ihbar ettiğini, bunun üzerine tutuklanan Vedat Eczacıbaşı’nın gördüğü işkenceye dayanamayarak intihar ettiğini yazdı. Habertürk’te canlı yayına bağlanan Pınar Eczacıbaşı ise Alev Coşkun’u babasının ölümünden sorumlu tuttuğunu söyledi. Habertürk iddialar hakkında açıklama yapması için Alev Coşkun’a bağlanmak istemiş ancak konuşmamış. Nagehan Alçı’ya sordum. Bir açıklama göndermemiş.
ALEV COŞKUN’UN AÇIKLAMALARI
İddialar hakkında yazmadan önce Alev Coşkun’u aradım. Kendisiyle iki kez konuştuk. “Vedat Eczacıbaşı’nı ihbar ettiniz mi?” diye sordum. “Ne ihbarı ya.. İhbar diye bir şey yok ortada. Ne ihbarı, neyin ihbarı” karşılığını verdi. Olay günü Nurettin Sözen, Dr. Sedat Akman, Özer Öztarhan’la birlikte Toma Meyhanesi’nde yemek yediklerini, Vedat Eczacıbaşı ve 30 arkadaşının saldırısına uğradıklarını anlattı. Vedat Eczacıbaşı’nın “Adnan’ın şerefine” diye kadehini kaldırdığını söyledi. Olayla ilgili haberin çıktığı gazetelerde bazı bölümlerin silinmiş olarak çıkması üzerine sıkıyönetimin “tahkikat başlattığını” anlattı. “İhbar etsem ne olur, etmesem ne olur... Sıkıyönetim şartları var. Öyle bir şey yok” dedi.
Pınar Eczacıbaşı’nın babasının intiharından sorumlu tutmasını ise “O kızın o cevabına duygusal olarak bir şey demem yani. Doğal karşılıyorum” diye değerlendirdi. Bence Alev Coşkun bu olay hakkında daha ayrıntılı açıklamalar yapmalı. Ayrıca Alev Coşkun’un da işaret ettiği gibi Vedat Eczacıbaşı hariç, olayın tanıkları hayatta. Onlar da konuşmalı.
Peki Alev Coşkun’un açıklamalarından ikna oldum mu? Hayır, olmadım. Çünkü karanlıkta kalan ve aydınlatılması gereken birçok nokta var. Bu tür olaylar tek yanlı savunmalarla aydınlatılamaz. Mahkeme dosyası incelenmeli, Vedat Eczacıbaşı ile birlikte tutuklananlar da konuşmalı.
Bir de 27 Mayıs’ta yaşanan bu tür acılar için, Yassıada’da bir hafıza müzesi oluşturulmalı.
Paylaş