Paylaş
Bakanların oturduğu sıralara dönerek sık sık, “Şu beylere” diye parmağını sallaması, şık olmadı.
İzlenimlerimi paylaşacağım. Ama öncelikle cumhurbaşkanı adaylığı konusunda verdiği yeni mesaja dikkat çekmek istiyorum. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda artık niyetini gizleyemiyor. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ilk çıkışını geçen yıl 7 Aralık 2020 tarihindeki bütçe konuşması sırasında yapmıştı.
Dünkü bütçe konuşması sırasında, AK Parti milletvekilleri, “Cumhurbaşkanı adayı olacak mısın?” diye laf atınca, “Benim adaylığım niye o kadar ilgilendiriyor. Geliyor gelmekte olan, geliyor gelmekte olan. Unutma sen” diye yanıt verdi.
Geliyor gelmekte olan, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı oluyor olmakta olan...
Kılıçdaroğlu, 1 yıl önceki bütçe görüşmelerinde de cumhurbaşkanı adayı mısın diye laf atan AK Parti milletvekillerine, “Cumhurbaşkanı adayı olmadığımı size kim söyledi?” diyerek perdeyi açmıştı. O tarihten bu yana cumhurbaşkanı adaylığı konusunda peş peşe hamleler yapıyor.
GAZİ MECLİS’E HAKARET
Bütçe görüşmelerine gölge düşüren ise Kılıçdaroğlu’nun milli iradenin temsilcisi olan Gazi Meclis’e yönelik sözleriydi. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı Gazi Meclis’le yönetti. Ama Atatürk’ün koltuğunda oturan CHP lideri, Gazi Meclis’e yakışmayan ifadeler kullandı. Bu Meclis, dünya tarihinde Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş tek Meclis. Gazilik unvanı oradan geliyor. Ama ikinci bir gaziliği daha var. Bu Meclis 15 Temmuz’da FETÖ’cü darbeciler tarafından bombalanmış ama boyun eğmemişti. O nedenle Kılıçdaroğlu’nun, “Gazi Meclis diyoruz. Hangi gaziliği kaldı Allah aşkına?” diye konuşması doğru olmadı. Eskilerin deyimiyle Meclis’in mehabetine yakışmadı.
CUMHURBAŞKANI VE BÜTÇE
Kılıçdaroğlu, bütçe konuşmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alarak başladı. “Göndermiş memurlarını buraya, gidin bütçeyi anlatın” dedi. Cumhurbaşkanları hiçbir zaman Meclis’e bütçeyi sunmadı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi, bütçeyi Cumhurbaşkanlığı hazırlayıp Meclis’e sunuyor. O nedenle Cumhurbaşkanı sunmalıydı deniliyor. AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz görüşmelerin başında Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü’ne göre izah etti. Ama Cumhurbaşkanı’nı temsilen kabine üyelerinden biri sunabiliyor. Bütçeyi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay sundu. Bundan bir polemik üretmenin anlamı ne?
EKONOMİDEN VURMAYA ÇALIŞTI
Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşması Mersin mitinginde yaptığı konuşmanın benzeriydi. Ancak polemikten uzaklaştığı anlarda iktidarı ekonomi üzerinden vurmaya çalıştı. O anlarda etkili oldu. “Bu bütçe, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı yapılmış bir kumpas bütçesidir” dedi.
GAYRİ MİLLİ TARTIŞMASI
CHP lideri helalleşme çağrısını yaptıktan sonra tuhaf bir şekilde AK Parti’yi ve daha da önemlisi iktidara oy veren seçmenleri gayri milli ilan etmiş, “Bunlar gayri millidir. Destekleyenler de gayri millidir” demişti. Bütçe konuşmasında aynı yanlışı yaptı. “Bunlar milli değil. Bunların hiçbiri milli değil. Oturan bakanların hiçbiri de milli değil” dedi.
Hem helalleşme çağrısı yapıyorsun hem de Erdoğan’a oy verdiği için seçmenin yüzde 52’sini gayri milli ilan ediyorsun.
Ayrıca siyaseten de doğru değil. Seçimi kazanmak için AK Parti seçmeninin oyunu istiyorsun, hem gayri milli ilan ediyorsun. Gayri milli ilan ettiğin seçmen sana oy verir mi? Kılıçdaroğlu, helalleşmekten vazgeçti herhalde ki, o konuya hiç değinmedi. Zaten konuşması da helalleşme konuşması değildi
MECLİS’İ KARIŞTIRAN EL HAREKETİ
Kılıçdaroğlu’nun el hareketi Meclis’le birlikte sosyal medyayı da salladı. Mahir Ünal’ın itirazı ve AK Parti milletvekillerinin Kılıçdaroğlu’nun özür dilemesi yönünde ısrar etmeleri üzerine bütçe görüşmelerine ara verilip, “Meclis var’a” gidildi. Çünkü izaha muhtaç bir hareketti.
BİR SİYASİ PORTRE OLARAK ALİ BABACAN
AK Parti döneminde bütün başarılar Ali Babacan’a, bütün yanlışlar Erdoğan’a aitmiş de haberimiz yokmuş.
Ne zaman ki Ali Babacan muhalefete geçti, partisini kurdu. Bu vesile ile gerçeklerden haberdar oluyoruz! İnsanın içinden, “Sen neymişsin be Ali Babacan” demek geliyor.
Fakat ilginç olanı Ali Babacan, AK Parti’de olduğu dönemde ne yaptıysa meğer hepsine karşıymış.
Son olarak Gezi’ye yapılan müdahaleye itiraz ettiğini söyledi. İyi ama hem itiraz etmişsin hem Gezi davasına müdahil olmuşsun. Hem karşı çıkmışsın hem de Gezi davasında yargılananlar hakkında şikâyetçi olmuşsun.
Ali Babacan, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı adayı gösteren milletvekilleri arasında yer almıştı. Ama aynı zamanda Abdullah Gül’ün muhalefetin ortak adayı yapılması projesinin başında, hatta kendi ifadesiyle, “tam göbeğinde” yer almış. Başkanlık sistemine karşıymış. Ancak Başkanlık sistemini getiren Anayasa değişikliği Meclis’te oylanırken, iki kez evet oyu kullanmış.
Yani bugün ne dediyse tersini yapmış.
Oysa Ali Babacan siyasette temizliğin ve itibarın göstergelerinden biriydi. Şu içine düştüğü duruma bakın. Kendini mahvetti gitti.
Bu gidişle Ali Babacan, aslında ben DEVA Partisi’nin kuruluşuna da karşıydım ama kurduk derse şaşırmam.
Paylaş