Paylaş
Kanal İstanbul’la ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Yatırımcıları tehdit ediyorlar. ‘Geldiğimizde bilesiniz ki ödeme yapmayacağız, elinizden alacağız’ diyorlar. Bankaları, projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar” sözlerine yanıt olarak verdi.
KILIÇDAROĞLU’NUN TEHDİTLERİ
Kılıçdaroğlu ise tehditlerini sürdürdü. “Alacağım, alacağım, söke söke alacağım. Buradan bir daha söyleyeyim; bu işe giren müteahhit unutsun kendisini. Bu işe kredi veren banka unutsun kendisini. Buna imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim” dedi.
DAVUTOĞLU’NUN TUTARLILIĞI
AK Parti’de olduğu sırada “Kanal İstanbul projesiyle sadece İstanbul için değil, Türkiye için yeni bir dönem başlamış olacaktır” diyen, “Havalimanını da yapacağız, Kanal İstanbul’u da yapacağız” diye söz veren dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, şimdi Kanal İstanbul’u ihanet projesi olarak gösteriyor.
BABACAN, VİZYONDAN RANTA DÖNDÜ
Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olduğu zaman, Kanal İstanbul’u, “Vizyon projesi” olarak tanımlayan Babacan, “Biz, bunun gerçekçi bir proje olduğuna inanıyoruz. Türkiye için, hatta dünya için çok konuşulacak bir proje olduğuna da inanıyoruz” demişti. Babacan şimdi ise Kanal İstanbul’u bir rant projesi olarak tanımlıyor.
Muhalefet liderliğine hızlı bir giriş yapan Davutoğlu ve Babacan, kısa sürede CHP zihniyetine teslim oldular.
DEMİREL, ‘İNÖNÜ SENİ VURURUM DERDİ’
Mehmet Barlas, Sabah gazetesinde tarihe ışık tutacak bir anekdot paylaştı.
“Yıllar önce Süleyman Demirel’i İstinye’deki evimde ağırlamıştım. Bir darbeyle devrildiği için Boğaz Köprüsü’nü açamamıştı. Pencereden Boğaz’a bakarken yanına gittim... ‘Şu Boğaz Köprüsü’nü daha geniş yapmayı düşünseydiniz trafik tıkanmazdı’ dedim. Bana şöyle bir baktı, sonra duvardaki İsmet İnönü ile babamın fotoğrafını işaret etti: ‘İnönü’nün resmi altında bana, niye köprüyü dar yaptın, diyor bu delikanlı. Yahu ben ne zaman Boğaz’a köprü yapacağım desem, İsmet Paşa İstiklal madalyasını kürsüye vurur ve ‘Köprüyü yaparsan seni kurşuna dizerim’ derdi’ dedi.”
CHP’NİN KARŞI ÇIKTIĞI ESERLER
Bir parti ülkesine yapılacak yatırımlara karşı çıkar mı, diye sorabilirsiniz. Bir partinin her karşı çıktığı eser gerçekleştiğinde halka büyük hizmet olarak döner ama buna rağmen o parti o eserlere karşı çıkmaya devam eder mi, diye de sorabilirsiniz.
O soruların tek bir cevabı var. O da CHP. CHP’nin istikrarlı olduğu tek konu var. Dev eserlere karşı çıkmak.
İSTANBUL’A İSTANBUL KAZANDIRACAK
Oysa ülkemizin en önemli sorunu işsizlik. Kanal İstanbul 500 bin kişiye istihdam sağlayacak. En büyük sorunu işsizlik olan ülkemizde bu 2 milyon insanın bu işten ekmek yemesi demektir. İstanbul’a yeni bir İstanbul daha ekleyecek. Üretime 28 milyar dolar, gayrisafi milli hasılaya 12 milyar dolar katkı yapacak.
Süveyş Kanalı, Panama Kanalı yapıldığında yüzyılın vizyon projesi oluyor da Türkiye, Kanal İstanbul’u yapmaya kalkışınca neden “Talan Projesi” oluyor?
KEBAN BARAJI NE OLDU?
Keban Barajı için de aynı şeyleri söylemişlerdi. Bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz, demişlerdi. Keban Barajı Dünya Bankası ve Avrupa Kalkınma Bankası’nın sağladığı kredi ile yapıldı. 1974 yılından bu yana evlerimizi, hastanelerimizi, fabrikalarımızı aydınlatıyor. Üretimin çarkları Keban’ın ürettiği elektrikle dönüyor. Gazyağı lambasıyla aydınlatılan bir evin elektriğe kavuşması demek, medeniyet demektir.
CHP zihniyetine kalsa bu milleti gaz lambasına mahkûm ederdi.
Keban Barajı bu ülkeye maliyetinin 20 katını kazandırdı. Peki Keban olmasa o evler neyle aydınlanacak, hastaneler, fabrikalar hangi enerji ile çalışacaktı?
SEYHAN’I FARELER KEMİRİR
Adana’ya bir Adana daha kazandıran Seyhan Barajı yapılırken, fareler barajın bendini kemirir, Adana su altında kalır diye propaganda yapmışlardı. Ne oldu? Seyhan Barajı ile Çukurova’nın fabrikaları çalıştı. Şehirleri aydınlandı.
BOĞAZ’I NEYLE GEÇECEKTİK
Boğaziçi Köprüsü’nü yaparken Demirel’e, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü yaparken Özal’a, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaparken Erdoğan’a karşı çıktılar.
Şimdi bir an CHP’nin karşı çıktığı eserlerin olmadığı düşünün. Keban’ı, Seyhan’ı olmayan, elektrik üretmeyen, Boğaz köprülerinden geçilemeyen bir Türkiye olurdu.
Herhalde Boğaz’ı kayıkla geçmeye devam ederdik.
ATATÜRK DEĞİL İNÖNÜ ÇİZGİSİ
CHP, Atatürk’ün partisi. Siyasi bir pırıltısı olmamasına rağmen seçmenler CHP’ye Atatürk’ün partisi olduğu için oy veriyor.
Ancak CHP Atatürk’ün yolunu mu takip ediyor yoksa İnönü zihniyetini mi?
Atatürk öldükten sonra paralardan resmini çıkarıp Atatürk’ü unutturmaya çalıştığı için İnönü’ye karşı çıkanları kastetmiyorum. İzmir İktisat Kongresi’ni düzenleyen, Cumhuriyetin ilk dönem eserlerinin altında imzası olan Atatürk inşacıydı. Yatırımları desteklerdi. Demirel anekdotundan da anlaşılacağı gibi İnönü ise yasakçıydı.
Kılıçdaroğlu ise Atatürk üzerinden oy alıp, İnönü çizgisini takip ediyor.
#ELMALIDAVASI
KAMUOYUNA “Elmalı davası” olarak intikal eden iğrenç bir olay var. Kız çocuğu G.E.G. ve ağabeyi İ.E.G., çizdikleri resimle üvey babalarının kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu anlatıyorlar. Babaanne bunun üzerine suç duyurusunda bulunuyor. Aile Bakanlığı davaya müdahil oluyor. Üvey baba ve anne tutuklanıyor. Ama ne oluyor? Bir de bakıyorsunuz ki, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmışlar. Kamuoyu ayağa kalktı.
Bakın cinsel istismar ve kadın cinayetleri davalarında bir şeyler oluyor.
DUYGU DELEN OLAYI
Kısa bir süre önce Duygu Delen olayında da aynı şey yaşandı. Cinsel istismar ve Duygu Delen’i balkondan atarak ölümüne sebebiyet verdiği iddiasıyla tutuklu olarak yargılanan Mehmet Kaplan da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı... Mehmet Kaplan daha önce de hamile bir kadına çarparak ölümüne sebebiyet verdiği davada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Mehmet Kaplan, kamuoyu duyarlılığı ve savcılığın itirazı üzerine yeniden tutuklandı.
PINAR GÜLTEKİN
Adli tıp raporuna göre, yaşarken vahşi bir şekilde yakılarak öldürülen Muğla’daki Pınar Gültekin davasında ise tuhaf şeyler oluyor. Gözüm 12 Temmuz’da görülecek olan Pınar Gültekin davasının üzerinde olacak.
ELMALI DAVASI
Eğer kamuoyunun duyarlılığı ve basının ilgisi olmazsa cinsel istismar ve kadın cinayetleriyle ilgili davalarda büyük hayal kırıklıkları yaşayabiliriz. O nedenle “#elmalıdavası” diyoruz. Elmalı’daki çocuklar sahipsiz değil diyoruz.
Paylaş