Paylaş
Kemal Bey bu işi sevdi. Bakıyorsunuz pat diye bir şey mi oldu, küt diye bir Kılıçdaroğlu videosu düşüyor sosyal medya hesaplarına. Ben mutfaktaki videoyu beğendim. Kılıçdaroğlu’na bir sosyal medya ekibi oluşturulmuş. Hem o videolar hem sosyal medya paylaşımları bir ekip tarafından yönetiliyormuş. Biz onu cumhurbaşkanı adayı olarak bekliyoruz ama o karşımıza YouTuber olarak çıkarsa şaşmayın. Kılıçdaroğlu CHP’yi geniş kitlelere açmaya, muhafazakâr seçmenin oylarını almaya çalışırken, CHP yöneticileri bir anda o algıyı yerle bir ediyorlar.
Şimdi size son dönemden bir CHP derlemesi sunmak istiyorum.
YİNE ENGİN ÖZKOÇ
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’a, 104 emekli amiralin bildirisi soruluyor. “Bunlar darbeci değil, bunlar yurtsever” diyor. Hızını alamıyor. “Türkiye Cumhuriyeti’nde bir tek darbeci var. Adı Recep Tayyip Erdoğan’dır” diyor.
15 Temmuz’da darbeyi püskürten Erdoğan’ı darbeci ilan ediyor.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise “Umarım Erdoğan’ın da sonu benzemesin Menderes’e” sözüyle 27 Mayıs’ı, darbeyi, Menderes’in idamını hatırlattı.
AYLAN BEBEK
Aylan bebeğin cansız bedeninin fotoğrafının altına yaptığı “Sorumlu Erdoğan”, “128 milyar dolar nerede” paylaşımı ile Canan Kaftancıoğlu tepkilerin odağında yer aldı.
BARIŞ YARKADAŞ’IN ORUÇ HAZIMSIZLIĞI
Gaflar, krizler, skandallar olur da Barış Yarkadaş olmaz mı? Kılıçdaroğlu, dindarların oylarını almak için imam hatiplilerle buluşurken, başörtülü Sevgi Kılıç’ı parti meclisi üyesi yaparken, Kutlu Doğum etkinliklerini kaçırmazken, Barış Yarkadaş iftar saati geldiği için maç sırasında orucunu açan futbolcuların fotoğraflarının altına, “Bu nedir şimdi? Kime gösteriş yapıyorsunuz?” diye yazıp paylaşımda bulundu.
Tabii büyük tepki topladı. Oysa Kılıçdaroğlu o fotoğrafı görse, iftar saatinde maçlar niye yapılıyor, derdi.
Kemal Bey, elinizi çabuk tutup partiyi toparlayın. Yoksa CHP dağıtıyor.
KÖPEK DAVASI, BEBEK DAVASI
YENİ nesillerin bu başlığı görünce ne diyeceklerinden eminim. Hayvan hakları konusunda çok önemli bir duyarlılık olduğu için, köpek davası denilince hayvanlara kötü muamele eden birisinin yargılandığı bir dava hatırlarına gelebilir.
Ama öyle değil. Keşke öyle olsaydı. Bu ülkede Cumhurbaşkanı köpek davasından, Başbakan bebek davasından yargılandı.
KÖPEK DAVASI
Atatürk’ün Başbakanı Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 27 Mayıs Darbesi’nden sonra Yassıada’da Afgan Kralı’nın hediye ettiği köpekten dolayı yargılandı.
KASADAN ÇIKAN
Darbeden sonra gazeteler “Celal Bayar’ın İş Bankası’nın kasasında 103 milyon lirası var” diye manşet attılar. Hemen müfettişler görevlendirildi. Kasa açıldı. Kasadan Celal Bayar’ın ölmüş olan oğlu Refii’nin bir tutam saçı çıktı.
Bu arada İş Bankası’nı da Atatürk’ün talimatıyla Celal Bayar kurmuştu.
BEBEK DAVASI
Menderes’i ise bebek davasından yargıladılar. İdam cezasına çarptırıldığı davada dahi o kadar ıstırap çekmemişti. Ayhan Aydan’ın yeni doğmuş bebeğini öldürttüğü iddia edildi.
27 Mayıs Darbesi oldu. Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı, hükümet erkanının 12 uçak dolusu altınla kaçarken yakalandığı yönünde bir bildiri yayınladı.
İDAM İPİNİN PARASINI İSTEDİLER
İstiklal Madalyası’na sahip olan Menderes’e bu iftirayı atanlar, onu astıktan sonra celladın ve idam ipinin parasını ise ailesinden tahsil etmişti.
Lafı nereye getireceğim.
CHP’nin 128 milyarın hesabını sorması anlaşılır. Hatta muhalefetin görevidir. Ama bu işin kampanyaya dönüştürülmesinin anlamı başka oluyor. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidarın ayrıntılı olarak açıklama yapması yerinde oldu.
23 NİSAN’DA DARBELERİ KONUŞMAK
Bugün 23 Nisan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 101. yılı.
Bugün Meclis’te özel bir oturum yapılacak.
Milli irade adına önemli nutuklar atılacak.
Genel Kurul salonunda, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” yazan, darbecilerin kapısına kilit vurduğu, 15 Temmuz’da bombalanan Meclis’in 101. yılında bizim hâlâ darbeleri ve Menderes’in idamını konuşuyor olmamız ne kadar üzücü değil mi?
BİR YAZAR KAYBEDİP BİR BAKAN KAZANDIK
YENİ bakanlar hızlı bir tempoda başladılar. Bir yandan tebrikleri kabul ediyor, diğer yandan da hızla bakanlıklarıyla ilgili konulara yoğunlaşıyorlar.
Ticaret Bakanlığı görevini üstlenen Mehmet Muş, AK Parti Grup Başkanvekilliği yaptığı için milletvekillerinin en kolay ulaşabilecekleri isimlerden biri. O nedenle milletvekilleri Mehmet Muş’un bakan olmasından dolayı memnunlar. Mehmet Muş, genç yaşına rağmen birikimi ve tevazusu ile milletvekillerinin saygınlığını kazanan bir isim.
MÜCADELECİ BİR BAKAN
Aile Bakanlığı’na getirilen Derya Yanık’ı ise kadın hakları konusunda verdiği mücadeleden tanıyoruz. İyi bir hukukçu olan Derya Yanık ekrandaki tartışma programlarından da hatırlanacağı gibi çetin bir ceviz. Mezar kazıcıların sosyal medya paylaşımları üzerinden düzenledikleri linç kampanyası onu yıldırmaz, tam aksine mücadele azmini arttırır. 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ’ye karşı en kararlı mücadeleyi verenlerden biri oldu.
Derya Yanık’ın aile ve kadın konusunda önemli çalışmalara imza atacağını düşünüyorum. Burada yazımın bir paragrafını Aile ve Çalışma gibi iki büyük bakanlığı birlikte yürüten Zehra Zümrüt Selçuk’a ayırmak istiyorum. Pandemi döneminin zorluklarına rağmen bir gün bile “of” demedi. Bir gün bile dostlarını ihmal etmedi. Makamlar geçici dostluklar baki.
ÇALIŞMA HAYATI HOCASI
Çalışma Bakanlığı görevini üstlenen Vedat Bilgin ise hem akademisyen, hem bürokraside görev yapmış biri olarak çalışma hayatını çok iyi tanıyor. Bu işin hocası.
Milletvekilliği yaptığı dönemde de siyasetin saygın isimlerinden biriydi.
BİR YAZAR KAYBEDİYORUZ
Milliyetçilik, modernleşme ve düşünce hayatımıza ilişkin çok önemli çalışmaları var. Entelektüel hayatımızın önemli değerlerinden biri olarak “Vedat Hoca” tanımını en çok hak eden isimlerden biri. Dün Vedat Hoca ile konuştuk. Bir yandan tebrikleri kabul ediyor, diğer taraftan bakanlığı yeniden kuruyordu. Ama özel bir durumu daha vardı. Vedat Bilgin aynı zamanda Akşam Gazetesi yazarıydı. Dün de bir yazısı yayınlandı. 23 Nisan üzerine. Vedat Bilgin, “Bakan olduğum için şimdi bir yazı yazıp, okuyucularıma veda edeceğim” dedi. Vedat Bilgin bakan olunca Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu, “Önemli bir yazarımızı kaybettik ama Türkiye değerli bir bakan kazandı” demişti.
Aynen katılıyorum.
Paylaş