Paylaş
Türk Silahlı Kuvvetleri yeniden yapılandırılıyor.
AK Parti Genel Başkan yardımcısı Yasin Aktay’a göre, ‘Darbeden devrime’ geçiş süreci yaşanıyor.
Kuvvet komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanıyor. Jandarma ve Sahil Güvenlik ise daha önce İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştı.
Sıra istihbarat birimlerinin yapılanmasına geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 5 Mayıs’ta Meclis’in ‘Çevre, İnsan Hakları ve Dilekçe Komisyonu’nun AK Partili üyeleriyle bir araya geldiğinde bunun işaretini vermişti.
“Anayasa’ya göre Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanı benim. Ancak Genelkurmay, Başbakan’a bağlı. MİT, Başbakan’a bağlı. Benimle haftalık görüşmede bir araya geliyor.”
MİT’in ve Genelkurmay’ın Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması fikri yeni değil. Ama darbe girişimi, TSK ve istihbaratta yapılanmayı kaçınılmaz kıldı.
Dünkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, istihbaratta yeni bir yapılanmaya gidileceğini açıkladı. İstihbarat, ‘İç ve dış istihbarat’ olarak ikiye ayrılıyor.
CIA - FBI, MI5 - MI6
ABD’de CIA ve FBI ya da İngiltere’de MI5 ve MI6 olduğu gibi...
MİT, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanarak dış istihbarata yönlendiriliyor.
Kabaca, iç istihbarat ise polis ve Jandarma’ya bırakılıyor. Kırsalda Jandarma istihbarat, şehir merkezlerinde polis istihbarat.
MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması için OHAL kararnamesi ile bir düzenleme yapılması gerekiyor.
2937 sayılı MİT Kanunu’nda, “MİT Müsteşarı 4’üncü maddede belirtilen görevlerin yerine getirilmesinden başbakana karşı sorumlu olup, başbakanın dışında herhangi bir kişi veya makama karşı sorumlu tutulamaz” deniliyor. Buradaki, “Başbakana karşı sorumludur” ibaresi çıkarılıp, “Cumhurbaşkanına karşı sorumludur” denilmesi yeterli olacak.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yüksek lisans tezi istihbarat birimlerinin iç ve dış istihbarat olarak ikiye ayrılmasına dayanıyordu.
“ABD ve İngiltere dış istihbarat ve stratejik istihbarata önem veriyor. ABD’de CIA yabancıların istihbaratını toplayıp analiz ederken, Ulusal Güvenlik Teşkilatı ise dışarıdan teknik istihbarat elde eder. İngiltere sistemi de ABD sistemine benziyor. Her iki ülkede de iç ve dış konularda farklı birimler görev alıyor. Türkiye’de yalnızca dış istihbarata adanmış kurum yok. Türkiye’nin bir CIA’i yok. Türkiye’de her alana MİT bakıyor. Bu durum elde edilen bilgilerde boşluğa yol açıyor. Dış istihbaratla ilgilenen ayrı teşkilatımız olsaydı rahat biçimde dış politikamızı yapar, uygulardık. İç tehdit ve terör MİT’in iç güvenliğe öncelik vermesine neden oldu. Teşkilatın şekillenmesi ağırlıklı olarak iç güvenlik endişesiyle gerçekleşti. Türkiye’de bütün departmanlar MİT çatısı altında toplandı ancak gelişmiş ülkelerde bu gibi farklı alanlar farklı teşkilatlarda ele alınıyor. MİT İngilizlerin MI6’sı ya da ABD’nin FBI’ı gibi hem iç hem de dış güvenlik istihbaratı topluyor.”
KOORDİNASYONLA SINIRLI DEĞİL
İç ve dış istihbarat birbirinden ayrılırken bunların koordinasyonuyla ilgili yeni bir birim üzerinde duruluyor. Cumhurbaşkanlığı’nın bünyesinde, ‘İstihbaratın Koordinasyonu’ birimi. Bu birim iç ve dış istihbarat arasındaki koordinasyonu sağlayacak. Ama sadece koordinasyonla sınırlı olmayacak. Burada aynı zamanda istihbarat analizi yapılacak.
İstihbaratın yapılanmasında üzerinde durulan önemli bir nokta var.
Türkiye Irak ve Suriye’ye komşu, PKK, IŞİD, El Kaide gibi terör örgütlerinin sistematik saldırısı altında olan bir ülke. Şehir savaşlarına, canlı bomba eylemlerine ve bombalı araçlarla yapılan saldırılara maruz kaldık. İstihbarat birimleri iç ve dış olarak ayırırken, uluslararası terör örgütleri hangi birimin sorumluluğu altında olacak? Bu soruya cevap aranıyor. ABD’de, 11 Eylül sonrasında terörle mücadele amacıyla kurulan ve kısa adı NCTC olan, “Ulusal Terörle Mücadele Merkezi” var. ABD, 11 Eylül travmasından sonra bu birimi kurmuştu. Uluslararası terörle mücadele, National Counter-Terrorism Center bir birimle mi yoksa MİT Kontrterör dairesiyle mi yürütülecek?
Yeniden yapılanmada üzerinde durulması gereken noktalardan biri de, ‘Kontrterör’...
Paylaş