Paylaş
İmamoğlu ve Ongun, bu işin iletişimini çok kötü yönettiler.
MURAT ONGUN’UN ÇIKIŞI
Geziye katılan gazeteciler hakkında muhalif medyadan yükselen tepkiler üzerine Murat Ongun’un, “Biz o tartışmaları önemsemiyoruz. Topu topu 200-300 kişinin kendi aralarındaki yorumlarıdır, eleştirileridir” sözleri tartışmayı daha da alevlendirdi. CHP medyası bunu kendilerine yönelik bir hakaret olarak gördü. Haklılar, ben de olsam aynı şekilde düşünürdüm.
Ekrem İmamoğlu’nun başarısı için mücadele eden muhalif medyanın, kendilerine değer verilmesini beklemesi çok doğal. İmamoğlu’nun sadece kendi mahallesine değil, karşı mahalleye açılmak istemesi de siyaseten yanlış bir tercih değil. Ama karşı mahalleyi kazanayım derken kendi mahallesini küstürmemesi lazımdı. Hadi bunu yapmadınız. Bari hakaret etmeseydiniz.
İMAMOĞLU’NUN DURUŞU
İmamoğlu’nun, Deniz Gezmişleri anma toplantısında, “Vız gelir tırıs gider” diye meydan okuması CHP medyasını çileden çıkardı. İmamoğlu daha sonra bu sözlerinden dolayı özür diledi ama muhalif medya kendini aşağılanmış hissetti. İmamoğlu sonra özür dileyeceği sözü söylememeliydi. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. O vız gelir tırıs gider dediğiniz insanlar sizin kazanmanız için çalıştı. Bu kadar aşağılamaya hakkınız yok.
İSMİMİN ORTAYA ATILMASI
İmamoğlu, vız gelir tırıs gider açıklamasını akşamki anma toplantısında yaptı. Ancak öğle saatlerinde benim de ismini ortaya attığı bir açıklaması daha olmuştu. İmamoğlu, “Bugün Nagehan Hanım gelmiştir, yarın örneğin Abdülkadir Selvi’yi davet etmek istiyorum. Çünkü beni, iki yıldır bir görevli gibi Genel Başkan’ımla kavga ettirme çabasında bir insan. Gelsin bakalım ben öyle biri miyim?” demişti.
Peki bu açıklama karşısında ne hissettim? Samimi olarak söyleyeyim. Gereksiz bir tartışmaya malzeme yapılmak istendiğimi hissettim.
GEZİ DAVETİ
Gezi daveti böyle mi yapılır? Güya ‘Siz Nagehan Hanım’a itiraz ediyorsunuz ama ben daha ötesini, Abdulkadir Selvi’yi davet edeceğim. Siz o zaman görün’ der gibi bir üslup nedir Allah aşkına?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, bir gazeteciyi gezisine davet edemez mi? Eder, cumhurbaşkanı adaylığı için bir hareket başlatan Ekrem İmamoğlu gezisine bir gazeteciyi davet edemez mi? Eder, beni davet etmesinde bir sakınca var mı? Yok. Ben İmamoğlu’nu izleyip yazamaz mıyım? Yazarım. Çünkü bu benim görevim. Ama tarz bu olmamalı. Ama gazeteci bir kavganın ortasına sürülen malzeme olmamalı. Bu bir. İkincisi ise İmamoğlu beni ilk kez davet etmiyor ki.
Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olduğunu ilk yazan kişiyim. Kendisi de heyecanlı bir ses tonuyla arayıp, “Arkadaşlar söyledi. Benimle ilgili bir şey yazmışsınız?” diye adaylık konusunu sormuştu. Ben de kaynağımın sağlam olduğunu söylemiştim. Zaten süreç doğruladı.
KASIMPAŞA’YI GEZMİŞTİK
Ekrem İmamoğlu aday olduğunda Kasımpaşa’da kendisini takip edip meydanda bir kahvehanede söyleşi yapmış ve izlenimlerimi yazmıştım.
CHP medyasının Ekrem İmamoğlu’nu, “Issız adam gibi İstanbul sokaklarında dolaşıyor” diye küçümsediği günlerde ben İmamoğlu’nun klasik CHP’li olmadığını, milliyetçi-muhafazakâr kesimlerden de oy alabilecek farklı bir CHP’li olduğunu yazdım. Şimşekleri üzerime çekme pahasına İstanbul seçimlerinin iptalinin yanlış olduğunu savundum.
KAYAK KEYFİNDE ARAMIŞTIM
Bu arada hem adaylığı sırasında hem de belediye başkanları ile Cumhurbaşkanı’nın toplantısı nedeniyle Tayyip Bey’le görüşmelerine ilişkin olarak aradım. Teferruatlı olarak konuştuk. Onları da yazdım.
Belediye başkanı olduğunda Elazığ Depremi’nden sonra Erzurum Palandöken’e kayak yapmaya gittiğinde de arayıp, “Sizi eleştireceğim ama yine de cevap hakkını kullandırmak istiyorum” demiştim. İmamoğlu da, “Hâlâ böyle gazeteciler var mı? Size teşekkür ediyorum” diye yanıt vermişti.
ELEŞTİRİLER ÜZERİNE HAVA DÖNDÜ
İmamoğlu’nun, İBB Başkanı olduktan sonra İstanbul’da sellerin gittiği bir sırada Bodrum’da tatil yapmasını eleştirdim. Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nin yollarını yapmamasının yanlış olduğunu savundum. “Halk sizi farklı bir CHP’li olduğunuz için seçti. Bu yollardan AK Partililer yararlanmayacak. Hastaneye giden halkımız yararlanacak. Siz bu yolları yapın. Eğer açılışta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında kurdeleyi kesmeye davet etmezlerse bu millet sizin hukukunuzu korur” diye yazdım. Yanlış mı yazmışım? Polemiklere girmek yerine hizmet edin, millet hizmet edeni sever, sizi baş tacı eder demenin neresi yanlış? Ama İmamoğlu bundan rahatsız oldu. Polemiklerle kendini yıpratmak yerine İstanbul’un sorunlarına odaklansaydı daha iyi olmaz mıydı? Bakın bir fotoğraf karesi üzerinden dahi kendi mahallesiyle kavgaya tutuştu. Yıprandı. Ben de bu tavrı üzerine bir daha aramadım. Ama İmamoğlu’yla ilgili gelişmeleri takip ettim, yazdım. Çünkü bu bir gazeteci olarak benim görevimdi.
KILIÇDAROĞLU KONUSU
İmamoğlu, beni davet edeceğini açıkladığı konuşmasında, “Çünkü beni, iki yıldır bir görevli gibi Genel Başkan’ımla kavga ettirme çabasında bir insan” diyor. Sanki Kılıçdaroğlu ile abi-kardeş gibiler ama ben aralarını açıyorum. Hatta öyle ki Kılıçdaroğlu, “Gel bakalım Ekrem, cumhurbaşkanı adayısın” diyor. İmamoğlu ise “Olur mu efendim. Sizin aday olduğunuz yerde ben aday olmam. Cumhurbaşkanı adaylığı sizin hakkınız” diye karşılık veriyor. Aranız o kadar iyi de, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olmak isterken Rize’de cumhurbaşkanlığı adaylığı seferine niye çıktınız?
GİDECEK MİYİM
İmamoğlu beni gezisine davet edemez mi? Eder. Normalde ben gider miyim? Giderim. Ama İmamoğlu’nun içine girdiği tartışmalı durumdan kurtulmak için benim adımı kullanması hiç şık olmadı. Normalde giderim. Ama böyle yaptığı için gitmem. Şimdiye kadar Özal’ı, Demirel’i, Erbakan’ı, Türkeş’i, Çiller’i, Yılmaz’ı, Ecevit’i, Gül’ü, Erdoğan’ı takip ettim. Kılıçdaroğlu’nun gezilerine katıldım. Ama bu olayda bir siyasi çekişmenin öznesi olmak istemedim. İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı mücadelesine malzeme olmaya niyetim yok. O nedenle İmamoğlu davet ederse kabul etmeyeceğim. Gazetem Hürriyet bana her türlü imkânı sunuyor. Cumhurbaşkanı seçimindeki önemli siyasi figürlerden biri olduğu için İmamoğlu’nu izlerim, yazarım, yorumlarım. Doğrusuna doğru derim, yanlışını eleştiririm. Çünkü bu benim görevim.
Paylaş